- Kategori
- Kültür - Sanat
Halk şiirinin, yurtdışındaki yüzü ve gurbetçi ozanlarımız
Sinan Adıgüzel, Sanatçı - Arş. Yazar
FARKLI BİR BAKIŞ
namesinan@hotmail.com
Halk şiirinin tarihsel süreçte birçok anlamda omuzladığı yük ve sorumluluğu zannediyorum, bilmeyenimiz kalmamıştır.
En olunmaz problem, endişe ve özlemlerimize vb. bu güne değin, olabildiğince merhem sunan, bu akıcı gizem, deyim yerindeyse, her an biz insanoğlu ile beraber, gelişip, yürümüştür.
Farkında olsak ta, olmasak ta, her yönüyle, bizlerin ortak içten gelimi olan, halk şiiri, yani biz halkın malı, gurbette de, bizimle yürüye gelmiştir.
Birçok zaman özellikle, sözlü kültür işlevi ağır basıp, tarihi süreçte, sansürlenmiş kültürlerin, inançların vb. devam ettiricisi rolü de, üslenen halk şiiri, bu defa da, gurbetçi yanımızın yaralarını, endişe ve özlemlerini vs. yansıtıcı olma rolünü, üslenmiştir.
İşte bu defa da, bu köşeyi, gurbetçi Ozanlarımıza ve onların aslında bizi yansıtan, Şiirine açtım.
Umarım sizde, en az benim kadar, ilgiyle karşılarsınız.
Uzun yıllar gurbet ilde
Yıprandı canım yıprandı,
Bir perişan garip halde
Yıprandı canım yıprandı,
Gurbet bize vatan oldu
Bağlayıp ta tutan oldu
Hakkımızı yutan oldu
Yıprandı canım yıprandı,
Sağım fakat mezardayım
Lisan bilmez bir ildeyim
Görsen dostum ne haldeyim
Yıprandı canım yıprandı,
Avundum hep âlem ile
Mektup ile selam ile
Her gün bir dert başka çile
Yıprandı canım yıprandı,
Sefili’yim içten sancım
Sazımdan alırım hıncım
Tükenmek bilmiyor borcum
Yıprandı canım yıprandı…
Gine memleketim, düştü aklıma
Ekmeği bir başka, tuzu bir başka,
Kimi köyde, kimi yaylaya inmiş
Gelini bir başka, kızı bir başka,
Köyümün üstünde, turnalar uçar
Türkmen yaylasında, konup ta göçer
Bir yağmur danesi, bin damla saçar
Toprağı bir başka, tozu bir başka,
Bir anne gördüm ki, höllük eliyor
Bir neni tutturmuş, bağrım deliyor
Yavrusunu, toprağınan eliyor
Kundağı bir başka, bezi bir başka,
Gurbet yüreğime, soktu sancıyı
Can evimde, çörekledi acıyı
Gelin dinleyelim, Senem Bacı’yı
Türküsü bir başka, sözü bir başka…
Bir gül gibi, kendi anayurdundan
Koparıp kenara, attılar bizi,
Kanımız emdiler, bir kene gibi
Sonrada yad ele, sattılar bizi,
Bilemedik, töresini dilini
Eloğlu zalimdir, görmez halini
Bırakmaz açasın, gonca gülünü
Tutup dertten derde, kattılar bizi,
Ezeli saymadık, daha neler var
Adımız koymuşlar, yabancı barbar
Bu elde boynumuz, bükene kadar
Bırakmayıp burda, tutular bizi…
İşte kimi zaman, bir Aşık Nesimi Çimen, oluverir gurbetçi Ozanımız, kimi zaman bir Zamani, kimi zaman Aşık Ali Nurşani oluverir, kimi zaman Kemteri ve kimi zamanda, daha bu günlerde, mezarını ülkemize, yeni, yeni getirme çabasında olduğumuz, Nazım Hikmet oluverir.
Kimi çalışmak için gitmiştir, kimi sürgün ve kimide bilmem nasıl?
Tabii, bu ufacık köşeye, adını saydığımız saymadığımız, tüm Gurbetçi Ozanlarımızı ve onların sayısız hizmetini, sığdırmamızı beklemeyin.
İyisi mi bu adını saydığımız, saymadığımız tüm değerlilerimize vefasızlık etmeyelim. Zira öyle ya da böyle, tüm bu kıymetlilerde, bu ülkenin evladı ve her biri bizden birer parçadır.
Ve yine her biri, tartışmasız, eşsiz birer kültür elçisidir.
Tüm bu değerlilerimizin yaşayanlarına, sağlık ve sıhhat, vefat etmiş bulunanlarına da, Yüce Allah’tan gani, gani Rahmet dilerim…
13/09/2009 - 14:25