Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

24 Kasım '08

 
Kategori
Hamilelik Sonrası
 

Hamilelik Süresince Beslenme

Hamilelik Süresince Beslenme
 


Dünyaya sağlıklı çocuklar getirmenin başlıca ön koşulunun, anne adayının sağlıklı bir şekilde beslenmesi olduğu kesindir. Gebelik süresince yapılacak tıbbi gözetim zorunlu olduğu halde, yalnız başına yeterli değildir. Birçok kadın, gebelik sayesinde ilk kez vücudunu keşfe koyulur. Çünkü bu çok özel durumda sadece kendisi için değil, karnındaki çocuk için de sorumluluk taşımaktadır. Kanser, kalp ve dolaşım bozuklukları hastalıklarının, yanlış beslenme, çevre kirliliği ve günlük stres durumlarından kaynaklandığı bir gerçektir...


Oysa günümüz toplumlarında, gelişmiş reklam uygulamaları, en sağlıklı olanı değil de, en süslü ve gözalıcı olanı yemeyi teşvik etmektedir. Yâni yediğimiz malzeme, son haline ulaşıncaya kadar uzun işlemlerden geçerek, içerdiği besin değerinin büyük bir kısmını kaybetmiş olur. Örneğin evlerde kullanılan toz şeker, saf beyaz rengini bulana kadar besin zenginliğinden çok şey kaybeder. İnsanların lezzet anlayışlarını değiştirmeleri, daha az işlenmiş olan kahverengi şekeri kullanmayı öğrenmeleri çok uzun ve zor bir görev olabilir. Lâkin hamilelik gibi özel bir durumda, anne olacak kadınların bu gibi yeni yemek alışkanlıkları edinmeleri önerilmektedir. Bundan anlaşılması gereken, hamile kadının çeşitli besin gereksinimlerini mümkün olduğunca doğal yollardan karşılamaya çalışması gerektiğidir. Aynı örnek üzerinden bakarsak, vücudun gerek duyduğu şekeri, toz şeker ya da misafir şekeri yiyerek değil de, bal, tatlı meyveler, fındık ve badem gibi yiyeceklerle karşılamaya çalışmasıdır...


Her gebelik, anne açısından büyük bir güç kullanımı demektir. Ceninin büyümesini sağlayabilmek için kendi vücudunda belirli bir mineral, vitamin ve önemli besin maddeleri stoğu bulundurmak zorundadır. Keza doğumdan sonra da bebeği emzirmek için besin değeri yüksek bir sütü ancak bu şekilde sağlayabilir.


Aslında gebelik esnasında kadının beslenme gereksinimi çok az fark eder. Eskiden gebe kadınların iki misli yemesi gerektiği düşünülürdü. Oysa bugün aşırı beslenmenin, hem anne hem de çocuk açısından büyük sakıncalar taşıdığı anlaşılmıştır.


Genellikle hamileliğin ilk 12 haftasında vücut ağırlığı değişmez. 13'üncü haftadan sonra, önce yavaş, sonra süratle kilo alınır. Her ne kadar kilo alma, her kadının vücut yapısına göre değişirse de, gebelik sonuna kadar alınan kilo miktarı genel olarak 11-13 kiloyu aşmamalıdır.


Ayrıca beslenmeyi, ufak öğünlere dağıtmak çok daha sağlıklı bir yöntemdir. Her öğün, 3 grupta toplanabilecek olan gerekli besin maddelerini içermek zorundadır... Yağ ve karbonhidratlar gibi enerji veren maddeler, protein gibi yapıcı maddeler, vitaminler, mineraller ve su...


Besinlerde yağ grubu hayli önemli bir yer tutmaktadır. Ancak gebelik esnasında, vücut tarafından özümlenmesi daha basit olan bitkisel yağlara ağırlık verilmesi daha doğrudur. Kalori gereksiniminin yarısı karbonhidratlarca karşılanmalıdır. Dolayısıyla gebe kadının rejiminden ekmek, hamur işleri, pirinç, şeker gibileri eksik olmamalı, lâkin alınan miktarlara dikkat edilmelidir.


Kasların, derinin, saçların ve tırnakların büyümesi, vücuda giren proteine bağlıdır. Ayrıca, demirle beraber hemoglobin üretimini sağlayan da yine proteindir. Hormonların ve koruyucu maddelerin üretiminde de etkili olduğu için, gebelik esnasında protein ihtiyacı artacaktır. Hamile kadınlara süt ve karaciğer gibi besinlerin tavsiye edilme sebebi budur.


Belirli vitamin ve minerallere olan günlük gereksinim, gebelik sırasında neredeyse iki katına çıkar. Ancak bunları sentetik olarak değil de doğal yiyecek maddelerinden almak, anne ve bebeğin sağlığı açısından tercih edilmelidir. Zira bu maddeler, tabletlerde olduğu gibi yalnız başlarına alındıklarında değil, belirli bir kompozisyon içerisinde etkili ve yararlı olabilirler. Örneğin, gebe kadınlarda sıkça rastlanan kansızlık durumu, mutlaka demir eksikliğinden kaynaklanmak zorunda değildir... Demir kullanımını sağlayan bazı maddelerin azlığı ya da sindirim sistemindeki fonksiyon bozuklukları da pekala bu sonuca yol açabilir. Gebelik boyunca herhangi bir besini az veya çok almaya değil, dengeli olarak almaya dikkat etmek önemlidir.


Çay ve kahve tüketimi, gebelikte kontrol altına alınmalıdır. Bu içeceklerin özelliği, kalbi ve beyin hücrelerini kısa süreli olarak uyarmalarıdır. Sonradan kan akımının ve basıncının ani olarak gerilemesi anneyi de, karnındaki bebeği de olumsuz şekilde etkiler.


Alkol ve sigaranın da gebelikte lafını dahi etmemek en doğrusudur!.. Bunlar ceninin büyümesinin henüz ilk aşamalarında birtakım geriliklere yol açmaktadır. Zihinsel gelişmenin aksaması, baş ve yüz dolaylarının anormallikleri genellikle bunların eseridir.



Önemli >>> Bu yazı da diğer tüm sağlık bloglarım gibi sadece bilgilendirme amaçlıdır!.. Sağlıklı bir yaşam dileğim ve saygılarımla...
 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..