Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '13

 
Kategori
Haber
 

Hanefi Dilmaç siyasi hayatını Kader Gür'e anlattı...

Hanefi Dilmaç siyasi hayatını Kader Gür'e anlattı...
 

Dost Beykoz Başyazarı Kader Gür’ün Beykoz Belediye Başkan yardımcısı Hanefi Dilmaç ile özel röportajı.


Siyasete Milli Görüş’te Başladı… Milli Gençlik Vakfı’nın kurucusu oldu. Babasının ve amcasının ona bıraktığı muhafazakâr siyasi mirası yere düşürmeden yıllarca taşıdı. Ve sonra Recep Tayyip Erdoğan’a inanarak, “bu vizyon ülkemizi şaha kaldırır” dedi. AK Parti’nin Çavuşbaşı Teşkilatı’nı kurdu… Hiyerarşik yapısına bağlı kaldığı AK Parti onu Çavuşbaşı Belediye Başkanlığı’na aday gösterdi. Yüzde % 50’nin üzerinde oy alarak seçildiği başkanlık koltuğunu, beldesinin mahalle olmasıyla, rakiplerine değil devlete teslim etti.
Artık tecrübe sahibi olmuştu… Medeni cesaretini toplayarak “Beykoz”u niyet etti. Partisi onu değil, onun ‘ağabeyim’ dediği isimde karar kıldı. Eller birleşti; “ağabey” dediği ismin yanında yürüdü… Bu kez partisi bölgesinden % 60’ın üzerinde oy aldı.
Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’a inandı… Beykoz’da Yücel Çelikbilek’e. Bismillah diyerek, Beykoz Belediye Başkan yardımcılığı koltuğuna oturdu… Başkan’ın yanında hep birinci adam oldu… Sorumluluk aldı…
Muhammed Hanefi Dilmaç, 4 yıldır yürüttüğü Başkan Yardımcılığı sürecinde hiç konuşmadı… Eleştirilere bile cevap vermedi… Dilmaç sonunda kapılarını Dost Beykoz’a açtı. Dost Beykoz Başyazarı Kader Gür’e konuşan Hanefi Dilmaç, hiç bir şeyi eksik bırakmadı. Dilmaç, “Ben gerçek Beykozluyum” dedi.
Muhammed Hanefi Dilmaç?
Doğma büyüme Beykozluyum. 1967 yılında Çavuşbaşı’nda doğdum. İlköğrenimi Çavuşbaşı’nda yaptım. Orta ve Lise öğrenimi o dönem Çavuşbaşı’nda ortaokul ve lise olmadığı için Beykoz dışında yaptım. Zeytinburnu İmam Hatip Lisesi’nde yatılı olarak okudum. Daha sonra Ümraniye’de Nevzat Ayaz Lisesi’ni bitirdim.
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi’nde kalite kontrol uzmanı olarak çalışmaya başladım. Daha sonra değişik kademelerde görev almamla birlikte personelden sorumlu yönetici konumundayken oradan ayrıldım. 1993 yılından beri de aktif siyasetin içindeyim. Evliyim 3 çocuğum var…
Milli Görüş’ten, AK Parti’ye geçiş süreciniz?
Siyasete girişimde en önemli neden babam ve amcamın aktif siyasetin içinde olmalarıdır. Babam bir dönem muhtarlık yaptı. O dönem Milli Selamet Partisi ile başlayıp Milli Selam Partisi devamıyla daha sonra Refah Partisi döneminde hep aktif siyaset yaptılar. Hem amcam hem de babam.
Muhafazakâr bir aile yapısı içinde büyüdüm…
Aktif siyasete Milli Gençlik Vakfı’nda başladım. Çavuşbaşı’nın kurucu Başkan yardımcısıydım. Daha sonra kurulun Refah Partisi içerisinde de aktif görev yaptım. İcra Yönetiminde de genç yaşta olamama rağmen görev aldım. Parti kapatıldıktan sonra kurulan Fazilet Partisi’nde de aktif görev aldım… O’nun da kapatılmasıyla kurulan AK Parti’nin Çavuşbaşı Kurucu Belde Başkanı olarak görev aldım.
Ben geçmişimi asla inkâr etmiyorum.
Biz siyaseti idealleri uğrunda yapan isimler olduk her zaman. Bireysel siyaseti ön planda tutmayız. Bizim için düşünceler ve kurum önem taşır. Milli Görüş içinde almış olduğumuz siyasi terbiye bizi buralara taşıdı. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’nın bu camiaya kazandırdıklarını asla inkâr edemeyiz.
İtaat kültürü önümüzü tıkadı!
28 Şubat 1997’de bir süreç yaşandı. Bizim üzerimize çok gelindi. O dönem çok büyük sıkıntılar yaşadık. O sürece biz birbirimize kenetlenerek göğüs gerdik. O süreçte camia içinde yaşanan ayrışmada yenilikçi kanadın beni daha iyi temsil edeceğini, bu gidişle hayallerimiz gerçekleştiremeyeceğimizi düşündüm. İtaat kültürü nedeniyle hep olduğumuz yerde sayıklıyorduk.
Yenilikçi kanatta, daha modernize edilmiş bir anlayış, Türkiye gerçeğine daha uygun siyaset yapılabileceğini düşündüm.
Neden AK Parti?
AK Parti kurulduğu zaman Genel Başkan Recep Tayip Erdoğan ile Türkiye’nin buralara geleceğini öngörüyorduk. Genel Başkanımızın bakışı, vizyonu, mücadeleci ruhu… Ve kadrosunun çok güzel işler yapabileceğini düşünüyorduk. Eğer olacaksa bizim dünya görüşümüzü hayata geçirebilecek kadronun orada olduğunu düşündüm. Ben siyaset yaparken, kendimle ilgili bu günleri göremiyordum, fakat partimin ülkemizi çok ileriye taşıyacağını hesaplıyordum… Burada bir hedefim de çocuklarımıza güvenilir bir gelecek hazırlamaktı.
Çavuşbaşı Belediye Başkan adaylığı süreci?
Biz siyaset yaparken hiçbir zaman makam mevki gözetmedik… Bunu samimi söylüyorum. Ben Belediye Başkan olurum düşüncesiyle hiç biz zaman hareket etmedim. Ama Allah (cc) nasip edince oluyor. Çavuşbaşı’nda o dönem Belediye Başkanı ağabeyimiz vardı… İyi de bir Belediye Başkanlığı yaptı. Çok zor bir bölgede belediyeciliğin ne olduğunu insanlara öğretti. Bizim bölgede kanun nizam o dönemlerde pek bilinmezdi. Dönemin Belediye Başkanı 5 yıl bunun mücadelesini verdi. Fiziki olarak ta birçok hizmet yaptı. Asla bunu yok sayamayız.
