Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '15

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Hangi "Yüz"moda?

Hangi "Yüz"moda?
 

Anlatıyor 
Her bir maskesinde başka bir kadını 
Başka bir ruhu 
Her bir maskesinde daha da derine iniyor 
 
“Venedik’ten İstanbul’a Orçun İlter’le Maskelerin Sırrı”
 
Maske,
Bilinen en eski örnekleri 30 bin sene öncesinden kalmadır.
Mağaraların duvarlarında resimlerine rastlanmıştır
Tiyatro gösterilerinde yer alır 
Dinsel merasimlerde kötü ruhlara karşıdır görevi 
Şenliklerde kullanılmış
Cellâtlar, caniler ve soyguncular ise saklanırlar maskenin arkasına asla tanınmamak için 
Kralların sonsuz yolculuklarına eşlik etmiştir 
Mısır’da Kral Tutankamon’un altın mumya maskesi aklımıza gelebilecek en paha biçilmez örnektir.
Bazen gizemli görünmek 
Bazen de güneş kadar sıcakken demir kadar soğuk görünmek için…
Hastalıklı yüzleri, yaraları gizlemek için
 
İnsan en az kendi şahsında konuşurken kendisidir. 
Ona bir maske verin ve size gerçeği söyleyecektir.
Oscar WİLDE
 
Orçun İLTER 2010 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde “International ContemporaryMasters” Uluslararası Çağdaş Sanatçılar arasına seçilen ilk ve tek Türk seramik ve maske sanatçısı… 
 
Seni tanıyalım önce…
1981 yılında Bursa’ da doğdum. 
Sanatçı bir aileden gelmenin avantajlarını yaşamaya erken yaşta başladım. 
Sonuç olarak da ilk kişisel sergimi 8 yaşında açtım.
Türkiye çapında ve ülke bazında yarışmalarda aldığım dereceler sanat yönünde ilerlememdeki önemli etkenlerden biri oldu.
Bursa Anadolu Güzel Sanatlar Lisesini kazanmamla birlikte sanat eğitimim konusunda daha sağlam adımlarla yol almaya başladım.
Üniversite sınavında Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik bölümünü kazanmamla birlikte sanat olarak yolumun farklı bir yöne doğru ilerlemesi başlamış oldu.
Seramik sanatını tanıdıkça kilin lastik hali, sürpriz ve  gizemli hali beni heyecanlandırmaya başladı.
Güney Kore, Çin ve Meksika’ da katıldığım sempozyumlar dışında değişim programında eğitim gördüğüm Tokyo Güzel Sanatlar Ve Müzik Üniversitesinden aldığım seramik eğitimi de çalışmalarıma farklı bir yön vermeye başladı.
 
 
8 yaşındaki sergini saymazsak ilk sergin ne zaman oldu? 
2005 yılında mezun olduktan sonra ilk sergimi hazırlamaya başladım. 
2007 yılında Beylerbeyi Sarayında “ Sırlar” adını verdiğim ilk kişisel sergimi açtım. 
Bunun akabinde Avustralya’ ya gittim. 
Maske yapım okulunda bir süre maske eğitimi verdim, bunun dışında vücut boyama “body paint “ çalışmalarında bulundum. 
2009 yılında kısa süreli Türkiye’ ye geri dönmeyi düşünürken Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından atölye açmak ve çeşitli çalışmalarda bulunmak üzere çağrıldım. 
2009 yılında sergilerime İSO Odakule’ de “Maskara” adlı sergimle devam ettim.
2015 yılına kadar çeşitli yerlerde 10 kişisel sergiyle eserlerim sanatseverlerle buluştu.
 
