Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '12

 
Kategori
Dünya
 

Halk neden ordunun karşısında?

Halk neden ordunun karşısında?
 

Hüsnü Mübarek yönetimi tarafından  yasaklanan ve yeraltında yıllardır faaliyet gösteren Müslüman Kardeşlerin Özgürlük ve Adalet Partisi, Mısır alt mecliste % 47 sandalyeye, aşırı muhafazakar olarak bilinen Selefi Nur Partisi de %25’ni kazandı.

Yasaklı parti, Mısır ayaklanmaları ve gösterileri ile birlikte yapılan seçimlerde büyük bir çoğunluk desteğini aldı.

Adalet ve Özgürlük Partisi, seçimlerden sonra yaptığı açıklamada,  tüm politik hiziplerin Anayasa gövdesini oluşturmada büyük rollerinin ve katkılarının olacağını açıkladı.

Seçimlerin sonuçlanmasına rağmen Mısır’da siyasi hareket ve aktif gösteriler bir türlü bitmiyor.

Futbol maçında meydana gelen olaylarda onlarca kişinin ölmesi ve yüzlercesinin yaralanması halkı tekrar sokağa döktü.

Mısır halkı öfkesini Tahrir meydanında gösteri yaparak belli ediyor. Gözlemciler Tahrir’i demokrasinin en önemli gücü olarak görüyor.

Ülke yönetimi geçici olarak elinde bulunduran Mısır ordusunun olaya zamanında müdahale etmediği, hatta olayları kışkırttığı iddiası ile Mısır halkı ordu aleyhinde sokaklara koşuyor. Oysa, daha bir yıl önce halk, Hüsnü Mübarek’e karşı ordu ile birlikte ortak kaderi paylaşıyor, onunla kucaklaşıyor, tankların üstüne çıkarak yan yana pozlar veriyordu. Peki ne oldu da halk, ordunun karşısına geçti?

Halk orduyu demokrasi önünde engel olarak görmeye başladı. Buna karşılık ordunun seçilen partilerden, özellikle laiklik konusunda endişeleri var. Bu yüzden asker, Anayasa düzenlemelerinde rol almak istiyor.

Mısır’ın durumu, dış basında sık sık Türkiye’ye benzetiliyor, geleceği için Türkiye örneği gösteriliyor.

Bütün dünyada işbaşına gelen veya seçimi kazanan liderler, başta insan hakları olmak üzere  evrensel değerlere çok önem verdiklerini üstüne basa basa söylerler. Bir süre sonra verilen sözlerin neredeyse tamamı unutulur, en demokrat geçinen bile bir numaralı otokrat olur çıkar. Bu, İslam ve Arap ülkeleri için Batı tarafından böyle değerlendiriliyor.

Ortadoğu’daki ve Arap ülkelerinde yaşanan son olaylarla ilgili bir makalenin altına düşen okuyucu yorumu şöyle idi;

“Bu klasik bir siyaset manevrası. Onlar önce iktidarı ele geçirmek için demokrasiyi kullanırlar, sonra muhalefeti ya ortadan kaldırırlar ya da öldürürler. Aynı Almanya’daki Hitler dünyasında ve İran Ayetullah’ında olduğu gibi.” (Time)

 İnsanın, insan olarak doğuştan getirdiği hakları ile birlikte, evrensel değerlerin hiç biri ağızdan çıkan birkaç sözle garanti altına alınamıyor. Başta partiler olmak üzere sivil toplum kuruluşları, okullar, üniversiteler, yargı ve diğer kurumların sistem ve işleyişlerinde yasal düzenlemelerin yapılması gerekli kılıyor.

Kadın haklarında eşitlik, dinsel özgürlük, basın özgürlüğü en temel kavramlar.

Sadece özgürlükler değil, sağlanan özgürlüklerin güvencesinin önemini vurgulayan çoğu görüş,İlkel, gelişmemiş ve tabanı çürük demokrasi adını verdikleri ortamda demokrasinin nasıl gelişip serpileceği konusunda endişelerini belirtiyorlar.

Demokratlık, kişinin tutum ve davranışlarında.

Toplum için de öyle. Hüseyin Seyfi

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..