Osman Başkan aday olsaydı, ben olmayacaktım.
O dönemde ben belde başkanıydım ve yerel seçimlerde Sayın Başkan Beykoz Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu. Parti içinde yapmış olduğumuz istişare sonucunda da ben Çavuşbaşı Belediye Başkan Aday adayı oldum. Osman Başkanımız Çavuşbaşı’nda Belediye Başkan adayı olsaydı ben asla aday olmayacaktım. Öyle bir şey düşünmüyordum. Osman Başkanın Beykoz’u çok ciddi düşünmüş olması sonucunda bizim de Çavuşbaşı’nda önümüz açılmış oldu. Siyasi büyüklerimiz uygun gördü, vatandaşımız da sağ olsunlar teveccüh gösterdiler.
Seçim sonuçlarında aradaki farkın sebebi nedir?
Ben bir şey söylerken kimseyi incitmek istemiyorum. Herkesin tarzı farklı… Ben Belde Başkanı olduğum dönemde çok geniş bir kadromuz vardı. AK Parti’nin Yönetim Kurulu’nu oluştururken, siyasi, mahalle, yöre anlamında hiç korkak davranmadım. Geniş bir kadro kurdum. Bu kıstaslar benim için çok önemliydi. Teşkilatımız Çavuşbaşı’nın tamamına hâkim oldu. İnsani ilişkilerle ilgili de bir şeyler söylemek mümkün… Ben bu toplumun içerisinden çıktım. Vatandaşın yaşadığı sıkıntıları biz de yaşadık. Tabandan buralara gelene kadar birçok şeyi gördüm. Kendimi hiçbir zaman insanlardan farklı ve ayrıcalıklı görmedim. Ama buna rağmen eksiklerim olduğunu düşünüyorum.
Vatandaş adam yerine konmamayı unutmaz!
Bu doğru bir söz! Fakat bizim insanımızı günü birlik adam yerine koymak pek bir şey ifade etmez… Adamlığınız ve ilginiz yüreğinizden gelmeli… Yapmacık hareketleri insanlarımız kesinlikle hisseder. Vatandaşımızın yaşam tarzını benimsemek, dertleriyle dertlenmek, sevinçlerini de paylaşmak lazım. Tabi bunu samimiyetle yapmalısınız…
Çavuşbaşı’nda yapılan çalışmalar nelerdir?
Bu anlamda söyleyeceğim çok şeyler var. Ben Belediye Başkanı olmadan önce Belde Başkanı olduğum için sorunların ne olduğunu biliyordum. Kaldı ki Çavuşbaşı’nda yaşayan bir birey olarak bu sorunları direkt olarak zaten yaşıyordum. Yani ben de mağdurdum aslında. En başta her bölgenin kendine has problemleri olduğunun tespitini yapmıştık… Seçim çalışmaları döneminde de yanımda olan iki arkadaş gittiğimiz her yerde vatandaşın anlattığı problemlerle ilgili sürekli not aldı. Her mahallenin öncelikli problemlerinin karşısında hangilerine öncelik vereceğimizi belirledik. Sonra bu doğrultuda hizmet üretmeye çalıştık… Benim Çavuşbaşı’nda en büyük dezavantajım alt yapı çalışmalarına önem vermem oldu. Çünkü altyapı çalışması, yer altına şehir de kursanız göz önünde olmadığı için vatandaş nezdinde kıymeti yoktur.
Vidanjör talebine kanalizasyon döşeyerek cevap verdik
Dediğim gibi, yeraltına hizmet eden belediyeler her zaman kaybederler. Alt yapı hizmetleri gözükmez ve insanları rahatsız eder. Çavuşbaşı’nda görmüş olduğunuz dağlardaki evlere en ücra köşelere yeraltından en az üç kere gittik. O dönem İSKi genel Müdürü şimdiki Bakanımız Sayın Veysel Eroğlu’nun bu işte çok büyük katkısı var… Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır.
Bizden vatandaş vidanjör istiyordu. Foseptik çukuru dolmuş onu boşaltmak için vidanjör istiyor. Biz oralara kanalizasyon döşedik. Biz bölgemizdeki havzayı kirletmeden atık suyu tamamen bölge dışına çıkarttık. Kanalizasyon Çavuşbaşı’nda çok büyük bir projedir.
Doğalgaz benim zamanımda geldi…
Çavuşbaşı’nda doğalgaz yoktu… Benim girişimlerim sonucunda bölgeye getirmeyi başardık. İçme suyu çalışması da benim dönemimde başladı… Bu üç proje bizim dönemimizde gerçekleşti. Ve hizmetler Çavuşbaşı’nın bütününü ilgilendiriyor.
Eğitimde Çavuşbaşı’nda çığır açtık
Çavuşbaşı’nın tamamı 2B. İnşaat yapmanın problemli olduğu bir bölgedeyiz. Buna rağmen eğitimde de büyük hizmetler yaptık. Yeni okullar inşa ettik. Bu çalışmalarda Beykoz Eski Kaymakamı Aydın Ergün’ün de hakkını yememek lazım. Onun da büyük gayretleri oldu. Zafer Sarıyer İlköğretim Okulu’nu birlikte yaptık. Nene Hatun İlköğretim Okulu, Külliye’nin olduğu yerde 3 tane lise var. Çok Programlı Liseyi Çavuşbaşı’na ben getirdim. Bunlar hep bizim gayretlerimizin sonucu kıt kanaat imkânlarımızla yaptığımız işlerdir.
Beykoz’da gidip de giremeyeceğim ev yoktur.
Siyasetin içerisinde uzun yıllar varız… Bizimle beraber başka insanlar da vardı. Saman alevi gibi gelip giden birçok insan var. Ben yöneticilik yaptım. Şu anda Beykoz Belediyesi’nde görev yapıyorum. Bunlar çok önemli şeylerdir. Bu durumda olmak bana Allah’ın bir lütfü… Derler ya; ‘tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.’ Bu tam ban göre bir söylemdir. Tarlada izim var, harmanda da gözüm var. Beykoz’da gidip de giremeyeceğim ev, kahvehane gibi hiçbir yer yoktur.
Çavuşbaşı’nda birçok şeyin Osman Şimşek döneminde yapıldığı söyleniyor?
