Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Halk Vicdan Sahibi Politikacı ve Yöneticilerini arıyor

Halk Vicdan Sahibi Politikacı ve Yöneticilerini arıyor
 

Vicdan insanoğlunun gönül gözüdür. Hissetme duygusudur. İnsanın içindeki iyi ve kötü duyguların yargılandığı ve değerlendirdiği bir terazidir. Adaletin bile yetersiz kaldığı durumlarda insanın kendini ve çevresini yargıladığı en üst mahkemedir. İnsanı insan yapan en güzel özelliktir. Vicdani duyguları yüksek insanlar toplumun en değerli tabakasını oluştururlar. Onlar kendi sorumluluklarını bilen insani duyguların en yücesine sahip seçkin insanlardır. Her dinin temelini vicdanı duyguları yüksek inançlı insanlar oluşturur. Güzel ahlak sahibi seçkin insanlar o dini ve toplumu güzelleştiren ve yücelten en önemli unsurlardır.

İnsanlar yaptıkları yasalarla adaleti şekillendirseler de, demokratik ortamda seçimleri bir yoluyla kazansalar da, toplumsal düzene bir şekil verseler de tümüyle adaleti kuramazlar. Nitekim adalette sonuçta karar mekanizmasındaki insanların hükümlerine göre şekillenir. Bazen bir af çıkar en kötü insanlar serbest kalır, kanlı katiller siyasi kararların etkisi ile aklanır. Bazen insanlar şüpheli diye gözaltına alınır, aylarca suçsuz bile olsalar zindanlarda kalır. Vicdani duyguların zayıfladığı yerlerde ne adalet ne de insani değerler vardır. Çünkü vicdani değerlerin yitirildiği durumlarda her türlü kötülük ve günah topluma yayılır. Kapanan gönül gözleri hırs ve kinle dolar, intikam duygusu bedenleri sarar. Yaşatılan acı ve ızdırap vicdani değerleri yitirmiş insanlar için bir zevk haline döner.

Gözyaşları bile yetmez yürekleri yumuşatmaya, iftiralar gerçek gibi değer bulur. Yalan rüzgârında kaybolur dinimizin değerleri. Sanki kendisine yapılan bedduaları giydiği zırh ile savar gibi hisseder birileri. Bir gün koltuktan düşmeyecek ve ölmeyecek gibi koltuğun gücüyle hareket eder bazıları. Saltanat ve makam hırsı ile kapatır vicdan kapıları.

Yaşadığımız yüzyıl insan hakları bakımından insanlığın sınıfta kaldığı bir yüzyıl olmuştur. Globalleşmenin yok ettiği vicdani değer yargılarının yerini para ve maddi menfaatler almıştır. Adına yenidünya düzeni denen bu yapı, 11 Eylül ile açılan kanlı kapı aslında insanların vicdanlarını da çalmıştır. Her şeyin paraya endekslendiği ve menfaate dayalı bir dünya yaratılmıştır. Çevre ve insan kadar dini değerlerde katledilmiştir. Şahsi menfaatlere göre şekillendirilmiş ve kitleler yönlendirilmiştir. Her ırktan ve dinden vicdani değerlerini kaybeden paralı askerler dünyanın her yerine gitmeye, para için ülkeleri işgal etmeye, büyük güçlerin para ve silah desteği ile ülkeleri karıştırmada, hizaya getirmede kullanılır hale gelmiştir.

Paranın peşine düşen her görüş ve düşünceden yöneticiler topluma doğruluk, dürüstlük ve manevi sorumluluk adına akıl verirken kendileri bu değerlere uymamışlardır. Çevrelerini zengin etmede bir kusur görmemişlerdir. Çalışanların köleleştirilmesine, çevrenin katledilmesine, yoksulsuzluklara, insan ayrımına göz yumarken, kendi şahsi menfaatlerini her zaman ön plana almışlardır. Kurulan düzen manevi değerlerden çok maddi değerlerin hâkim olduğu düzene dönüşmüştür.  

21 Yüzyıl yalan rüzgârının tüm dünyayı sardığı, kendini haktan, adaletten ve emekten yana gösteren birçok kişi ve kuruluşun, bu yalan rüzgârının arkasına saklanıp, savundukları değerleri bir tarafa itip, saltanatlarını korunmaya çalıştığı bir yüzyıl olarak tarihe geçmiştir. Vicdani değerler yok olurken demokrasi, adalet, emeğe ve insana saygı yara almıştır.

Vicdanlar kör olmuştur. Adalet sınıfta kalmıştır. Zindanlar bu gidişe dur diyen insanlarla dolmuştur. Sermaye çevrelerinin silahı haline gelen basın organlarının önemli bir bölümü susmuştur. Üç maymunu oynamış ya da iktidara ve sermayeye hizmet vermiştir. Bazı devlet kurumları bağımsızlığını yitirmiş, halka ve muhalif görüşlere karşı taraflı hareket eder konuma düşürülmüştür. .  

Bugün ülkemiz kendini dost gösteren dış güçlerin etkisi ile izlenen politikalar sonucu bu tuzağa düşmüştür. Ne ekonomik sorunlar çözülmüş, Ne de bölünme tehlikesi geçmiştir. Ne hukukun üstünlüğü ne de demokratik bir ortam sağlanmıştır. Dış politikamız ise deyim yerinde ise çökmüştür. Sermayenin basını susmuştur. Ülkemiz adeta bölgemizdeki hain politikalara karşı susan, basın özgürlüğünden korkan, internete gem vurmaya çalışan, bölücülere göz yuman, komşuları ile düşman olan, insani değerlerini yitirmiş paralı askerlerin konakladığı ve destek bulduğu, kara para ve silahların gezdiği, sınırlarının eleğe döndüğü, bir Ortadoğu ülkesi konumuna düşmüştür.  

