Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Halkın en güvendiği kurum Halkın Kendisidir

Halkın en güvendiği kurum Halkın Kendisidir
 

nefes filminden bir sahne


“Akp’yi Bitirme Planı” olarak da bilinen, “Fethullah Gülen Cemaati’nin irticai faaliyetlerde bulunduğu ve Akp iktidarının da bu faaliyetlerin bir sonucu olarak değerlendirildiği, bu nedenle Tsk'nın hükümetle mücadele etmesi gerektiği”  tespiti ile Genelkurmayda hazırlandığı iddia edilen "İrticaya karşı Eylem Planı"nın ıslak imzalı orijinal belgesinin Savcılığa ihbar mektubuyla gönderilmesinin ardından, Tsk’ya bu tür darbe ve eylem planlarını bir türlü yakıştıramayan kesimlerde yoğun bir “Tsk’ya asimetrik saldırı var” propagandası başlatılmış görünüyor.

Ancak bu tür yaklaşımlar da zaten ordunun ve otoriter bakışlı milli güvenlik siyaset tarzının sivil siyaseti kontrol etmek için durmadan yinelediği “iç düşmanlar” hezeyanını körüklemeye yarıyor.

Dün akşam Kanal 7’deki “İskele Sancak” programında konuk olan emekli general Nejat Eslen, eylem planının Tsk’yı hükümete karşı mücadele etmesi yönünde yetkilendirdiği ve görevlendirdiğine dair belgede yer alan ifadeler hakkında ne düşündüğünün sorulması üzerine Tsk’yı savunmak adına “Bütün dünyada Milli Güvenlik siyaset belgeleri vardır, ne yani biz şimdi kendi güvenliğimiz için plan yapmayalım mı? türünden saptırma ve genellemelerle durumu kurtarmaya ve dünkü tartışma ortamında pek çok muvazzaf askerde de görülen “en iyisini ben bilirim, konu güvenlikse sizin adınıza ben konuşurum" türünden ego patlamaları yaşatıp konuşmacıların fikirlerine ne kadar zor tahammül ettiğini sergiledi.

Kanal 7'de programın konukları içinde Genelkurmay’ın andıçlarına muhatap olmuş Siyaset Bilimi Profesörü Doğu Ergil’in sivil siyasete, halkın iradesine yaptığı vurgular karşısında emekli hiperaktif general dayanamayıp, sanki Tsk bir siyasi partiymiş gibi,

“Yarın bir anket yapalım bakalım kim en güvenilir kurum çıkacak” diyerek ortalama bir Tsk askerinin zihniyet yapısını yeniden zikretti.

Acaba “Tsk subayının demokrasiye bağlılığı” türünden bir yaklaşım sadece bir oksimoron mudur?

“Halkın en güvendiği kurum” anketi aslında Tsk’nın sivil siyaset karşısındaki güvenilirliğini pekiştirmek, siyasete ve halka mesaj vermek için yapılan bir anket türüdür. Zira yıllardır siyaset kurumuna “bir kenarda yedekte bekleyen alternatif siyasi güç” olduğunu gerek muhtıralarla gerek darbelerle, gerekse üstüne vazife olmayan siyasi açıklamalarla halka hatırlatan Tsk mensuplarının en bayıldığı halk oylaması bu olsa gerektir.

Yalnız, halkın Tsk’yı, yapılan bütün darbelere, askeri-ekonomik-siyasal faaliyetlerle halkın üzerinde kurduğu iktidarına rağmen, neden hala en güvenilir kurum seçtiğini bilimsel veya siyasal olarak kendi içinde hiç sorgulamadığını veya bu sorgulamanın yanıtını kendisine en kolay ve hamasi biçimde verdiğini düşünüyorum;

“Halk bizi en güvenilir buluyor çünkü biz Türk ordusu askeriyiz.” ya da,

“Türk ordusu hata yapmaz, yapan varsa da kendi içinde temizler, kol kırılır yen içinde kalır.”