Eğer benim yaptığım çalışmaları görmezden gelip her şeyin Osman Başkan döneminde yapıldığını söylerseniz bu bana karşı yapılmış bir haksızlık olur. Osman Başkan döneminde de elbette ki birçok şey yapıldı. Asla hakkını inkâr edemeyiz. Eğer şu söyleniyorsa, Osman Başkan yaptı, Dilmaç onun gerisinde kaldı… O zaman karşılaştırma yapmak durumunda kalırız ki; bu da bana yakışmaz.
Osman Şimşek bizim ağabeyimizdir
Bizim dönemimizde yapılan bir tek alt yapı projesinin maliyeti ile daha önceki yapılanların maliyetlerini karşılaştırabiliriz. Osman Başkan Çavuşbaşı’na belediyecilik mantalitesini yerleştirdi. Tabii o dönemde Çavuşbaşı’nda hiç bir şey yoktu… Bir Kur’an kursunu belediye binası yapıyorsunuz. Ve kapısına yazılan, “Belediye Hizmet Binası” yazısı bile vatandaş için bir hizmetti. Çünkü o dönemlerde bunlar yoktu.
Başka belediyelerin kullanmadığı aracı size hibe olarak vermesi ve onun belediyenin kapısına çekilmesi bile bir hizmetti vatandaşın gözünde. Yokluk dönemi olduğu için öyle algılandı. Araç sayısı, sosyal hizmetler gibi birçok alanda bizim de çok büyük katkılarımız oldu. Osman Başkan çalışmalarını yaptı, 5000’lik planları ben yaptım. O planlarla ben Çavuşbaşı’nda alt yapı hizmeti ürettim. Bunu kimse bilmez.
Osman Başkanın hiçbir projesini yarım bırakmadım
Osman Başkan’ın bıraktığı hiçbir işi yarım bırakmadım. Personeline bile dokunmadım. Sosyal Tesis yapıldı. Parasını büyük oranda ben ödedim. Çavuşbaşı’nın Beykoz’a devredildiği süreç incelensin nasıl bir belediye devrettiğim ortaya çıkar. En önemlisi bana göre gelir gider hesaplarıdır… Bunlara bakılsın.
En büyük gelir imar… O da bizde hiç yoktu.
Asla enkaz devralmadım. Ama çok itibarlı, sistemi tamamen oturmuş bir belediye devrettim. Ben çıkıp konuşmayı sevmiyorum… Bizim İller Bankası gelirimiz çok komik bir rakamdı. Belediyelerin en büyük geliri imardır. O da bizde hiç yoktu… Belediye Başkanlığı’na % 51 oyla seçildim.
Çavuşbaşı’nın mahalle olma sürecini anlatır mısınız?
Mahalle olma sürecinde… T.C Devleti kanun çıkarttı. Dedi ki, ‘Büyükşehir Belediyeleri sınırları içerisinde olan belde belediyelerini, buna mukabil Türkiye genelinde de nüfusu 2000’in altında olan belediyeleri kapatacağız’ dedi. Ve TBMM’den karar çıktı. Onaylandı… Daha sonra bu mahkemeye taşındı. Mahkeme daha sonra bana göre de çok uygun olmayan bir karar verdi. Büyükşehir sınırları içindeki belde belediyeleri kapatılabilir, Anadolu da, nüfusu 2000’in altında olan belediyelerin kapatılmasını gerek görmedi.
Tam tersi olması gerekirken, böyle bir karar çıktı. Bunu muhalifler bize karşı kullandı. Konuyu bilmeyen vatandaşa, ‘belediye tepki göstermedi’ şeklinde ifadeler kullanıldı. Hatta Belediye Başkanı ile birlikte Ankara’ya yürüyelim denildi. Sonra vatandaşla görüşmedi, kendisi gitti dediler. Yahu TBMM’nin almış olduğu bir kararı ben nasıl eleştiririm. Benim nüfusum 23 bin, 150 bin nüfusu olan yerler kapatıldı. Samandıra, Yenidoğan, Orhanlı buralar da kapatıldı… Biz tavrımızı ortaya koyduk. Yerel yöneticilerin burada yapabileceği çok bir şey yoktu.
Benim istifamı istediler…
Muhalefetten, hatta parti içinden benim istifa etmemi istediler. Belediye Başkanlığı’ndan tepki olması için istifa etmem gerektiğini söylediler. Sonra neden istifa etmediğim sorusu soruldu. İstifa iradesiz insanların işidir. Bir şeye refleks göstermek için istifa etmek bana göre kaçıştır. Ben hep şunu savundum… Eğer bir işi başarmak istiyorsanız masada olacaksınız. Masada yoksanız zaten kaybetmişsinizdir. Ben istifa etmiş olsaydım ne olacaktı ki? Hiçbir şey.
Çavuşbaşı Çekmeköy’e bağlanacaktı…
Ben buna karşı çıktım. Çavuşbaşı’nın Çekmeköy’e bağlanmasını isteyenler de vardı. Hatta benim akrabalarım, bana yakın insanlar da vardı. Benim evimin olduğu yer Çekmeköy’e çok yakın. Baklacı Mahallesi’nin birçoğu Çekmeköy’e bağlanmamızı istedi. Ama genelinde diğer dört mahalle Beykoz’u istedi. Biz Beykoz’un beldesiyiz. Ben Beykoz’da doğmuşum… Masada olmasaydık bu iş çok farklı olabilirdi. Buna rağmen son seçimde % 60’ın üzerinde oy aldık.
Beykoz’a bakış açınız nedir?
Beykoz benim memleketim… Olmazsa olmazım. Burada doğdum ve büyüdüm. Bütün dostlarım ve çevrem hep burada. Yönetim bazında çok sıkıntıları olan, buna rağmen bana göre dünyanın en güzel yeri Beykoz.
İçerisinde kalıp, mücadele edilmesi gereken çok önemli bir yer Beykoz. Türkiye’nin en güzel yerinden bize yer verseler, ne benim annem, ne de benim çocuklarım bunu kabul eder. Biz Beykoz’da çok huzurluyuz… Beykoz’da yaşayan insanlar gerçekten çok huzurlular. Beykoz’un coğrafi ve hukuki anlamda birçok sorunu var. Beykoz’da yaşıyorsanız vurdum uymaz davranamazsınız. Beykoz’un sorunu bitmez. Mülkiyet problemi bitti. Bu kez başka sorunlarla uğraşacağız. Her çağ kendisiyle birlikte bir sorunu beraberinde getiriyor.
Beykoz Belediyesi 2009 yılı aday adaylığı süreciniz?
 
