Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '09

 
Kategori
İnançlar
 

Hangi Islam: Din Tüccarlığı

Hangi Islam: Din Tüccarlığı
 

Yasin (21) 'Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar.'


Dini ne hale getirdiler hayret doğrusu! Kimsenin aklına gelipte demiyor ki "Kardeşim bu nasıl din böyle". Ateistlerin, misyonerlerin elinde alay konusu olduk ama halen fark edemedik neden böyle olduğunu. Aslında herşey ortada. Sen kalkıpta uydurma hadisleri, din diye satarsan sonuç böyle olur işte.
Ne kadar yazıversek, ne kadar anlatsak sonuç hep aynı. Insanlar yine şeyhlerin, hocaların yolunu izliyor. Yahu Şeyh kendini kurtardı da birde seni kurtarıcak! Yarın cehennemlik´mi cennetlik´mi ne belli? Resülü ekrem bile ' Ben bile yarın ne olacağımı bilemiyorum! ' dedikten sonra.

Şeyhler ne hikmet ise kendilerine cenneti tapuladıkları gibi, müritlerine de tapudan hisse veriyorlar. Anlamıyorum insanlar niye akıllarını kullanmazlar! ALLAH size akıl vermiş, kuranı kerimde 'KULLAN' diye emretmiş, FARZ kılmış, ama sen tut

'Kuran akıl ile anlaşılmaz' diyen sahtekarlara inan! Şimdi bizde kalkıp ' Kuran asıl buna sahtekarlık der' deyince kötü biz oluyoruz.

Kuranı kerim´de 'Aklını kullan' ifadesi yokmu? Akıl et, aklın ile iman et sözleri yok mu?

Muhammed (24) :Bunlar Kuran’ı düşünmezler mi? Yoksa kalbleri kilitli midir?

Zümer (9) Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse inkar eden kimse gibi olur mu? De ki: «Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.»

Yasin (68) Kimi uzun ömürlü kılarsak, onu yaratılışta gerisin geri çeviririz. Hâlâ akıllarını işletmiyorlar mı?

Enfal (22) Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir.

Şimdi bu ayetleri okuyan bir müslüman çıkıpta: "benim aklım çalışmıyor, ben bu ayetleri anlayamadım" diyebilirmi? Yani şu astığım ayetlerin ne dediğini kavrayamıyorlarmı bu insanlar? Işte Ruhban sınıfının anlaşılmaz dediği ayetler!

Kuran ´da ki ayetler bununla yetinmiyor birde Kamer suresinde, üstüne basa basa sesleniyor:

Kamer; 54: And olsun ki Kuran’ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

Kamer; 22:And olsun ki, Kuran’ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

Kamer; 32: And olsun ki, Kuran’ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

Kamer; 40:And olsun ki, Kuran’ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?


ALLAH diyor ki "Biz kolaylaştırdık!" Ulema diyor "hayır kuran anlaşılmaz". Ben kimin sözüne inanacağım? Kuranı kerime´mi yoksa ulemaya´mı? Ben yine her zaman ki gibi kuranı tercih ederim. Kuran diyor ki "Öğüt olan yokmu?". Şimdi demezlermi insana ' Yahu madem anlaşılmazdır bu kitap, ee o zaman öğütü nasıl alacağım ben? '. Öyle ya, anlamadığın bir dilden, anlaşılmaz bir seslenişin öğütünü nasıl alasın ki? Kaldı ki kuranı anlaşılmaz ilan eden sahtekarlar nasıl anlamış acaba? Onlara gökten melekmi inmiş? Hayır!

Kuran öyle bir lisan da inmiştir ki, dağda´ki çoban´da kendine pay çıkaracaktır, ilahiyatçı´da. Bitabi bir ilahiyatçının anladığı ile ilkokulu bitirmiş olanın anladığı aynı değildir. Kuranı kerimi anlaşılmaz ilan edenler, din tüccarlığını yapmak için bu yalanı uydurmuşlardır. Maksat ne olduğu orta´da. Dini kullanarak para kazanmak! Unutmayalım, din üzerinden para kazanan bir insan:

a) Hem şeytanin misyonerliğini yapar
b) Hem kuran bunu lanetler
c) Hem´de ebedi cehennemi boylar!


Bakara
(174) Allah'ın kitaptan indirdiği şeyi gizleyip onu basit bir ücret karşılığı satanlar, karınlarında ateşten başka bir şey yemiş olmazlar. Kıyamet günü, Allah onlarla konuşmayacaktır, onları arındırmayacaktır. Onlar için korkunç bir azap vardır.

Yusuf
(104) Sen, bu tebliğin için onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün âlemler için bir hatırlatmadan başka şey değildir.

