Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '07

 
Kategori
Mizah
 

Hamamböceği

Hamamböceği
 

Hamamböceği itlaf çalışmaları ihmale gelmez!


Gece uyanırsınız birden... Yüreğiniz yanıyordur. İçtiğiniz rakı ya da kebap yakmıştır içinizi. Bir kova suyu içebilecek durumdasınızdır. Ama siz irice bir bardak soğuk suya fit olup tutarsınız mutfağın yolunu. Kapıdan girmeden eliniz uzanır lambanın anahtarına. Dokunursunuz... Lamba yandığı anda siz de içeri girmişinizdir. Bir anda tezgahın, masanın üzerinde kaçışan hamamböceklerini görürsünüz.

“Allah allaaaah!.. Nereden geliyor bu hayvanlar!..” gibi, hamamböceklerinin varlığına, birlik ve bütünlüğüne asla ve asla kastetmeyecek bir cümle dökülür dudaklarınızdan. Bu cümleye fazla bel bağlamamış olacaksınız ki... Elinizi, ayağınızdaki terliğinize atarsınız... Terliğiniz, insan sağlığına en küçük zararı olmayan bir haşere ilacı niteliği kazanamadan, hamamböcekleri kayboluverirler ortadan.

“Lanet hayvanlar!.. Gündüz ya da mutfağın ışığı yanarken görünmezler... Görünmezler ki, hepsini teker teker gebertiiim!.. İlaç sıkayım inlerine de, deplasmana çıkma fırsatı bulamadan, kendi sahalarında üç puan ile birlikte bu dünyada yaşama haklarını da kaybetsinler” diye düşünürsünüz.

Ama yüreğinizin yangını baskın çıkar; bir anda unutursunuz mutfağınızdaki hamamböceği istilasını ve bu istilanın yarattığı mide bulandırıcı görüntüleri, düşünceleri.

Raftan irice bir bardak alır, buzdolabını açarsınız. Bardağınızı soğuk su ile doldurur, dikersiniz kafanıza; içersiniz kana kana. Yüreğinizdeki yangının harareti, bardaktaki suyu içme hızınızın beş-altı boy önünde yarışı tamamlamak niyetindedir... Arayı kapatmak için bardağı iyice diker, yudumlarınızı sıklaştırırsınız. Suyun bir bölümü midenize giderken, bir bölümü çenenizden süzülerek üstünüze dökülür şıpır şıpır. Umursamazsınız. Bir bardak daha doldurur içersiniz aynı şekilde.

Mutfağın en ücra köşelerine sinmiş olan hamamböcekleri keyifle sizi izlerler. Bilirler ki, suyu içtikten sonra rahatlayıp unutacaksınız hamamböceklerini, nereden geldiklerini, pisliklerini.

Siz ise bardağı mutfak tezgahının üzerine, sürahiyi dolaba yerleştirirken kendi kendinize konuşursunuz:

“Dur... Yarın unutmayım da bi hamamböcee ilacı aliim. Bunlar iyice azıttılar.”

Mutfağın ışığını söndürür, gider yerinize yatarsınız. Tam yatarken karınız uyanır; uyur uyanık sorar:

“N’oldu?..”

“Hamamböcekleri” diyemezsiniz. Hamamböceği lafını duyar duymaz eşinizin uykusu kaçabilir. Onun uykusunu kaçması demek, sizin de uykunuzun kaçması demektir. Ve kadınlar, kocalarının uykusu kaçınca çok rahat uyuyabilirler. Erkekler ise ancak televizyon karşısında, zap yapıp gazete okumaya çalışırken rahat uyurlar. O da ancak eşlerini izin verdiği ölçüde. Çünkü, uyku ağırlığı, erkeğin göz kapaklarını aşağı doğru çekerken, kadınların sinir katsayılarını da anında yukarılara fırlatır.

“Zaten sen bu eve yemek yiyip, uyumaya geliyorsun!.. Uyumadığın zamanlarda da ya gazete okuyorsun ya da saçma sapan maç görüntüleri izliyorsun. Oynanıp bitmiş maçların gollerini, otuz kanalda otuz kere izlemenin ne anlamı var?!.. Biraz oturup konuşalım...” gibi lafları duyarsınız eşinizden... Rüya mı, gerçek mi tam çıkaramazsınız. İkisi de birbirinden kötüdür. Rüyaysa, bir kabus başlıyor; yok eğer gerçekse, az sonra uykunuz kaçacak demektir.

Gece susayıp mutfağa gitmek çok riskli bir harekettir. Her an bir hamamböceğine rastlayabilirsiniz. Ve bu iğrenç hayvanlar, sizi sabaha kadar oturtacak zincirleme bir reaksiyonun başlangıcı olabilirler.

Ama her ne koşulda olursa olsun, hamamböceği itlaf çalışmaları hiçbir şekilde ihmale gelmez. Unutmayın ki gece susayıp kalkan eşiniz de olabilir.

Gecenin karanlığında, bir hamamböceği gören erkek ve kadının tepkilerinin çok çok farklı olduğunu her erkek çok iyi bilir. Bilmiyorsa da çok acı bir şekilde öğrenir.

 
Toplam blog
: 118
: 1658
Kayıt tarihi
: 20.06.06
 
 

70'li yılların sonlarına doğru (1977 veya 1978... Belki de 1979...) tüm zamanların efsane dergisi..