Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '09

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Halkın gönlünde ve kıskanılan bir Bartın Valisi

Halkın gönlünde ve kıskanılan bir Bartın Valisi
 

Bartın Valisi İsa Küçük için arkadaşımız Tuğba Tarhan(Üstte) Osmaniye' lilerin nabzını tuttu.


Çok valiler gördüm. Hep iyileri ile karşılaştım. Bir Aydın Valisi vardı, daha tayin olmadan, ünü gelmişti . Disiplinli bir paşaydı Muammer Ürgen Paşa. Biz basın mensuplarına yakındı. Onlara derdini anlatırdı. Bir gün kulağıma, “Bizim kızlara talip yok, vali çocuğu diye, gelmiyorlar. Şöyle namuslu bir memur tanıyorsan, haber ver” demişti.

Bir Münir Güney vardı. Kuşadası Festival haberini ulaştırmak için, arabasını verirdi. Sonra Bakan oldu. Ziyaretine gittiğimde, kendisi buyur etmişti içeri. Üç bakan, atıştırıyorlarmış. Bana da bir tabak kondu. Bakanlara “ en iyi arkadaşım” diye takdim etti.

“Şövalye ünvanlı” Muğla Valisi Özer Türk’ün çağrısı üzerine Muğla’ya gittim. Birlikte Marmaris’i teftiş ettik. Gençler şikâyetçi. Yegâne diskosu erkenden kapatılıyormuş. B. Başkanı cereyanı kestiriyormuş. Başkanı aldı diskonun kapısına dikti. Sabaha kadar bekledik. çıt çıkmadı. Turizm böyle gelişir dedi.

Dedim ya. Valilerimizle aram iyidir. Şimdi, bütün bunları niye yazıyorum? Anlatayım. Üç gün önce telefon çaldı. “ Vali bey sizinle görüşecekler” dedi ses. Arayan, Bartın Valisi İsa Küçük

MB’ da, Bartın Hergün’ de Marmaris ve Bartın yazılarımı okuyormuş. “ Bartın’ı bu kadar sevmelisiniz ki, yazabiliyorsunuz.” Dedi. Merak etmiş. Tanışmak istemiş. Beni Bartın’a bekliyor. “Misafirim olun” dedi. Ve Bartın’a ait bir şiirimi de okumuş. Bartın’ı yansıtıyormuş. Anlaşılan Bartın sevdalılığı onda da var.

Kendisini tanımasam bile, takip ediyordum. Ve hep iyi şeyler duyuyordum. Hep aklımdaydı. Hep tanışmak istiyordum, elini çabuk tuttu. Vali bey, daha yakınlarda halkın arasına inerek, eşiyle birlikte mısır soyma, partisine katıldı, onlarla aynı yere çömelerek. Türküler yakıldı, birlikte söylendi, eller hiç boş durmadı, közleme, kaynama darılar da kazanda kaynıyordu. Anlayacağınız, bu “imece” partisinde ağızlar da boş durmuyordu. Manili türküler de söyleniyordu:

“Güzelleri severler / Elde mısır soyarlar / Bize derler Bartın’lı / Ölene dek severler /Al eliye galemi / Yaz başıya geleni / Nerelere gömelle / Sevdalıktan öleni / Ahmet armut yirmisiy / Mahallede bir misiy? / Sana yıldızı alavaracaz /Ona da gadunum, der misiy?

Vali beyin, eşi ile birlikte, halkla birlikte mısır imecesine dahil olması, çok manidar ve ulvi. Eşiyle birlikte onlarla beraber ve onların duygularına hitabetmek de çok önemli. Bartın’lılar bu tür davranışlara bayılırlar ve unutamazlar. Bartın halkı, horlanmaya hiç gelemez. Yabancıları sever ve onlara düşkündürler. Kadirşinas bir halkı vardır. O gün Kırgızlar vardı. Milli giysilerini giydi ve Kırgızlı liselilerin kolbastı oyunlarını seyretti. Onlara Atatürk’ün nutkunu hediye etti.

Bartınlılar, valilerini çok seviyor. Zira her an Vali İsa Küçük yanlarında. Şehit ailesi köyde ağıt mı yakıyor? Hemen yalarındalar. Arabanın ezdiği yaralı köpeği, memur vatandaş alıp kurtarmış mı? O memura takdirname veriyor. Bartın ana okuluna yer mi yok. Alın oturun, konutum size açık diyebiliyor. Limanın kapasitesi mi dar? Derhal genişletme plan ve projeleri yığılıyor ustaların önüne.

BM’un değerli yazarı Tuğba Tarhan, gazeteci kökenli. Vali Küçük’ün için “mini” araştırma rica ettim. Halk, onun için ardından ne der?” diyerek. Sormuş, soruşturmuş. Halkın intibalarını, kendi düşüncelerini kataraktan, bize aktardı. Tuğba “ Çok sevmiştik kendisini. Ayrılırken arkasından ağladım” diyor. Devamı şöyle:

Vali İsa Küçük, Osmaniye’de de Valilik yaptı. Görevinin sonlarına doğru tanışabildim. Kendisini hep sevdim. Çağdaş, Atatürkçü, turizme önem veren, bulunduğu şehrin tarihi kültürel özelliklerini ön plâna çıkarmada gayretli olan, toplumsal içerikli projelere katkı sağlayan, mütevazi, sanata, san’atçıya değer veren, bulunduğu şehrin tarihi ve kültürel özelliklerini ön plâna çıkarmada gayretli olan, toplumsal ve sosyal içerikli projelere halk için katkıda öncelik tanıyan, birkaç tane de tiyatro oyunu senaryosu olan bir kamu görevlisidir İsa Bey.