Kısaca ne demek istediğimi anlatmak için şu iki ayet yeterlidir diye düşünmekteyim. Tebliğ için ücret alamazsın! Tek bir kuruş aldığın vakit bu işin sevabı, hayrı kaybolur gider. Din tüccarlığına döner bu iş. Bundan daha´da ötesi var. Camide maaş alan imamın arkasın´da kılınan namaz batıldır!
Çünkü oda aynı kavram içine girer. Peygamber efendimizin her sünnetine uyarlar. Hatta o kadar uyarlar´ki, uykuda ayakların nasıl duracağına kadar gider bu iş.

Şimdi şu pişkinliğe bakın ki, konu paraya gelince sünneti unuturlar.
Şu camide maaş ile imamlık yapanların, maaşlarını kesiversek, acaba kaç kişi gönüllü camide kalır sizce?

ALLAH için söyleyin, peygamber efendimiz tebliğ için, namaz kıldırması için, imamlık yapması için tek kuruş para talep edip almışmıdır? HAYIR!
Peki, hanı sünnet sünnet diye başımızın etini yiyenler, ne oldu da bu konuda sünneti birden unutverdiler?

Yasin (21) 'Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar.'

Buyrun işte tokat gibi ayet! Nihat Hatipoğlu dedikleri şahıs üzerine bir küçük alıntı yapmıştım geçenlerde. Adam program başı '20 000' ytl alıyor imiş!
Bunu yaparken birde halkı öyle bir kandırıyorlar´ki, halk bile diyor ' Efendim bedava yapacak değil ya, elbet para alacak'. HAYIR! Din adına konuşuyor ise, ALLAH rızasi için yapıyorsa, tek kuruş alamaz! Aldığı an ALLAHIN rızası ortadan kalkmış olup, bu iş din tüccarlığı kavramının içine girer!
Tabi ki aynı kişiler kalkıpta şimdi diyecekler ki ' Efendim kuran arapça inmiştir, siz onu anlayamazsınız. Meal edilmez, meal kuran değildir! '

Ne yapsaydı ALLAH? Arap çölüne, araplara ingilizce kuran´mı indireydi? Hz. Isa ya incil arapçamı indi? Musaya tevrat arapçamı indi? Bakın ne diyor ayet:

Fussilet; 44:Biz bu Kuran’ı yabancı bir dil ile ortaya koysaydık: «Ayetleri uzun açıklanmalı değil miydi? Araba yabancı bir dille söylenir mi? » derlerdi. De ki: «Bu, inananlara doğruluk rehberi ve gönüllerine şifadır.» İnanmayanların kulaklarında ağırlık vardır ve onlara kapalıdır; sanki bunlara uzak bir mesafeden sesleniliyor da anlamıyorlar.

Yani Rabbim zaten açıkça vahy etmiş! Öyle ya, Araplara yabancı dil ile hitap edecek değildi ya. Niye bu ayetleri anlatmıyorlar halka? Niçin söylemiyorlar Kuran ücret alamazsın diye yazdığını. Niye türkçe mealde Kurandır diyemiyorlar?
Niye olacak, bir insan kendi dilinde dinini yaşarsa, o insan inandığı dinin ne istediğini anlar. Anladığı an, ruhban sınıfı kaybeder! Vatikan ayni şeyi yüzyıllarca yapmadımı halkına. Yüzyıllardır latince incil okuncak diye halkı soymadılarmı? Ne farkı kaldı bizim ruhban sınıfının vatikanın ruhban sınıfından? Onlardan geriye kalmadı bizim ulema denilen şahıslar değilmi (bu arada hakiki alim olana lafımız asla olmaz) .

Şu asacağım alıntıyı şimdi çok iyi okuyun:

"Muhammed Hamidullah’ın verdiği bilgilere göre, daha İslam’ın ilk yıllarında Kur’an’ın bir bölüm tercümesine başlanmıştır. Çünkü İranlılar, Selman-ı Farisi’den “Fatiha” suresini Farsça olarak yazmasını istemişler, o da yazıp göndermiş, hatta Serahsi’nin verdiği bilgilere bakılırsa, bunu Peygambere sunmuş, Peygamber de engel olmamak suretiyle tasvip ettiğini göstermiştir. Esasında Hz. Peygamberin yabancı devlet adamlarını İslam’a davet etmek için kendilerine verilmek üzere elçilere verdiği mektuplarda ayet yazdırmış ve bu ayetler tercümanlar kanalıyla o ülke devlet başkanının diline çevrilmiştir. Yine şunu da hatırlatmakta yarar var ki, her Peygamber kendi kavminin diliyle vahy almıştır. Söz gelimi Tevrat’ı Kitap Ehli’nin İbranice olarak okuduklarını biliyoruz. Ancak Allah, Kur’an’da yer yer Tevrat’ın hükümlerinden Arapça bir dille söz etmektedir. Buhâri, oldukça yerinde bir tespitle, Tevrat’ın tercüme edilmesine kıyasen, Kur’an da Arapça ve başka dillere tercüme edilebilir demektedir. Kur’an, gerçekten de buna daha layıktır, çünkü insanlık tarihinde artık vahy kesilmiştir ve bu, en son olan ilahi mesajdır.