Sorunun yanıtının bu kadar basit olmadığını görmek gerek. Türkiye’de halkın en güvenilir kurum olarak orduyu görmesinin en önemli nedenlerinden biri, 20 yaşın üstündeki bütün erkek yurttaşların mecburi olarak askerlik yapmak durumunda oluşudur. Bu durum Ortadoğu ülkeleri içinde en büyük silah anlaşmalarını yapıp silah satın aldığımız İsrail’de hem kadın hem erkek yurttaşlar için de zorunludur.

Henüz hayata atılmamış, belki okul dışında doğru düzgün bir kurum işleyişiyle karşılaşmamış, gücün, örgütsel yapının, hiyerarşinin ne olduğunu bizzat deneyimlememiş bir insanı alıp ona devasa bir işleyişin ancak ve ancak küçük bir ögesi olduğunu, sıkı bir disiplin ve emir komuta zinciri içinde yaşattığınızda, onun bu andan sonraki hayatının nasıl biçimlendirilmiş olduğunu bir düşünün.

Bu toplumda eğitim sadece okullarda yapılmıyor.

Bu ülkede devletin zorunlu eğitimi özellikle erkekler için “peygamber ocağı”, (Osmanlı’da yeniçeri ocağı idi halbuki) olarak adlandırılan askerlikte sürdürülmektedir.

Bu eğitimde genç insanlar istedikleri kadar üniversite mezunu, master yapmış ve 30 yaşlarına gelmiş olsunlar, askeri gücün düzenlenmesi, yönlendirilmesi, planlanması ve işletilmesi vs gibi konularda eğitiliyorlar. Sonra ne mi oluyor? Kısa da olsa bir zaman geçirdikleri bu kurumda kendisi gibi insanlar olduğunu gördüklerinde, örneğin çavuşlarının falanca köyden çıkıp profesyonel askerlikle hayatını sürdürüp ailesini geçindirdiğini gördüklerinde,

veya belki kendilerinin de bu örgütlenmenin bir parçası olabileceğini ve silahlı kuvvetlere sağlanan kimi ayrıcalıklardan faydalanabileceğini fark ettiğinde, iktidarla ilgili kavrayışı bir insanın zihninde tıpkı bir ağ yapılanması gibi kurulmuş oluyor.

Askerlik üzerinden kurulan bu ağ, aslında Türkiye’deki bütün iktidar ilişkilerinin yapılanmasının temel kodlarını yeniden üretir.

Bu ülkede iktidarın (hükümeti değil, toplumsal bir iktidar yapılanmasını kastediyorum) askerlikte yeniden üretilen temel kodları : Erkek, Türk, Sünni, heteroseksüel (karşı cinse ilgi duyan), otoriteye itaat ettiği kadar görev verildiğinde emir verebilen, kısaca güç kullanımına uyum gösterdiği kadar diğeri üzerinde yaptırım gücü kullanıp iktidar kurabilen bir yurttaş tipi oluşturmayı sağlar.

Bu açılardan bakıldığında aslında halkın en çok güvendiği kurum kendisine öğretildiği gibi “içinde kendisinin de yer alabildiği” bir otoritedir. Ya da kısaca “gücü dayatan bir otoritenin kendisidir”.

Bu yüzden Tsk’nın kendinden menkul, gökten zembille inmiş, idealize edilmiş nedenlerle halkın en güvendiği kurum olduğunu iddia etmek, hem onu var eden bir halkı yok saymak, hem de şu veya bu şekilde Tsk’da yer alan tek tek bireylerin kendilerini ait hissettikleri oluşuma o insanların üzerinde değer vererek kurumu putlaştırıp bir tapıntıya dönüştürmektir.

Çünkü aslında bir halka silah verip insan öldürmeyi öğrettiğiniz andan itibaren halkın en güvendiği kurum silahı ve kendisi olur.

Bu yüzden belge tartışmalarının geldiği noktada denilebilir ki, Türkiye halkı askerleştirilmiş olmasının bedelini Tsk için de bir açılım yapıp bu kurumun içini temizleyerek ona geri ödeyecektir.

 
Toplam blog
: 121
: 2834
Kayıt tarihi
: 09.07.06
 
 

Başkentte doğmuşum ve orada gidilecek tüm okullara gitmişim: ODTÜ-Psikoloji ve Ankara Üni. İletiş..