Baba beni de okula gönder” projesinde kendisi ve çalışanların maaşından yapılan kesintilerle kız yurdu kazandırmıştır Osmaniye’ye. Zamanın AKP.li belediye başkanın tutumlarına göz yummadığı için, engellenmek istendiği için Osmaniye’den ayrılmıştı. Ayrılırken de arkasından ağlamıştım. Eşi Ziraat Mühendisidir.. Kırsal kalkınma projelerinin, özellikle kadınların istihdama kazandırılmasına yönelik projelerde görev almıştır. Osmaniye insanı, İsa Valisini, her an saygıyle anar. Şehrin ileri gelenleri ile görüştüm. “Eski valimizi hasretle anıyoruz. Onunla ayrıca da gurur duyuyor ve arıyoruz. Sizin vasıtanızla da Bartın’a selâm ve saygılarımızı yolluyoruz, diyorlar” şeklinde özetledi Tuğba.

Evet. Daha daha nice valiler gördük. “Ayakta işemek, tarikata aykırı” diyen. Pisuvarlarla uğraşıp söktüren. Cumhuriyetin valisi olamayan! Başkalarını da gördük. “ Risotto” yedirdiniz diye bas bas bağıran. Bir gözü de bakanlık verirler mi diye etrafını kolaçan eden...Nice valiler gördük, kömür kamyonlarını sevk eden, halka kömür dağıtılacak diye valilik onurunu zedeleyen. Siyasal cepheye yaslanmak isteyen. Öte yanda bir Erzincan valisidir, dillere pelesenk olan. Çağdaş, sevecen, kafa tutan, el attığını koparan.Halkçı olan.

Şiir, yabancınız değil. “ Bartınlı’nın aşkı’ndan” bahsediyor. Yazıyı böyle bitirelim dedik. Bartın Valisinin bahsettiği o şiirim, şöyle:

“ Gızzz, / Kavşak Suyu’nun başında / Seni biyo / Öpüveresim geliyo / Ne deyom biliyo musuy? / Aladağ’lardan bayır aşağı / Rüzgâra karşı / Bi goyversek deyom gendimizi / Elele / Hemi de uçmaklı / Peşimizden de çam kozalakları/ Sahi / Kozalaklardan evveli / Varır mıydık evimize ? / Varırdık herhal / Desene ki bu telâş niye ? / Bu ataş olduktan kelli / Başında yemenin / Yanağında al benin / Bi şalvar / Bi şipidik terlik / Uydurduk mu ayağına / Bartın gibi bu yerde / Geçinir giderdik / Gıııız / Kavşak suyunun başında/ Seni biyo / Öpüveresim geliyo / Deyecen ki / “ Kavşak suyu, mavşak suyu mu kaldı mı ki / Hani / Diyesim geliyo ki / “Eski günlerdeki gibi” / Anlıyosuy değil mi? / Sonracığıma / Kalkardın / Yalınayak yataktan / Sofra kurardın / Gün doğmadan şafaktan / Çıkardık yücelere / Denizi seyrederdik, el ele/ Seviyom seni derdim / Aladağ’ın tepesinde / Güzelim gözlerinde / Uçuşurdu bulutlar / Boğazın mavi serinliği de / Değerdi göz bebeklerimize / Dudakların aralık / Bakışların ıslak ıslak / Fısıldardın sen de herhal / “Seviyom seni” diye/ O ân / Bulutlar düze inerdi / Taa top sahasına kadar / Deniz / Ayağımıza gelirdi / “Nah buramıza kadar “/ Gııız / Essahtan gelir miydi ? Gelirdi herhal / Ne güzel / Maşrapasıyla beklerdi “gara gazan” / Gara gulplu / Gara gaşlı / Gara / Gapgara / Yakardık gandilleri / Akşam olunca / Akşamlar heç bitmezdi / Isıtırdık birbirimizi / İşte böyle böyle / Bartın gibi bu yerde / Geçinir giderdik / Gozalakların ateşi nâr nâr / Soyunur dökünür o nazlı yâr / İlkten başındaki yemenin / Ardından şipidik terliklerin / Sonra da ebruli şalvarın / Abooov! / Sonra ? / Gerisini söyletme gayri / Guşluk vakti / Odun atardık ocağa / Gara gulplu gazanı / Bi güzel yakardık / Sonracığıma / Maşrapayla / Sular dökünürdük / Bak hele / Niye gülüyon gı? / İşte böyle böyle / Bartınlı aklı bu ya / Geçinir giderdik / Hep ben gonuştum gayri / Bu olup bitenlere / Sen ne deyon gı?...

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..