Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Nisan '16

 
Kategori
Deneme
 

Hamdım, pişiyorum, yanmak istemiyorum

Hamdım, pişiyorum, yanmak istemiyorum
 

Bir blog yazmak üzere yeniden klavyenin başına oturduğumda ilk bloğumun üzerinden neredeyse dört yıla yakın bir zaman geçmiş olduğunu hayretle gördüm. O zamanlar ilk romanımı yazmaya başlamıştım ve yayıncılık konusunda işlerin nasıl yürüdüğüne dair, bu kurtlar sofrasına dair zerrece bilgim yoktu. 

İlk romanımı yayınlattım 2014'ün Ocak ayında binbir umutla, heyecanla... Günler, aylar ilerledikçe gerçekler de sis perdesinin ardından gözükmeye başladı. Yeni bir yazar adayı için işlerin ne denli zor olduğunu yavaş yavaş görmeye başladım. Bu aydınlanma, öncelikle kitabın yayınevi tarafından vaadedilen hiçbir gerçek kitabevinde- gerçekten kastım internet ortamında satış yapmayan, bizzat görüp, dokunup kitaplarımızı satın aldığımız bir mağazası olan kitabevleri- bulunmadığını farketmemle başladı. Üşenmeyip tek tek çeşitli illerde bulunan kitabevlerini aradığımda bırakınız kendi kitabımı bulmayı, yayınevinden haberdar bile olmadıklarını hayretle gördüm. Sonrasında yayınevine ulaşıp tüm bu olan biteni öğrenmeye çalışma çabalarım ve açılmamaya başlanan telefonlar... Nihayetinde bir yılın sonunda feshedilen sözleşme ve elde bir sürü hayalkırıklıkları...

Tecrübeler bununla bitmedi tabi. Ders almıştım ve ikinci romanımı büyük yayınevlerine göndermem gerektiğini öğrenip başladım yazmaya. Bir buçuk yıl gibi bir emekle- ki bu emeğin, küçük oğlumu büyütme çabaları içerisinde uykusuz kalınmış gecelerin şafağında, yarım saatlik öğle uykularında ve tüm diğer işleri bir kenara bırakmak pahasına da verildiğini belirtmem gerekiyor- ikinci romanımı bitirip heyecanla yayınevi arayışına giriştim. Piyasanın en büyük yayınevlerinden başlayarak bir bir göndermeye başladım roman dosyamı. Öncelikle on yayınevine göndermiş olduğum romanımdan -saatleri bile heyecanımdan zor geçirirken- aylarca yanıt beklemeye başladım. Nihayet birkaç ay sonra bir yayınevi dönüş yaptı. Sonuç olumsuzdu. "Olsun" dedim. "Elde dokuz yayınevi daha var". Ümidimi kaybetmeden beklemeye devam ettim ancak ne bir mail vardı bilgisayarımda ne de çalan bir telefon... Onlardan bir yanıt gelmeyeceğini anlayınca tek tek telefon ederek sordum dosyamın akıbetini. Ve "üzgünüz"leri de tek tek duymaya başladım böylece. Oysa ki dönmesini en çok istediğim yayınevlerinden biri iletişim numaramı istemişti. Olumlu bir yanıt alabileceğim hissine kapılmıştım ancak yine haftalarca süren telefon trafiklerinden sonra nihayet usandım.

Şimdi bu tecrübeler ışığında, zaman zaman "gerçekten kayda değer değil mi ki yazdıklarım?" düşüncelerine kapılsam da hala umut kırıntılarını muhafaza etmekteyim içimde. Devam ediyorum mücadeleme. Ve diyorum ki: Hamdım, pişiyorum, yanmak istemiyorum...

Sevgilerimle...

 
Toplam blog
: 6
: 151
Kayıt tarihi
: 08.08.12
 
 

Ben Ferda... 2017 yılı itibariyle 37 yaşındayım. Gazetecilik mezunu, kitap ve yazma sevdalısıyım...