Bir siyasi büyüğümüz şöyle demişti; Siyasete kendi iradenizle girersiniz, fakat çıkarken kendiniz kara veremezsiniz… Bunu bizzat yaşayan bir insanım. Siyasette alacağınız kararları asla kendi iradenizle alamıyorsunuz. Siyasetçi çevresindeki insanların görüşlerine saygı duymakla birlikte gereğini de yerine getirecek.
 
Ben Hanefi Dilmaç olarak başka tercihler de yapabilirim. Mesela özel bir şirkette ya da kardeşlerimin şirketlerinde çalışabilirim. Bu kadar sıkıntının içine girmeden hayatımı idame ettirebilirim. Ama bu bana göre bir kaçış olur. Çevrenizdeki insanlar sizden bir şeyler bekliyorsa buna karşı duyarsız kalamazsınız.
 
Beykoz’daki aday adaylık sürecim tamamen kendim çizmiş olduğum bir yoldur… Oturup arkadaşlarımla istişare ettim ve hem siyasi büyüklerim hem de yol arkadaşlarım bu kararımın doğru olduğunu söyledi ve o şekilde aday adayı oldum. Çavuşbaşı’nda çok ta kötü bir belediye başkanı değildim. Aday adaylığım sürecinde de iyi mesafe aldığıma inanıyorum.
 