Hangi yüz hali moda? 
Biri sizi duygusal buluyor. 
Biri sizdeki merhameti hissediyor.
Bir diğeri gözlerinizden korkuyu okuyor.  
Fransız yazar Gaston Leroux'un 1909 yılında yazdığı ‘ThePhantom of the Opera’ maskenin arkasına saklanan beni derinden üzen bir hayatın hikâyesidir…
Benim için o roman hüznünün ve çaresizliğin maskenin ardında nefes alışıydı.
Seni maskeye iten neydi?
Maske hayatın gizemidir.
Araştırmalarım sonucunda maskenin koruyucu yönünden daha çok mimikleri gizleme ve seviyeyi gösterme, bir farklılığı ortaya koymak için kullanıldığını gördüm.
Maske günümüzde her zaman, her yerde insanlar tarafından kullanılan bir örtü gibi karşımıza çıkmaktadır. 
İnsanları tanıdıkça hikâyeleri dinledikçe, yüzleri izledikçe karakterlerin yüzlerde yer aldığını görmeye başladım. 
Kimi zamanın getirdiği çizgileriyle, yüzlerinin derinlikleriyle hayatın gerçekliğini sunarken,
Kimi cerrahideki teknolojinin de yardımıyla olduğundan daha farklı görünme sanki yaşadıklarını gizleme çabasındadır…
Bununla birlikte yaptığım araştırmalarda maskenin gizemi ve sırlara sahip oluşu beni maske ile ilgili çalışmalar yapmaya itti. 
 
Yapma yüzler
Ruhun halleri 
Geçmişten günümüze maske...
Aslında maske bizim kültürümüze uzak gibi gelse de Orta Asya’ dan göçen atalarımızın çok tanrılı dönemlerinde yaptıkları şaman ayinlerde maske kullandıkları bilinmektedir. 
Tarihsel araştırmalar sonucunda tiyatroda kullanılan maskeden, rahiplerin törenlerde kullandıklarına, balolardan, savaşçı maskelerine, çeşitli tanrısal simgelerden, ölü maskelerine kadar çok geniş bir yelpazede maske karşımıza çıkmaktadır. 
 
 
Her bir maskende ayrı bir ifade ayrı bir kadın var 
Huzurlu hüzün
Sessiz sedalar 
Bilinmezlik 
Maske yapmaya başlarken maskeye katmak istediğin ruh halini önceden belirliyor musun?
Maske ruh halini farklı şekilde yansıtmaktır ki  bende eserlerimde onlarca farklı yüz, farklı hikâyeyi bir arada kullanmaya çalışıyorum. 
Kimi zaman en yakınımdaki arkadaşım, dostum, kimi zaman izlediğim bir müzikaldeki oyuncu, kimi zaman tarih içerisinde eski uygarlıklarda yaşamış tanrısal simgeler oluyor. 
Önce eskizlerle başlayan maske serüveni kille birlikte hayat bulmaya doğadaki yaşamı farklı doku ve renklerle birlikte mitlerle birleştirerek yenide yaratma serüveniyle devam ediyor.
Yapmak istediğimi eserimi kafamda saatlerce, günlerce planlıyorum
O eseri üretim süresince müziklerle, çeşitli belgesellerle, film ya da tiyatrolarla ve kitaplarla tamamlayıp uygulamaya başlarım.
Doğal üretim sırasında ani olarak farklı düşünceler çağrışım yaparsa değişiklerde yaparım. 
 
Hayat hikâyesinden etkilenip maskesini yaptığın ünlü biri var mı?
Bu konuda tek bir kişi üzerine değil ancak çeşitli hikâyelerden ve yaşanmışlıklardan yola çıkarak ortaya koyduğum eserler var. 
Örneğin, Farinelli’nin hikâyesi bunlarda biri, Osmanlı Padişahlarından Fatih Sultan Mehmet, IV. Murat, Kanuni Sultan Süleyman’ ı yapıtlarımda kendi yorumumla ortaya koydum, bunun dışında “Carmen” ile “Operadaki Hayalet” operasını kendi yorumumla yeni bir çizgide ele aldım. 
Kimi eserimde sade bir maske olarak uyguladığımda oldu, bütün bir operayı sembolleri ile farklı anlatım şekillerini bir arada kullandığım da oldu. 
 
