Hangi vücut dili Allahaşkına

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletleri  Başkanı Donald Trump’la buluşması allandırılıp pullandırılarak Türk TV’lerinde anında yorumlandı.

Trump ve Erdoğan  görüşmesinin içeriğinden çok şekli ile ilgilenildi; Trump’ın ilk defa kırmızı beyaz kravat takmasından, eli ile Erdoğan’ın omuzuna dokunmasına kadar görüntüler ön planda tartışıldı.

Vücut dilini okumanın getireceği yarar nedir anlaşılması güç. Her şey açık, dış ilişkilerde plan program ne ise öyle yürüyor.

Trump, görüşme sonrasında yapılan açıklamayı yazılı olarak okudu. Türk askerinin kahramanlığından bahsederek, çeşitli konularda Amerikan askeri ile birlikte omuz omuza terör konusunda mücadele verdiğini anlatan bize dönük retorik bir konuşma yaptı. Konunun özüne pek girmedi. Feto’nun iadesine ve YPG ‘ye yapılan silah yardımına değinmedi.

“Omzuna dokundu, güldü, elini iyi sıktı, kapıda karşıladı.”  Bunlar bize özgü şeyler mi? Kişisel dostlukların devlet ilişkilerini etkilemesi ancak diktatör yönetimlerinde mümkün olabilir.

Amerika gibi bir ülkenin devlet başkanını avucunun içine alsan ne çıkar. Orada her şey belli. Başkan, kendi inisiyatifini kullanarak devlet politikasının dışına çıkabilir mi? Bunun en güzel örneği Trump’ın  FBI direktörünü görevden alması olarak gösterilebilir. Bu olay üzerine Amerika çalkalanıyor, günlerdir medya bunun üstüne oturup kalkıyor. Siyaset alt üst. Sonu nereye varacak belli değil. Esasen Erdoğan Trup görüşmesi de bu olayın gölgesinde kaldı denebilir.

Amerika’nın dış politikasını kendi çıkarları doğrultusunda yürüttüğü bilinen bir gerçek.

Ortadoğu petrolleri ve bölgenin stratejik konumu cazibe merkezi. Amerika, uzun süreli planlarıyla bölgeyi kendi amaçlarına göre dizayn ediyor. “Ilımlı İslam, demokrasi, stratejik ortaklık, eş başkanlık” diye diye bölge kan gölüne döndü. Ölen çocukların, kadınların, yaşlı ve gençlerin hesabı yok.

Hangi vücut dilinden bahsediyoruz Allah aşkına?

Hüseyin SEYFİ