Halkın bu üzücü tabloya dayanacak gücü kalmamıştır. Sonuçta halkın korkacağını ve susacağını düşünenler yanılmıştır. Halkın iktidara, muhalefete, adalete ve güvenlik güçlerine güveni zedelenmiştir. Halk korkmak bir yana daha da öfke dolu sokaklara çıkmıştır. Ancak üzücü olan bu tablodan istifade etmek isteyen ülke düşmanları içinde bir fırsat yaratılmıştır. İktidar ve menfaat kaybı korkusunda olanlar da sorunların çözümünü konuşmaktan çok bir zamanlara yanlarında görünen iç ve dış çevreleri tehdit eder konuma düşmüşlerdir.  

Tabii bu tabloyu yaratan, halkı çapulcu ve suçlu göstermek isteyen yöneticiler suçu kendinde aramalı ve kendi muhasebelerini yapmalıdırlar. Halkı çapulcu ve bir siyasi partinin etkisinde davranıyor, enerjisini boşaltıyor gibi görmek ve göstermek, bunu herhangi bir partinin siyasi kışkırtması olarak yorumlamak yerine onların vereceği mesaj hem iktidar, hem muhalefet, hem de ülkeyi bölme hevesi olan bölücü örgüt uzantısı siyasi parti tarafından iyi okunmalıdır.

Bu insanlar hiçbir siyasi partiden destek almamışlar ve onların gücüyle hareket etmemişlerdir. Birilerinden para alıp çoluk çocuk meydanlara salınmamışlardır. Yakma ve yıkma gibi eylemlere eğilim göstermek bir yana, kötü niyetlileri engellemişlerdir. Belli çevrelerin ve bölücü örgütün para ile desteklenen bindirilmiş kıtaları gibi hareket etmemişlerdir. Emir almadan kendi iradeleri ve imkânları ile demokratik tepki göstermişlerdir. Karşı görüşlü insanlara kin gütmemişler ve hakaret etmemişlerdir. Bölücü hainler gibi bir yerden yönlendirilmemişlerdir. Hiçbiri polisine, askerine silah sıkmamış ve tokat atmamıştır.  

Her kesim ve görüşten, her ırktan ve dinden, kadın erkek, genci yaşlısı ile sokaklardaki Türk insani gücünü uğruna can verdiği bayrağından ve söylediği istiklal marşının mısralarından almıştır. Halk korkmak bir yana daha da yüreklenmiş, ülkenin dostlarını ve düşmanlarını, bu dönemlerde iyi tanımıştır. Ay yıldızlı bayrağının gölgesinde yüksek sesle okuduğu İstiklal Marşının “Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak…” dizeleri ile marşımızın dün ve bugün için ne kadar anlamlı yazıldığını bugün daha iyi anlamıştır. Mustafa Kemal’in gösterdiği yolun ne kadar doğru olduğunu anlamıştır.

Türk halkı karşı duruşu ile birlikte yurtiçindeki yöneticilere ve bölücülere ve de dünyaya mesaj da vermektedir.  Her görüşten, ırktan ve dinden insanı oluşan Türk insanı Askeri diktatörlüğe karşı olduğu gibi sivil diktatörlüğe de karşıdır. Askeri vesayeti eleştirip sivil vesayet kurmak isteyen politikacılara da karşıdır. Kula kulluk edilmesini bekleyenlere, sahte demokrasi, adalet ve insan hakları sözleri ile halkı bölmek isteyenlere ve aldatanlara karşıdır. İktidar için dini ve ırkı kullananlara karşıdır. Komşu ülkelerdeki sorunlarda taşeron gibi kullanılmaya karşıdır. İnsanlık dışı teröre karşıdır. Ülkemizde göz diken dış güçlerin gizli emellerine ve bölücü işbirlikçilerine dün olduğu gibi bugünde karşıdır.  

Demokrasi iktidar ve koltuk sahibi olanların halkın sahibi olduğu bir yönetim tarzı değildir. Seçim kazanmak iktidarlara diktatörlük hakkı vermez. Kaldı ki oy kullananların sayısı hiçbir zaman ülke nüfusunun tamamını oluşturmamaktadır. Bu nedenle iktidarlar tüm halkı kazanmak için çalışmak ve ülkede barışı sağlamak zorundadır. Hukuk iktidar yanlısı yargılasa ve bir kısım güvenlik güçleri iktidar yanlısı davransa da halkın vicdanı en büyük mahkeme ve ülke için halkın gücü en büyük güvencedir. Tarihin her döneminde olduğu gibi Türk halkı her zaman kazanan taraftır.

Geldiğimiz noktada bilinmesi gereken gerçek hiçbir güç halkın gücünün üstünde değildir. Bugün Türk Halkı fikri hür, vicdanı hür, dürüst, insanların ırkına, yaşam tarzına ve görüşlerine saygılı, vatanına ve milletine bağlı, bölmeden çok birleştiren kalpleri kazanan demokrat halka hizmeti hakka hizmet gören, kendine ve çevresine menfaat sağlama peşinde koşmayan cumhuriyetin değerlerine bağlı vicdan sahibi politikacı ve yöneticilerini aramaktadır.

 
Toplam blog
: 416
: 790
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

Tarım, Gıda, Ormancılık, Çevre, Örgütlenme ve Proje konularında çalışmalarda bulunmaktayım. Öncel..