AK Parti bana çok şeyler verdi.
 
Ben bu günleri Allah’ın lütfüyle AK Parti’nin sayesinde gördüm… Sonra karar mercii beni değil bir başka ağabeyimizi aday gösterdi. Bana soruldu; sen olmazsan kimi önerirsin? Ben o gün 3 isim söylemiştim. Yine o üç ismi söylerim. Bunlar bana İlçe başkanlığı yapmış isimler. Dedim ki; ‘onlar bana nerede görev verirlerse o arkadaşlarla çalışırım.’
 
Şimdi de aynı şeyi söylüyorum. Yücel Çelikbilek bizim Refah Partisi döneminde ilçe başkanımızdı. Yine AK Parti Kurucu İlçe Başkanı Dr. Ahmet Batu. Bir de her şeye rağmen Salim Kararmaz demiştim. O dönem ne demişsem bu günde aynı şeyi söylüyorum Bu üç isimden birisi ile çalışırım.
 
Belediye Başkan yardımcısı niye oldum?
 
AK Parti Beykoz teşkilatında ismi çok konuşulan birisiydim. Bizimle birlikte hareket eden geniş bir kesim vardı. Kimisi gönülden destekledi. Kimisi açık destek verdi. Birçok insanın bizim üzerimizde emeği var. Bizim bunların beklentilerini boşa çıkarmamız onlara karşı bir sorumsuzluk olurdu. Benim aday olamayışımla birlikte hepsinin morali bozuldu ve tepki verdiler. Ben bu insanları ikna etmek zorundaydım. Bu arkadaşların gönüllerini almak epey zor oldu. Söylediğim şu, ‘kardeşim, bu parti bizi Hanefi Dilmaç yaptı. Bu parti bizi belediye başkanı yaptı. Bu parti bizi ömrümüz boyunca nerede çalıştırırsa çalıştırsın bize vermiş olduklarını asla ödeyemeyiz.
 
Fatura bana kesilirdi
 
Ben Meclis üyesi olmayı kabul etmeseydim de seçim kaybedilmiş olsaydı, fatura bana kesilecekti. Ben burada olmam gerektiği için buradayım. Bana yüklenen sorumluluk bunu gerektiriyordu. Ben kontenjandan seçildim. Bu kaybedersek ben de olmam anlamı taşır. Siyasi büyüklerimiz başka ve daha önemli görevleri alternatif olarak göstermelerine rağmen ben Beykoz’u tercih ettim.
 
Çavuşbaşı’nın AK Parti’nin seçimi kazanmasındaki rolü nedir?
 
Onu şöyle değerlendirmek lazım; Beykoz’da Yenimahalle, Tokatköy ya da İncirköy’den yüksek oy almasaydık, Çavuşbaşı’ndan gelen oylar da işimize yaramayacaktı. Evet, doğru Çavuşbaşı’ndan iyi bir oy geldi. Ama biz hep beraberiz. Biz seçimi Beykoz olarak kazandık… Tabii ki Çavuşbaşı’ndaki hemşehrilerimize teşekkür etmek lazım. Bizi mahcup etmemişlerdir.
 
2009 sonrası, “5 yıl sonra daha rahat kazanacağız” demiştiniz?
 
Evet, ve halen daha bu sözlerimin arkasındayım. Bunu şuna dayanarak söylemiştim… Yerel siyaset elbette önemli fakat bu daha çok AK Parti politikalarına ilişkin söylenmiş bir sözdür… Dolayısıyla yerel anlamda yeni bir kadro kuruldu. Yeni projeler uygulamaya konuldu. Esas manada, AK Parti iktidarının gerek genel gerekse yerel bazda üreteceği hizmetlerin bir ön görüsü olarak bu ifadeyi kullandım o zaman. Hizmet bazında bugün yanılmadığım da ortadadır. Seçim döneminde bütün evlere girdik, vatandaşın iki tane problemi vardı. Birincisi ecri misil, 2.si 2B… Ecri misille ilgili Meclis karar aldı, artık o sıkıntı fazla konuşulmuyor…2B’yi de bu hükümet çözdü.
 
2014 daha rahat geçecek!
 
Beykoz’un çok problemli olduğunu vatandaş biliyor. Referandumda %58 oy aldık… Yapılan anketlerde de Beykoz’da AK Parti’nin oyu hiçbir zaman % 40’ın altına düşmedi. Buna mukabil en yakın takipçimiz % 25’lerde… Daha AK Parti olarak ta sahaya çıkıp çalışmaya başlamadık. Alınmış olan kararların birçoğunu vatandaşa anlatamadık… Köylerin Beykoz’a bağlanacağını bilmiyordum. Artı o da bize imkân sağlayacak. Bununla birlikte yeni kurulacak kadro yeni bir dinamizm getirecek… Yücel Çelikbilek’in kadrosunda iki tane belediye başkanı var. Birisi ben, bir diğeri Ali Zengin. Bu çok önemli bir kazanım ve değerdir. Keza meclis grubumuz. Ben bunları düşünerek 2009 yerel Seçimleri’nden hemen sonra, ‘beş yıl sonra daha rahat kazanırız’ dedim.
 
