Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '10

 
Kategori
Güncel
 

Halk oyluyor!

Halk oyluyor!
 

Tarhan Erdem


Referandumla ilgili tartışmaları okumaktan ve dinlemekten bi hal oldum.

Daha referandum olmadan, suistimal haberleri ortalığı kapladı. Yok hayır oyları çalınacakmış, yok bunun için bir takım gizli hesaplar yapılıyormuş, yok elektrikler kesilebilirmiş vs...

Dün Ulusal Kanal'da saat 15. 00 civarında, iki misafir bir ev sahibi oturmuş konuşuyorlar. Erzurum"da bile, "hayır" oylarının oranı çok yüksek gözüküyormuş! Anlattıklarına göre, ülke genelinde de durum aşağı yukarı böyle imiş! Gördüğünüz üzere bazı siyasiler gibi bazı bilim insanları da hayallerini çok yüksek tutuyorlar. Onlara da sonucun, istedikleri doğrultuda gerçekleşmesi yetmiyor. Mücadelenin büyük çoğunlukla kazanlmış olması gerekiyor

Fakat AKP'liler yani "yandaşlar" boş durmuyorlarmış! Oylamayı, yüksek oranda "evet" çıkacak şekilde dizayn etmeye çalışıyorlarmış. Bu iş için tezgahlar hazırlıyorlarmış. Bunlar zaten her zaman böyle imiş. Önceki seçimlerde çöplerden toplanan oylar bunun açık göstergesiymiş!

Konuşmacılardan bayanın, bir profösör olduğunu öğrendim ama erkeğin statüsünü anlayamadım. Kimse kusura bakmasın! Şahsen ben, bu kabil konuşmalarla izleyicilerini sanal bir dünyaya mahkum eden, onları avanak yerine koyan kanalları seyredenlere şaşıyorum. Madem öyle, " sen niye bakıyorsun?" diyorsanız söyleyeyim. Ben onları, anlatılanları kabule hazır bir izleyici sıfatıyla takip etmiyorum. Dinlediklerimi, akıl terazimle türkiye gerçekleri ekseninde tartıyorum. Sonra da bunlardan olumlu veya olumsuz sonuçlar çıkarıyorum. Söylenenler aklıma yatarsa onaylıyor, yatmazsa "boşver" deyip geçiyorum.

Ötekiler öyle mi? Onlar anlatanı kutlu bir mübarek, anlatılanı da kutsal kitaptan bir ayet gibi görüyorlar. Memleketin genel durumuyla söylenenler arasındaki ilişkisizliği asla umursamıyorlar. Hemen mürit moduna girip, dinledikleri her şeyi bire bir onaylıyorlar. İşin garibi bu kimseler, cemaat mensuplarını "biat kültüründen gelenler" olarak nitelerken, kendilerinin içinde boğulduğu itaatçiliği bir türlü farkedemiyorlar.

Önceki gün Radikal Gazetesi, Tarhan Erdem'in referandum araştırmasının sonuçlarını açıklayan yazısını yayınlamamış. Bunun bir prensip kararı olduğu söylenmiş! Ne var ki, bu konuda çok titiz davranan Radikal, nedense başka hususlara gelince prensiplerini unutuyor. Meselâ: KPSS sınavının cevaplarını ona buna dağıttığı iddia edilen Baki Saçı'yla ilgili yayınladığı haberin (muhtevasında böyle bir ifade bulunmadığı halde) başlığını, "soruları bana cemaat verdi" şeklinde atabiliyor.

Çünkü burada, kendi tarafındakileri kızdıran, küçük düşüren, itham eden, acıtan, karamsarlığa ve ümitsizliğe düşüren bir husus yok. Öyleyse vurun abalıya! Ama sakın ola bizimkileri incitmeyin.

Doğrusu, yayınlanmasını istemediğimiz yazılar veya beyanlar için, dolambaçlı nezaket cümleleri kurmak demokrat, tarafsız ve rakik insanlar olduğumuzu değil, ikinci bir yüzümüzün varlığını yani münafıklığımızı ispatlıyor. Halbuki her şeyi açık açık söyleme cesaretini gösterebilsek, asıl niyetimiz ortaya çıkacak ve herkes, yekdiğerini gerçek kimliğiyle tanımış olacaktır! Ama bunu yapmıyoruz, yapamıyoruz ve hem kendimizi, hem de muhatablarımızı kandırmaya devam ediyoruz.

Tarhan Erdem'le ilgili Milliyet Gazetesi'nde çıkan açıklamada her ne kadar, "prensip kararı"ndan bahsediliyor idiyse de ben, öyle olmadığını tahmin etmiştim.

Çünkü, yukarıdaki Saçı örneğinde görüldüğü gibi, "şartlar tamam olduğunda" saptırma, çarpıtma ve karalama caizdir. Daha açıkçası, Erdem'in yazısının yayınlanmama sebebi "prensip kararı" değildir. İşin esası, referandum sonuçlarına ilişkin rakamların, "iyi saate olsunları" rahatsız edecek olmasıdır. Nitekim başka bir gazetede Konda'nın araştırmasına ilişkin rakamları gördüğümde yanılmadığımı anladım.

Hadi diyelim ki, Konda'nın araştırmasını yayınlamadık. Peki referandum sonuçları öyle çıkarsa ne yapacağız? Onları nasıl gizleyeceğiz? Aslında bunlar boş şeyler. Bile bile "lâdes" diyoruz. Yani, sadece bir süreliğine de olsa, gerçeklerden uzaklaşmayı kâr sayıyoruz..

Burada şunu da itiraf etmeliyim. Yandaş medyada da yukarıdaki anlattığıma benzeyen haberleştirmeler mevcuttur. Kendi çalıp kendi söylemeler onlarda da vardır. Ama doğruyu söylemek gerekirse hiç biri, Ulusal Kanal'dakiler kadar absürt ve sıradışı değildir. Yazımı, "haayır"cıların "evetçiler" hakkındaki iddalarını sfırlayan bir cümleyle bitirmek istiyorum. Referandum sonuçları ülkemiz için hayırlara vesile olsun. Haayır'ın içi boştur, hayırda ise bereket vardır. Hayırlı bayramlar.

Bu yazı 11.09.2010 günü yazılmıştır.

Resim: showhaber.com

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..