Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '09

 
Kategori
Güncel
 

Hamdolsun Obama geliyor

Hamdolsun Obama geliyor
 

Davos'ta kopan kıyametten sonra, büyük Türk milletinin bazı üyeleri sokaklara dökülüp "Davos kahramanı"nı sabaha karşı karşılamaya gitmişlerdi. Nitekim, Davos Davos olalı böyle bir siyasi düzey ve böyle bir büyük siyasetçiyle karşılaşmamıştı. Sudan'da halkını kesen bir liderle kolkola girip dolaşan o lideri ülkesine davet eden sanki bu lider değildi. Ne olmuştu da İsrail devlet başkanının karşısında ağıza alınmayacak sözler söylüyordu şimdi bu lider?

İşte o Davos'ta "medeniyetler çatışması"nın en acı örneği yaşandı. Söz konusu insanlığın katledilmesine bir isyan değildi. Eğer, öyle olsaydı Sudan'da da, Kenya'da da, Tanzanya'da da aynı tepki gösterilir ve ora devlet başkanları da bir güzel fırçalanırdı. Fakat, gösterilen tepki insani değil dinseldir. Çocukluğundan beri okuduğu bütün okullarda ve kendisine rehber edindiği kitapta sözü edilen, fakat hep kötü eleştirilerek yok edilmesi savunulan İsrailoğulları'na karşı açılmış bir savaş vardı ortada. Yani Davos'taki tepki insanlığa karşı işlenen suçlardan dolayı değildi. O tepki, İslâmiyete bağlı insanların, İsrailoğulları tarafından ortadan kaldırılmasına duyulan tepkiydi. Yani, bir din tepkisiydi ve medeniyetler çatışmasının uzlaşamaz olduğunun en belirgin örneğiydi.

Garip bir ulusun bireyleri olduğumuz her ortamda belli oluyor. Bir zamanlar Eurovizyon yarışmalarını gök kubbemize büyük bir hızla yaklaşmakta olan meteoru izler gibi sabahlara kadar oturarak heyecanla izlerdik. O yarışmayı kazanamayınca da bütün dünya başımıza yıkılırdı. Oysa, kapitalist dünya bir organize iş yapıyorsa bunun arkasında yatan tek neden ortaya çıkaracağı ranttır. Hesaplar yapılır, toplamalar, çıkarmalar, bölmeler... Bakarlar hangi ülke böyle bir organize işin içine alınırsa büyük paralar kazanılır? Dün, Eurovizyon yarışmalarında durum böyleydi, bugün düzenlenen bütün futbol karşılaşmalarında durum aynıdır. Avrupa ya da dünya futbol karşılaşmalarında yetmiş milyonluk Türkiye mutlaka bir yerden katılmaladır. Bu katılma isteği Türklerin çok sevilmesinden kaynaklanmamaktadır. Yalnızca, Türklerin futbola olan ilgisi ve bu ilginin ortaya koyacağı reklâm geliri, TV yayın geliri ve izleyici gelirleridir.

Şimdi, bizim büyük bir toplantı gibi gördüğümüz Davos toplantıları da işte bu düzeyde dünya kapitalistlerinin toplantı merkezi. Uyanık bir girişimci Davos'ta böyle bir toplantı düşünüp yıllardır bunu sürdürüyor. Davos'a gelen liderler ülkelerinin kasalarından paralarını alıp buraya geliyor. Liderin ve yanındaki arkadaşlarının bütün paraları katılımcı ülkeden çıkıyor. Hattâ uyanık girişimci her yıl bu Davos toplantılarının masrafını da bir ülkeye veriyor. Her ülke bu masraftan kaçmak için sağa sola gizlenirken, kahraman Türk kapitalistleri bu işi üstleniyor ve organize masrafını ceplerinden karşılıyor. Türk sermayedarlarının bu cömertliği elbette Yeni Cami'de dilenip, Osmanağa Camisi'nde dağıtan dilenciye benziyor. Çünkü, sağa sola paralar dağıtan Türk sermayesi, IMF'den para dilenmek için hükümeti zorluyor.

Neyse, biz dönelim asıl konumuza: Davos uyanık bir girişimcinin başlattığı ve dünya kapitalist düzen liderlerinin bir araya gelerek birbirlerini tanıyıp, kokladıkları bir yer. Burada değişik reklâmlar yapılabilir. Örneğin, orada İsrail Cumhurbaşkanına olmadık hakaretlerde bulunursunuz fakat o sırada ülkenizde İsraille ortak stratejik ortaklıklar yapar ve İsrailli jet ve helikopter pilotlarına Gazze nasıl bombalanır dersleri verirsiniz. Ancak, Davos canlı yayın olduğundan İsrail Cumhurbaşkanına yapılan hakaretler bütün dünyada olay olur. Fakat, bu olayların yarattığı tepki de aslında dünya medeniyetler çatışmasının aynası olur. Arap dünyası ve Türkiye halkı İsrail Cumhurbaşkanına yapılan hakaretleri sokaklara dökülerek "kahramanlık" diye algılayarak kutlar. Batı dünyası ise diplomaside böyle bir düzeyin nasıl oluştuğuna şaşkındır. Davos'u düzenleyen uyanık girişmci ise Türkiye'nin zorlaması ile yapılan böyle bir toplantıdan sonra organize işlerinin bütün dünyada topladığı ilgiyle sevinç içindedir.