Kullandığın materyaller neler?
Çeşitli killer ve eserlerimi renklendirmek için oksitler, boyalar, sırlar ile altın dekorlar…
Eserlerimi şekillendirirken doğal objeleri kullanıyorum, doku yaratabilmek için araştırmalarımı yapıyorum. 
Sırlama konusunda sıklıkla fırça kullansam da geniş yüzeylerde renklerin geçişi için havalı boya tabancası (pistole) kullanıyorum.
En son olarak da üçüncü pişirim için dekorları yaparken fırçaya başvuruyorum. 
Kil dışında kullanıma yönelik maske istenirse “papermache” denen bir teknikle yani kâğıt hamuru ile yaptığım özel maskelerde var. 
 
İki ayrı coğrafyanın yolu maskelerde keşişti senin ‘Venedik’ten İstanbul’a Maskelerin Sırrı’ serginle… 
Farklı bir başlangıçla bundan sonraki çalışmalarıma ışık tutacak olmasından dolayı bu sergi için yeni tasarımlarıma yöneldim.
Klasik müzikle bütünleşen maskelerden, opera maskelerine, sultanlardan, tanrı ve tanrıçalara , hayatımızda önemli noktalarda var olan sembolleri klasik maske tarzıyla başlayıp kendi çağdaş yorumumla sentezleyerek ortaya çıkardım. 
 
Dekoratif anlamda da vazgeçilmez bir parça…
Evet eserlerim genelde bir mekânın evin, iş yerinin ve toplantı salonun merkez noktasında yer alıyor. 
Daha çok detaylandırırsak şömine, salonda oturma grubu üstü, antik bir soba, koridor, merdiven girişleri…
Kapı açıldığında sizi karşılayan güzel bir ruh insanı heyecanlandıran farklı düşüncelere sahip olmasını sağlamak hoşuma gidiyor. 
Evde her türlü mekânda kullanılabilir, kimi eserimi alan duvarındaki taş dokusuyla bir bütünlük halinde isterken, kimi ışıklarla maskeyi ön plana çıkartacak çevre düzenlemeleri yapıyorlar. 
Sonuç olarak farklı bir hava katıyorlar mekâna, beni en çok mutlu eden eserlerime verilen değer.
 
Kendi üslubunu hangi akıma yakın buluyorsun?
Açıkçası bu soruyu geniş bir yelpazede yanıtlayabilirim. 
Çünkü eserlerimde kimi zaman sembollere ağırlık verirken bir an çok realisttik noktalara dokunabiliyorum.
Hayal gücüme daha çok yoğunlaşıp gerçeklik üstü yorumlarla eserlerimi üretiyorum. 
Maske kültürü o kadar geniş ki akıl sınırlarını zorlayacak sonuçlarla karşılaşabiliyorsunuz. 
Bir de ben şuna inanıyorum; ben hiçbir zaman tamam olmuşum diyemem kendimi geliştirmeye ve araştırmaya devam edeceğim…
Bu üslubum gelişerek, eklenerek, katlanarak değişecek demektir….

Ve kelimelerin gücü adına 
Masal- Çocuksu
Barok –Zarif
Simetri- Doğada olmayan 
Büst –Karakteristik 
Deformasyon- Yeni anlamlar 
Vincent van Gogh- Renkler


Sanat tutkunları,
Maske  meraklıları,
Taksim Cumhuriyet Sanat Galerisinde “2. İstanbul” seramik sanat günleri karma sergisinde Orçun İLTER’in maskelerini görebilirsiniz.
Sergi 16 Mayıs-06 Haziran günleri arasında gerçekleşecek …

www.facebook.com/orcun.ilter
www.facebook.com/pages/Orcun-Ilter/262057120543?fref=ts

 
 


 
 
 
Toplam blog
: 47
: 121
Kayıt tarihi
: 06.03.15
 
 

Moda ..