2014’te tekrar aday adayı olacak mısınız?
 
AK Parti Türkiye’yi dünyada söz sahibi yapan bir oluşum. Keza partinin bir hiyerarşik yapısı var… Bu yapı içerisinde astını ve üstünü bilen bir yapılanma var. Bu sistem kimin ne olacağına, kimin ne yapacağına karar verecek. Bizim bir şey söylememize gerek yok. Biz bu partinin neferiyiz. Bize nerde ne görev verilirse biz hep olacağız. Bunu daha önce de söyledim ve söylediğim gibi de gereğini yerine getirdim. Bunu Beykoz’da düşündüğümüz zaman; burada bir kadromuz var. Bu kadro ile çalışıyoruz. Bu kadro içinde bizim önümüzde olanlar var. Bu insanların tavırları ve oluşan sistem içerisinde çıkıp ta; “ben şöyle düşünüyorum” demeniz doğru değildir. Biz bir yola çıktık ve asla yola çıktığımız insanları yolda bırakmayız. Her zaman saygılı olacağız…
 
Asla kendi içimizde kavga etmeyeceğiz
 
Her siyaset yapan mutlaka bir şey düşünüyor, kendisini bir yerlere yakıştırıyordur. Biz de kendimizi bir yerlere yakıştırıyoruz. Ama vatandaş ve parti büyükleri size ne rol biçiyorsa orada olmak zorundasınız. Bizim almış olduğumuz siyasi terbiye budur. Şimdiki belediye başkanımız buna bir örnektir. 11 aday adayı arasından geldi, aday oldu… Asla biz kendi içimizde kavga etmeyeceğiz. Kimse bizden böyle bir şey beklemesin.
 
Yücel Çelikbilek’in yanındayım…
 
Yücel Çelikbilek’in olduğu yerde bizim adaylık diye bir talebimiz olmaz… Çünkü biz bir kadroyuz. Biz birlikte hizmet üretmeye çalışıyoruz. Dolayısıyla Sayın Başkanımızın yanındayım ve birlikte yürüyecek çok yolumuz var. Burada aslolan AK Parti’nin en iyi ve en doğru hizmeti kiminle ve hangi kadrolarla üreteceğidir. AK Parti içerisindeki hiyerarşi bu konudaki en doğru kararı zaten verecektir. Biz kadro olarak, ekip olarak kenetlenmiş bir vaziyette çalışmaya devam ediyoruz ve hamdolsun hiçbir sorunumuz yok. Beykoz’da çok tanınan bir insan olduğumu iddia edemem. Beni yakından tanıyan insanların benimle bir sorunu olduğunu da düşünmüyorum.
 
Hangi birimlerden sorumlusunuz? Neler yaptınız?
 
Beykoz’da çok iş yapıldı… Ekonomik sıkıntılara rağmen Beykoz’da büyük projelere imza attık… Beykoz Belediye binasını yapmak bile büyük bir cesarettir. Bu binayı almak bile başlı başına 100 trilyon demektir… Yücel Çelikbilek Beykoz’a çok şeyler yaptı, ancak bunları anlatma konusunda sıkıntı var. Nedense bizim eksiklerimiz yaptıklarımızdan daha çok konuşuluyor. Eğitimle ilgili de çok büyük işler yapıldı Beykoz’da…
 
4 birim bana bağlı…
 
Temizlik işleri, Ulaşım, Destek Hizmetleri ve İnsan Kaynakları bana bağlı olarak çalışıyor…
Müdürlük olan işlere çok zaman ayırmayız. Ben sistemi oluşturmuşum, arkadaşların performanslarını görüp bunlarla çalışıp çalışamayacağıma karar vermişim. Artık müdürlüklerin yapmış oldukları rutin işleri yükseltmek ve geliştirmek onların işi.
 
Beykoz da temizlik ile ilgili problem olduğuna inanmıyorum. Çok dağınık ve sıkıntılı bölge olmamıza rağmen biz bu işte başarılıyız. Vatandaşlardan hep olumlu tepkiler alıyoruz.
 
Yer altı konteynırları bizim projemiz…
 
İstanbul’da çoğu yerde yok. Güzel tepkiler alıyoruz… Mesela biz geldiğimizde en büyük problem sokak köpekleriydi. Biz bu hayvan severlerden 6 kişiyi Umre’ye gönderdik… Bizi o kadar benimsemişler ki, bu hayvan severler kendilerini artık Beykoz Belediyesi’nin personeli gibi görüyorlar… Biz onlara bine yakın köpek sahiplendirdik… Köpek sahiplenenlere; kulübe, tasma ve mama veriyoruz… Bu hizmetlerin hepsini temizlik işlerindeki arkadaşlarımız başarıyor.
 
İlaçlamayı kış ayından başlatıyoruz
 
Bir başka temizlik faaliyeti ise sinek ilaçlama ve cami temizleme. Bunlar da bizim dönemimize aittir. 21 günde bir cami temizlemeye gidiyoruz. Özellikle sinek ilaçlamada çok başarılı olduk. Geçen yıl sineklerle ilgili problemler çok artmıştı, onun için sineklerle mücadeleyi kışın başlatıyoruz. Sineklerin üreyebilecek 400’e yakın yerin haritaları var ve kışın buralar ilaçlanmaya başlanıyor… Yavrulama döneminde de müdahale ediyoruz.
 
