Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '09

 
Kategori
Güncel
 

Halk malının derdine düşerse...

Halk malının derdine düşerse...
 

Gözümüz aydın!

Yıllardan beri özlemle(!) beklediğimiz olay gerçekleşti...

Aylardan beri açılımla yatıp, açılımla kalkan halkımız, açılıma zarar vermemek için olaylara müdahale etmeyen polisi gören vatandaş, kendi malını, canını koruma derdine düşünce, kaçınılmaz son kendini hemen gösterdi!..

İçi boş açılımın üzerine, birde DTP Anayasa mahkemesi tarafından kapatılınca, önce Terörist Başı’nın yeri konusunda yaygara kopartıldı. Arkasından da DTP kapatıldı diye yakma, yıkma ve yağma eylemleri başladı. Polis ya aldığı emir gereği, ya da eğitimsizlikten olsa gerek, sadece zırhlı araçlarla, gaz bombası atarak ve su sıkarak olaylara müdahale etmeye çalışıyor. Halkın malı, canı tehlike içinde! Onu koruması gereken devlet ortada yok! Bu kez de vatandaş kendi malını ve canını korumaya kalkınca, kaçınılmaz son…

Evet, Muş’un Bulanık ilçesinde DTP’nin kapatılmasını protesto etmek için düzenlenen gösteriye kan bulaştı. Böyle bir olayı ne Başbakan, ne İçişleri bakanı beklemiyorduk diyemez.

Uzun zamandan beri beklenen, ancak bir türlü önlem alınmayan sokak gösterilerinde, Turan Bilen isimli esnaf, işyerine taşla ve Molotof kokteyli ile saldıran kalabalığa kalaşnikofla ateş açarak iki kişinin ölümüne, 6 kişinin de yaralanmasına neden olmuş.

Şimdi bu olay üzerine değişik senaryolar yazılarak, açılımın önü açılmak istenecek(!) Ne bileyim bu bir kan davasıdır, bu bir provokasyondur gibi… Oysa bu; vatandaşın mal ve can güvenliğini kendi korumaya kalkmasıdır.

Evet, birçok kimse bu olaylar üzerine kardeşlik çağrıları yaparak, ülke insanının bin yıldan beri birlikte yaşadığından dem vuracaktır. Oysa herkesin eteğindeki taşı dökmesi, açılımın içeriği hakkında gerekli bilgilerin kamuoyuna aktarılması, DTP ve PKK’nın asıl niyetlerinin ne olduğunun açıkça ortaya konması gerekir.

Ülke olarak yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç var. Tüm kurum ve kuruluşların bu yapılanmaya dâhil edilmesi gerekir. Başta da Adalet Bakanlığının! Habur da seyyar mahkeme kurarak, Kandilden gelenleri 7 şer dakika sorgulayıp, zorla pişman edenler, öbür yanda 29 yıldan beri süren Dev Sol davasında 39 sanığa “Ülke Bütünlüğünü” bozma gerekçesi ile “ömür boyu hapis cezası” verenler aynı kurumun elamanları ve aynı kanunları uyguluyorlar. Bu çifte standardın sorgulanması gerekmiyor mu?

Bir arkadaşımın başına gelen olaylı sizlerle paylaşmak istiyorum. Böylesi yakma, yıkma eylemleri sırasında işyeri ve arabası zarar gördü. Polise şikâyet etti. Bir netice alamadı. İçişleri Bakanlığı aleyhine açtığı tazminat davası da reddedildi. Arkadaşım şu an ne mi yapıyor? İflas bayrağının direğine sarılıp, işyerine ve arabasına zarar verenlere rahmet okuyor!

Nerde bu devlet, nerde bu millet derken, millet devlet adına iş yapmaya başlayınca, uzun zamandan beri hüküm süren karmaşa, terör eylem ve söylemleri bir başka boyut kazandı. Artık toplum ikiye tamamen bölünmüş oldu. Terör örgütü adına terör eylemlerinde bulunanların karşısında, malını, canını korumak isteyen bir halk yığını var.

Kendilerini bu toplumun bir parçası olarak görmeyen, eylem ve söylemlerinde Diyarbakır’ı öne çıkartanlar, bu eylemlerin bitmesi için ne gibi bir söylemde bulunacaklar gerçekten merak ediyorum.

Diyarbakır’da yapılan toplantı sonrası, ülke Anayasasını ve Anayasa Mahkemesinin aldığı kararı hiçe sayanlar, hangi toplumsal kurallara bağlı olarak yaşıyorlar?

Halkı galeyana getirenler, o halk için hangi olumlu görüşü savunmuşlardır? İçi boş, demokrasi, barış ve özgürlüklerden bahsedenler, niye o işsiz insanlara iş, aş, boğaz tokluğuna maraba olarak çalıştırılanların haklarından, ağalık düzeninin, aşiret baskısının sona ereceğinden bahsetmezler?

Aşiret reislerinin, toprak ağalarının halk adına politika yürüttükleri nerde, ne zaman görülmüştür? Olsa, olsa kendi düzenlerini sürdürmek için içi boş söylemlerle cevahiri kurtarmışlardır! Bu zamana kadar halk adına hiçbir istekleri olmamıştır. Onlar için halk sadece seçim zamanında hatırlanan bir oy verme makinesidir!

Bu kadar sözün arasında doğru söylenen laflar yok mu? Elbette var. Tıpkı bozuk saatin günde iki kere doğruyu gösterdiği gibi…

Yanlışı, yanlışla düzeltmeye kalkanlar, haklı bile olsa bunun cezasını mutlaka çekmelidir.

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..