İşte bu Davos olaylarından sonra "Tamam" dedi çoğu kimse "ABD ve İsrail'le olan ilişkilerimiz bitti." Fakat, daha o günlerde benim yazdığım yazıda bu işin bir oyun olduğu açıklanmıştı. Ne ABD ne de İsrail, Türkiye gibi bir ülkeden vaz geçebilir. Çünkü, Türkiye'nin şu an kişilikli bir dış politikası yoktur. Olsa da yaptırmazlar. Bunun nedeni önce ekonomik nedenlerde yatmaktadır. Türkiye, parlar, patlar, bağırır, çağırır ama sonunda ABD ve İsrail eksenli bir dış polikadan dışarıya adım atamaz. Daha önce de yazmıştım, Türkiye başta İran olmak üzere bütün Ortadoğu'da o bölge halklarının çıkarını koruyormuş gibi gözüküp o ülkelerin sömürülmesini ve ezilmesi sağlayacak. İsrail ise savaşacak. Yani, bundan böyle ABD islâm dünyası ile barışacak ve maşa kullanacak. Bı maşalardan biri Türkiye, diğeri İsrail olacaktır.

Dün, Clınton Türkiye'deydi. Günübirliğine gelip, günübirliğine ziyaretlerde bulundu. Bayan Clınton'un bay Clınton'un başkanlığı sırasında geldiği Türkiye ile kendisinin başkanlığı dönemindeki Türkiye'nin nasıl değiştiğini görmesi açısından önemli bir ziyarettir bu. Bayan Clınton her çaldığı kapıda tesettürlü bayanlarla karşılaşıp yanındaki yardımcılarına "Yahu burası İran mı yoksa bizim haberimiz olmadan Türkiye'de İslâmi bir devrim mi yapıldı?" diye sorabilmiş olduğunu ben düşünüyorum. Çünkü, günübirlik bir ziyarette bile Clınton "Çağdaş, demokrat ve lâik bir Türkiye'den yanayız" demek ihtiyacını duymuştur.

Clınton'ın yaptığı bir satırlık açıklama ise bütün Türk basının yazılı, sözlü ve görsel yayınlarının akış düzenini değiştirdi. Clınton "Obama nisan ayında Türkiye'yi ziyaret edecek" dedi. Bu sözün üzerine bütün TV kanalları, radyolar, gazeteler emekli olmuş bütün Büyükelçileri çağrdılar stüdyolarına. Soru şuydu: "Obama'nın Türkiye ziyareti ne anlama geliyor?" Görmüşsünüzdür aklı başında koca koca emekli Büyükelçiler ne yorumlar yaptılar ne yorumlar! Sabahtan akşama kadar bütün TV haber programları bu konuya ayrıldı.

Dedim ya bizler her şeye olduğundan çok daha fazla önem veriyoruz. Ne olmuş Obama Türkiye'ye geliyorsa? İnanın bu Obama Afrika'nın her hangi bir ülkesine gitse bu kadar tantana olmaz. Obama geliyorsa bunun tek nedeni Türkiye'den isteyecekleridir. Afganistan, İran, Irak, Suriye, Filistin konusunda Türkiye'nin nasıl davranacağını anlatacak ve gerekirse harita üzerinde gösterecektir. Kapalı kapılar ardında bunlar ve daha başka ABD ve İsrail çıkarları görüşülürken, halka açık mekânlarda ise ABD-Türkiye dostluğu sahte gülücüklerle, sahte el sıkışmalarıyla kendini gösterecektir. Fakat, siz siz olun Obama'nın geldiği gün Obama hangi şehirdeyse sakın sokağa çıkmayın. Bizler Papa'nın geldiği günkü Türk halkına yapılan yol işkencelerini bilen bir nesiliz. Her halde Obama işkencesi daha da büyük olacaktır.

Obama, Türkiye'ye geliyormuş... Aman ne büyük bir olay.

Şimdi anladınız mı Davos kahramanlarının gösterisinden sonra "ABD-İsrail ilişkilerimiz bitti" diyenlerin saflığını. Yahu bu adamlar bizi Ortadoğu'da lâik, demokrat, çağdaş bir ülke olarak görmek istiyorlar ama Ortadoğu ülkelerine bizi örnek değil de, onları bize örnek gösteriyorlar. Yani "Onlar sizin gibi olmasın da siz onlar gibi olun" diyorlar.

Obama Türkiye'ye geliyormuş. Bir feryad-ı figân Türkiye'de.

Ancak ve ancak bir ruhsal hastalık halindeki insanlarda gözüken ve Alfred Adler'in orataya attığı bir hastalıkla Türkiye boğuşmaktadır. Bu hastalığın adını yazmayayım, dava mava açarlar.

Umarım, bu hastalıktan da kurtululuruz. Bakın Eurovizyon hastalığından kurtulduk, futbol hastalığından kurtulmak üzereyiz, Davos virüsü henüz bulaştı kanımıza, Obama virüsü ile nisan ayında karşılaşacağız. Bunlardan biri ABD ekonomisinin iflasına neden olan kıtalararası ABD savaşlarının maliyetini Türkiye gibi ülkelere yıkmak.

Siz yine de hükümetin ve belediyelerin dağıtacağı ABD bayraklarını alın. Sonra yol kenarılarına dizilin ve hep bir ağızdan bağırın "Welcome Obama!"

Ama o bayrakları ve özellikle sırıklarını sakın atmayın, Obama gittikten sonra onları nereye sokacağımız belli olacaktır.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..