Halkımız kayboldu, aranıyor !

367 oy ile Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilemedi, "O zaman halk seçsin" denildi.

21 Ekim 2007...
Cumhurbaşkanını halk tarafından seçilmesini öngören Anayasa değişikliği yapılmış saat 17:00'ye kadar sürecek olan seçim süreci başlamıştır. Referandumda edindiğim bilgilere göre tam 42 milyon 629 bin 733 seçmen oy kullanacaktır.

Beyaz renk üzerine, "EVET" kahverengi zemin üzerine "HAYIR" yazılı oy pusulasını kullanacak bizim vatandaşlarımız bu seçimde.

Ve tarih gene 21 Ekim 2007...

Hakkari -Yüksekova/Dağlıca'da PKK çatışması 12 ölü 10 asker kayıp.

Cumhurbaşkanlığı seçimi bir kriz halinde tam gaz ilerlerken (Her seçimde böyle olursa yandık.) öte yanda Hakkari'de hararetli bir çatışma; ne tesadüf değil mi?Gündem referandumdan uzaklaşıp bir anda ölen şehitlere çevriliyor. Nasıl ustaca bir düzen böyle...

Malum yasama, yürütme ve yargı devletin temel organlarının işleyişi üzerine kurulu, güçler ayrılığı üzerinde temellenmiş ülkemizin dördüncü büyük gücüyle karsılaşıyoruz o esnada: "Medya" ile...

Ne de güzel referandum gelişmesinden çıkıyoruz medyanın o usta gücüyle.

Referandum üzerine herkes bir seyler yazıyor herkes bir şeyler çiziyor, karalıyor... Haftalar, aylar öncesinden başlanan o hararetli çalışma, Türkiye'yi ve aynı zamanda dünyayı ilgilendiren bu halkın demokratik seçimi bir anda yerini PKK çatışmasına bırakıyor... Şaşırtıcı !

Sonrası malum işte, Cumhurbaşkanı(mız)ı bilmem kaç oyla 11.cumhurbaşkanı yapıyor halkımız.

Ne demoktatik bir çözüm....

Peki bu halk kim?

Çalışmak zorunda olup da okumaktan, analiz etmekten yoksun gözlerinde sadece çaresizlik olan ve dini zaaflarından yararlanılarak sömürüye uğrayan zavallı halkımız mı? Bir torba kömür için, tüm sefaletlerinden kurtulmak için inadına gidip "Evet" pusulasını sandığa atan mı?

Ya da eli kalem tutan, ilim öğrenen, bilinçli fakat bu bilinci hep işine geldiği zaman kullanan satılmış olanlar mı?

Yakın zamanlarda izlediğim bir Tv yarışmasından bahsedecegim burada sizlere:
Ak akçe kara gün içindir atasözünü bilen bir yarısmacının bu atasözümüzü "belalı paradan hayır gelmez" diye açıklaması, diğer yandan da başka bir bölümünde İZMİR işgalinde düşmana ilk kurşunu atan HASAN TAHSİN i Hasan Tosun olarak söyleyen bir yarışmacımızı. Efendim işte böyle bilgili böylesine bilinçli bizim halkımız, böylesine tarihi bilgiye sahip, böylesine duyarlı atalarının söylediği sözlere. İşte sandık başına geçip böyle rahat kullanıyor oyunu. Sorgusuz, sualsiz... Ülke batmış kimin umrunda !

Gene gündem kapatıyor bunu, sus pus oluyor tüm Ülke...

Bu çözüm demokrat bir çözümdür diyen herkese soruyoruz peki ya bizim istediğimiz Cumhurbaşkanı bu değilse?

Mecburiyetten dolayı ona oy verilmişse... Gene susmak zorundayız... Ne de olsa halk seçti cumhurbaşkanını...

Bu ülke başkanların, krallların, imparatorların değil meclis sistemi yönetimi altında kalmalıdır. Tabi o sistemin altında yürütülen suyuda düşünerek o egemenliği kabul etmeli.

Biraz fazla sürç-i lisan eyledik; artık lambamın(ampulun) sönme vakti.
MALUMUNUZ ELEKTRİGE %23 ZAM GELDİ.

TUĞBA ÇARDAKKAYA