Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Halk isterse darbe olmaz, devrim olur!...

Halk isterse darbe olmaz, devrim olur!...
 

Resneli Niyazi Bey gibi, kendi takdimiyle ''Vatan Fedaisi'' olanların şimdilerde kolay yoldan çoğaldığı bu günlerde, İTC geleneğini bir yanıyla sürdürmeye çalışan siyasi söylemler de, Ankara sokaklarında, veresiye olarak dolaşımına devam ediyor...

Artık ununu eleyip, eleğini duvara asıp, evinde daha özel kişisel uğraşlara dalması, örneğin; anılarını yazması, torunlarıyla oynaması gereken büyük büyük amcalarımızın, ısrarla eski politbüro üyelerini çağrıştıran bir şekilde, gençlerin önünü de tıkamak bahasına politik yaşamda boy göstermeleri, hem onların ego düzeylerini hem de varolan örgütsel yapılarının gerçek demokratik yüzünün, yeni genç yüzlere ne denli dönük olduğunu, dosta düşmana bir şekilde gösteriyor!...

Bir bakıyorsunuz, demokrasi aşkı ve demokratlığı tartışılmaz bir büyüğümüz, bir laf ediyor, arkasından kıyametler kopuyor... Ortalık başkentte toz duman!... Sonra diğer yaşlı büyüklerimiz, o büyüğümüzün yanlış anlaşıldığını ve hakkında yapılan eleştirilerin, tablonun bütününe bakılmadığı için maksadığını aştığı söylemiyle kamuoyunu yatıştırmaya çalışıyor; falan filan!...

Doğal ki, İttihak ve Terakki'nin o ''devrimci'' geleneğinden gelen CHP gibi bir partinin kurmaylarından biri gene bu tür kelamlar ederse, siyaset insanları da bu sözlerin altında haklı olarak bir şeyler ararlar ya da bulmaya çalışırlar!...

Bizim bildiğimiz kadarıyla, Sultan II.Mahmut'la birlikte başlayan ya da başlattırılan(!) batılılaşma hareketleri sonucunda, eğitilmek(!) için batıya ve ağırlıkla Fransa'ya gönderilen Osmanlı'nın asker- sivil bürokratları ve onların gene eğitim için giden çocukları ve yanısıra bazı büyük ayan ve feodal beylerin çocukları, ekseriyetle ve farklı görüşlerde de olsa nihayetinde, şiddetli bir batı hayranlığıyla ülkeye dönmüşler!...

Mithat Paşa ve Jöntürkler'in bu ülke tarihinde başlattıkları ilk darbe, 1876 mayısında Sultan Abdülazizi'in tahttan indirilmesidir!... Yalnızca bu darbenin günümüzde tam analizini yapabilmek bile, ülkede hala ters giden birçok şeyin nedenini aralayacak bir sırlı kapıdır!... Günümüz Türkiye'sinde bu günlere gelene kadar yapılan tüm darbeler de, ne yazık ki, demokrasi adına yapıldığı iddiasını taşımaktadırlar!...

İTC, Sultan II.Abdülhamid'i, bir heyet marifetiyle, ''halk sizi istemiyor!...'' diye tahtan indirip, yerine kukla padişah V.Mehmed Reşad'ı getirmişti!... Bu sözümona halk istedi diye yapılan, ilk darbeydi!... Ve bu meşru yönetim kısa zamanda tam üçlü bir oligarşik diktaya dönecek ve gene az bir zaman sonra Cemal paşanın pasifize edilmesiyle Talat-Enver paşalar arasında gizli bir rekabetle sürecek ve ilerki zamanları da bir şekilde etkileyecek bir siyasi süreç de fiilen başlamış olacaktı!...

Ve büyük olasılıkla, halk destekli sözümona darbenin toplumsal şuuraltında, bu gerçek yatmakta ve yerli yersiz, zamanlı zamansız, bir sürçmeyle, günümüzde de, kendini kürsülere atıp, zarifçe haykırmaktaydı!...

Evet, artık evde anılarını yazması ve torun sevmesi gereken büyük büyük amcalarımız, israr ve inatla gençlerin önünü tıkayıp bir şekilde ülkenin de önünü tıkayıp, karanlıkta her şekilde bekleyen ya da bekletilen, ülkeye zerre kadar bir katkı sunamayacak insanların, ''halkın bir türlü olamadığı politlk arenada'' halk adına at koşturmaya çalışmalarına da vesile oluyorlarsa, tarih bu günahları bir bir, ilerki zamanlarda yazmaya devam edecektir!...

Bu gün, bu ülkenin toplumsal adalete olan ihtiyacı hızla artmaktadır... Toplumsal eşitsizliğin, gelirler arasındaki uçurumun büyümesi, bu ihtiyacı daha da fazla arttırmaktadır... Ülkede varolan siyeset ve siyaset yapma anlayışlarının tarihselliğini incelerken, geçmiş cumhuriyet zamanlarını bir yana bırakırsak, 1980'lerden sonrasının bizi nereye götürdüğü görmek, kılavuz istemeyen bir gerçektir...

Öncelikle özgürlükçü, ülkeyi ileriye taşıyabilecek demokratik bir anayasaya ihtiyaç şiddetle artmaktadır!... Bu anayasadan beslenecek ileri , uygulanabilir bir hukuk sistemine, yurttaş iradesini adaletle temsil edecek yeni bir seçim sistemine, katılımcı adaletli reformist bir vergi sistemine, ülke içinde tüm çevreyi ve üreticiyi koruyup kollayacak toplumsal ve ekonomik düzene, farklı dil, inanç ve kültürdeki yurttaşların da; eşit, adil bir şekilde bu değerlerini geliştirip yaşatabilecek bir eğitim ve kültür reformuna ihtiyaç vardır!...

Bu gün, bu ülkede açlık sınırının altında yaşayan insanların sayısı oniki milyon civarındadır!... Okur yazar olamayıp da yoksul olanların oranı da % 30'lardadır!... Kırsalda yaşayan insanlardaki yoksulluk oranı da, gene % 30' lardadır!... Ve unicef, Türkiye'de yaşayan çocukların %37'sinin yoksulluk sınırında yaşadığını söylüyor!...

En azından bu yüzden, tehlikeli yol ayrımına gelmeden, ''siyasi bir konsensüs'' le, bu ülkede siyaset yapanların, bu basiretsizlikten kurtulmaları gerekmektedir...

11.aralık.2009 / Perpa,

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..