Ebu Hanife ve belli başlı Hanefi fukahası, Kur’an-ı Kerim’in bir başka dile tercüme edilmesinden yana olduklarını açıkça savunmuşlardır. “Muvafakat” adlı değerli eserinde İmam Şatibi, umuma tefsirini ve ince anlamlarını anlamaya gücü bulunmayanlara daha da açıklanmasının ümmetin icmaıyla caiz olduğunu, bunun Kur’an’ın tercümesinin cevazına delil gösterilebileceğini söylemektedir. İbrahim suresinin 4. ayetini tefsir ederken Zemahşeri, “Keşşaf” adlı ünlü eserinde, Hz. Peygamberin bütün insanlara gönderilmiş bir peygamber olduğundan, insanlara tercüme yoluyla da tebliğ yapılabileceğini yazar. “Ruhu’l Meani”nin sahibi Alusi, “Ruhu’l-Beyan”ın sahibi Bursalı İsmail Hakkı ve Şeyhü’l-İslam Ebu’s-Suud Efendi de aynı görüşü paylaşmaktadır. “El-Mustasfa” adlı değerli kitabında İmam Gazali’nin tercümenin caiz olduğunu söylediğini belirttikten sonra, bu konuda İbni Teymiye’nin de şöyle dediğini aktarmakla yetinelim: “Tercümeye ihtiyacı olan için Kur’an ve Hadis tercüme olunur.” (Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı; Ali Bulaç)

Bursalı Hafız Rıfat Bey, Kuran'ı Türkçe okumanın yararını savunan din adamlarındandı:

‘‘Kur'an'ı Kerim'in Türkçe tercümesi herkes tarafından seve seve mütalaa edildiği gibi ibadet halinde Arapça yerine okunmasında hiç bir mahzur yoktur. Cenabı Hak bile kelamı ilahisinde ve ‘Sure-i Yusuf’’un başında diyor ki: ‘Ben size Kur'an'ı Arapça gönderdim ki halk kelamından anlatın.' Kezalik ‘Sure-i Mümin' de de ‘Biz Kur'an'ı kendi lisanlarında gönderdik ki anlaşılması kolay olsun. Ya Muhammet sen, onlara o suretle tebliğ et ki anlamış olsunlar...' diyor. Hatta Türkçe Kur'an ile namaz kıldırmak bile caizdir.’’ (Hürriyet)

Neden insanlardan bu gerçekler saklanıyor? Yıllardır bu halka kan kusturdular kuran türkçe okunmaz, türkçe ibadet olmaz diye.

Her insan kendi dilinde kuranı okur, her insan kendi dilinde ibadetini dilediği gibi yaşar ve buna kimse engel çıkamaz. Buna engel çıkan ancak ve ancak, din adına sahtekarlık yapan şeytan evliyasıdır.

Enam (121) ... Şeytanlar kendi evliyasına/dost ve destekçilerine sizinle mücadele etmeleri için elbetteki vahiy gönderirler. O şeytan evliyasına boyun eğerseniz kesinlikle müşrikler oldunuz demektir.

Bakın yukarı´da kimler tercümeyi kabul ettiğini okuduk. Hz Peygamberin bilakis kendisi bunu hoş karşılamış ve en yakın sahabesinden olan Selman el Farisiye Fatiha´yı tercüme etme izni vermiş! Daha bundan ötesi var mı?

***

Yaşlı bir kadın, Beşiktaş'taki Vişnezade camii önünde gözyaşlarına boğulmuş, gazetecilere anlatıyordu:

- Allah Gazi'mize dünya durdukça çok ömür versin. Bize Kur'anımızın manasını da öğretti. Aklımızın erdiği gündenberi namaz kılar, dua ederim. Fakat ne yaptığımı, neler söylediğimi ben kendim de bilmezdim. (Hürriyet)

***

'İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyla bilin.
Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.'


Mehmet Akif ERSOY

Saygılarımla

Mustafa Çelebi

Devamı gelecek

 
Toplam blog
: 103
: 2332
Kayıt tarihi
: 31.10.09
 
 

1974 Almanya- Krefeld doğumluyum. Aslen Malatyalıyım. Lise mezunuyum ve Web tasarımı ile uğraşıyo..