Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Hangi ulusal egemenlik?

Hangi ulusal egemenlik?
 

23 Nisan’da Ulusal Egemenliğimizin 88. yılını kutlayacağız…

88 yıl önce bugün Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış ve Türk Milleti’nin Ulusal Egemenliği tüm dünyaya tescil ve ilan edilmiştir.

23 Nisan 1920’ de en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Milletvekili Şerif Bey (1845), Başkanlık kürsüsüne çıkmış ve Türk milletinin ezelden beri hür ve başına buyruk yaşadığını, kölelik durumunu son derece ve kesinlikle reddettiğini ve bu Yüksek Meclisi meydana getirdiğini ifade etmiştir. Bu tarihi konuşmanın son ve bizce en önemli bölümünü aynen alıyoruz;

“Bu Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah'ın yardımıyla milletimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip, kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek, Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum."

23 Nisan 1920 günü bir millet “ümmet” olmaktan çıkmış “ulus” kimliğine kavuşmuştur!

O artık köle değil, efendidir!

Tam bağımsızdır! Ulusal egemendir!

“Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen eşsiz bir lidere sahiptir!

***

Bugün geldiğimiz noktada ise Türk milletinin egemenliği düşündürücüdür…

Yüksek iç ve dış borç, yabancıların eline geçmiş bir borsa, Düyunu Umumiye’nin yerini almış IMF ve Dünya Bankası, geleceğini kredi kartlarına ipotek etmiş bir millet, yüksek faiz- düşük kur kıskacında sıkışmış, çökmüş bir ekonomi, iğneden ipliğe patlayan ithalat, yabancı mallara olan aşırı düşkünlük, babalar gibi satılan millî tesisler, bankalar, kıyılar, ormanlar, paylaşıma açılması düşünülen Fırat ve Dicle suları, yok edilen tarım ve çiftçi, artan işsizlik, hırsızlık, hortumculuk, çöken ahlâk, türban dayatması, etnik ve mezhep bölücülüğü, PKK, Ermeni terörü sonucunda yitirilen binlerce can, babalar gibi satılan millî tesisler, bankalar, kıyılar, ormanlar, paylaşıma açılması düşünülen Fırat ve Dicle suları, her gün sıra sıra gelen Mehmetçik tabutları, Batı’nın sözde Ermeni soykırım dayatmaları, ülkenin her yanında cirit atan Hıristiyan misyonerleri, delik deşik edilen bir Anayasa, ülkemizi yolgeçen hanına çeviren yabancı diplomatlar, iç işlerimize, hukukumuza karışan, tehdit eden AB, ABD ve onların siyasi polisleri tüm Barroso ve Rehn’ler…

Üçüncü Cumhuriyetçiler, karşı devrimciler, kanla canla yırtıp attığımız Sevr’i yeniden kabul ettirmeye çalışan Batı ülkelerine teslimiyetçilik, siyasetin dışına itilmiş, geleceğinden ümitsiz, o sınav senin bu sınav benim koşturan bir Türk gençliği!..

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü Türk’ün şerefli tarihinden çıkartıp atmak, unutturmak isteyen iç ve dış hainler!..

Yok edilmeye çalışılan “ulus” bilinci!..

Bağımsızlığı ve tarafsızlığı sorgulanması gereken bir kısım mütareke basını,

Yabancılaşan, yozlaşan Türkçe!..

AB ve ABD kapısında sürünmeler, icazet almalar!..

Başına çuval geçirilen Türk askeri!..

Suudi kırallarının ayaklarına kadar giden, terör yuvası haline gelen komşusu Irak’a girmek için Okyanus ötesinden izin alan bir iktidar!..

Ankara’dan yönetilmeyen bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti!..

***

“Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.” (Mustafa Kemal Atatürk 24 Nisan 1920)

Millî egemenliğimizin, şahsımızda, kalbimizde ve vicdanımızda tekrar sorgulanmasının zamanı gelmiştir!

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramımız kutlu olsun!

 
Toplam blog
: 516
: 1080
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

1955 Ankara doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. İstanbul'da uzun yıllar..