Kene ile ilgili de özel ekiplerimiz var
 
Beykoz’da bir tane sıkıntı yaşamadık kene ile ilgili… Kurban kesimi ile ilgili de sıkıntımız yok. İstanbul’un en iyilerinden biriyiz. Sağlıksız bir hayvan sokmuyoruz Beykoz’a. Kurbanda kesilemeyecek hayvanlara da izin vermiyoruz. Denetimlerimiz çok sıkı. Şuna inanın İstanbul da kurbanların % 40’i kurbanlık değil, çünkü yaşı dolmadan satıyorlar hayvanları. Diğer yandan gece pazar yerleri yıkanır, temizlenir ama bunu vatandaş bilmez.
 
Partililerin size özel bir sempatisi var?
 
Ben 1993 ten beri siyasetin içindeyim. Beykozluyum, Belediye Başkanlığı yaptım şimdi Belediye Başkan Yardımcılığı yapıyorum ve teşkilat ile ilişkimi hiç kesmedim. Teşkilatın bana vermiş olduğu her işi yaparım. Belki de bu yüzden beni seviyorlar. İş zamanı iş, keyif zamanı keyif yapılır… Şunu da unutmasınlar; ben asla siyasetten kopmayacağım.
 
Yücel Çelikbilek ile çalışmak zor mu?
 
Yücel Çelikbilek ile çalışmak o kadar kolay ve rahat ki, ben mesela çok rahatım. Bunu bana çok kişi sormuştur, ‘Yücel Çelikbilek ile nasıl çalışıyorsunuz, nasıl kafanız uyuşuyor’ diye.
 
Kardeşlik sınırlarını aşmamışızdır
 
Ben şunu söyleyeyim; bu yine bir önceki Kaymakamımızın tespitidir. Yücel Çelikbilek ile uzun uzun konuşmanız ve onu tanıyabilmek için onunla çalışmanız lazım. Beykoz’da yapılanma tamamen samimiyet üzerine kurulmuştur, samimiyet en ufak bir zafiyete uğramamıştır, ne benim tarafımdan ne de Başkanımın tarafından. Yeri geldi büyüklük yapmıştır, bizler de asla kardeşlik sınırlarını aşmamışızdır.
 
Benden kavga beklemesinler…
 
Ben Başkanıma her şeyi gidip sormam. Her şeyi önüne getirip, ‘şu şöyle mi olsa’ demem.
Ben Başkanımın neye olumlu neye olumsuz bakacağını bilirim. Ve karşısına ona göre çıkarım. Hanefi Dilmaç dışarıdan insanlara şöyle geliyor; ‘Yücel Başkan ne diyorsa odur.’ Hayır, öyle değil, inanın öyle değil. Kendi içimizde muhalefet olanlar Başkanımla kavga etmemi bekliyorlar… Bunu CHP’de bekler ki, olabilir beklesinler. Ama şunu iyi bilsinler ben asla Başkanımla bu duruma düşmem. Benden kavga bekleyen insanlar bunu göremeyecekler.
 
Yönetimde Karadenizli eksikliği olduğu ve boşluğu doldurmadığınız söyleniyor?
 
‘Hanefi Dilmaç Karadenizlileri temsil edemiyor’ diyen arkadaşlar temsil edebilecek kişileri ortaya koyabiliyorlar mı? Diyebiliyorlar mı, şunlar Karadenizlileri temsil edebiliyor?
 
Böyle bir şey yok… Bunu yüzüme söyleyen olmadı fakat kısmen hissettirenler oluyor.
Ben Karadenizlileri temsil etmiyor isem, bunları konuşanlar da Karadeniz insanını asla temsil edemezler. Biz bir yere gittiğimiz zaman Karadenizli insanları arkamızda görüyoruz. Ama o lafları söyleyenlerin arkasında acaba kaç Karadenizli var, ona baksınlar.
 
Ben Beykoz’u temsilen buradayım
 
“Niye hemşericilik yapmıyorsun’ diyorlar. Ben Karadenizlileri temsilen buraya gelmedim, ben Beykoz’u temsilen buradayım… Belki Karadenizliler bana alınabilirler fakat bana böyle bir misyon biçilmedi. Karadeniz Derneği beni çağırıp ta, ‘hadi yürü arkandayız’ denilmedi.
 
Bana partim, ‘senin burada olman gerekiyor’ dedi, ben de buradayım.’ Bana böyle bir destek vermeyen insanların böyle bir şey demeye hakkı yok…
 
Başkanın hemşericilik yaptığı iddialarını nasıl yorumluyorsunuz?
 
Yücel Çelikbilek’in kadrosuna bir bakalım… Başkan yardımcılarından kaç tane hemşerisi var? Hiç yok! Ben Trabzonluyum, öbürü Kastamonulu, öbürü Bayburtlu, öbürü de Ordulu.
Bu da Beykoz nüfusunun ağırlıklı olarak hemen hemen tüm bölgelerini temsil ediyor. Diğer taraftan bakalım müdürlerimizin içinden kaç tane var…
 
Çelikbilek Karadeniz belediyelerine çok yardım etmiştir
 
Yücel Çelikbilek Belediye Başkanı olmadan önce de çok işler yaptı. Belediye Başkanı olduktan sonra bir yerlere yardım ediyor. Bilmem neler yapıyor diye düşünülmesin!
Belki Belediye Başkanı olduktan sonra bunlar daha da azalmıştır… Kendisi Büyükşehir Belediyesi’nde danışmanlık yaptığı süreç içerisinde ben belediye başkanıydım. Ben ondan çok yardım aldım. Mesela bana çok asfalt vermiştir. Anadolu’nun birçok belediyesine; arabadan tutun da, park bahçeler malzemeleri olsun buna benzer birçok şeyin Karadeniz tarafına Yücel Çelikbilek tarafından verildiğini bizzat biliyorum.
 
Hizmete bakalım, nereli olduğuna değil!
 
Biz siyaseti ideallerimiz için yapıyoruz… Trabzonlu olmak nasıl ki benim elimde olmayan bir şey ise bazı kişiler de Diyarbakır’da doğmuş, Kars’ta doğmuş Güneysu’da doğmuş… O da onun kendi iradesi değildir… Kişinin düşüncelerine bakacaksın, ideallerine bakacaksın.
 
Halka hizmet edenleri; bu Trabzonlu, bu doğulu diye ayırmayalım. Hizmete bakalım, bir şeyler yapıyor mu? Ya da yapmaya gönüllü mü? Önemli olan bu.
 
Biz Beykoz’da çok mutluyuz
 
Tek sıkıntımız siyaset yaparken, siyaset ilkelerinin dışına çıkılıyor Beykoz da… Muhalefetsek birbirimize muhalefet yapacağız. Ben bildiğim doğruları anlatacağım, onlar kendi bildiği doğruları anlatacak… Vatandaş ise kimi daha doğru görüyorsa ona inanacaktır…
 
Siyaset bir insanın zafiyetinden yaralanmak değildir. Bu siyaset olmadığı gibi insani bir tavır da değildir. Siyaset kişilere çıkar sağlama adına alet ediliyor, bu ne kadar doğru?
 
Mesela AK Partili bir arkadaşımızın vatandaşa kaba davranması, onun şahsını ilgilendiren bir şeydir… Sen bunu alıp ta kuruma mal edersen, bu doğru olmaz. Ben birini döveceksem siyasi kimliğimi bırakırım, giderim kavgamı ederim… Bu benimle alakalı, bunu bir siyasi partiye mal edemezsin.
 
Bu adam bunu yapıyorsa, bu partililerin hepsi böyledir diyemezsin. Mesela MHP’li bir kişi vatandaşa şahsi bir takım olay yaptığı zaman biz kalkıp ta “MHP’lilerin hepsi böyledir” diyemeyiz. Puslu bir hava oluşturuluyor, o puslu havanın içerisinde birilerinin boğulmasını istiyor insanlar… Böyle bir siyaset böyle bir tarz yok. İnsanların yüzüne söylenemeyenler arkasından söylenmemeli. Bence ahlaksızlıktır bu. Biz ciddi bir teşkilatın mensuplarıyız. Beykoz’da sadece seçim zamanı çalışmıyoruz, biz seçim bittikten sonra yine bir sonraki seçim için kolları sıvıyoruz.
 
Beykoz’da siyasetin kalitesi düşük
 
CHP kendi arkadaşlarının olur dediği, onayladığı bir kararı yargıya taşıyor. Bu ancak Beykoz da böyle olur. Siyasette çok eksik şeyler. Şimdi siz düşünün; aynı siyasi parti meclisin onaylamış olduğu bir kararı o partinin diğer üyesi mahkemeye götürüp, arkadaşlarını dava ediyor. Bu anlamda Beykoz’da siyasetin kalitesi maalesef düşük gözüküyor.
 
Siyasette bir de şöyle bir şey var; Şahıs olarak tek başınıza hareket edemezsiniz… Ben öyle düşündüm, ‘bu böyle olacak’ diyemezsiniz. Bir kurumu temsil ediyorsanız, o kurumun içerisinde sizinle birlikte görev yapan arkadaşların ortak aklı ile hareket etmek zorundasınız.
 
Bundan sonraki hedefinizde ne var?
 
Bundan sonra hedefimizde siyasetten asla kopmak yok… Beykoz’a ait ne rol biçilirse orada siyasete devam edeceğiz… 2014 ile ilgili şunları diyebilirim… Süreç devam ediyor, parti içi her şeye saygılıyız. Yücel bey olduğu sürece ben olmayacağım. Fakat, ben şunu da söylüyorum; Sayın Başkan eğer böyle bir şey düşünmez, partim ve teşkilatımda uygun görürse biz bunu düşünürüz, düşünüyoruz.
 
Dost Beykoz / Özel Röportaj - Kader Gür
www.dostbeykoz.com

 
Toplam blog
: 141
: 515
Kayıt tarihi
: 04.09.12
 
 

1972 yılında Rize Güneysu'da doğdu. Eğtim hayatını orada tamamladı. Zaman içinde Avrupa'nın bir ç..