Hangisi daha rekabetçi, bankalar mı cemaatler mi?

Rekabet yaşamın her alanında en acımasız koşullarla devam etmekte. Kapitalist dünya görüşü acımasızlığı çoğalttı, belden aşağıya vurmayı, namertliği arttırdı, bunun sonucunda hemen her sektörde kıyasıya bir rekaber var. Bankalar hariç (Onlar rekaber yapmazlar, Petrol şirketleri gibi gizlice anlaşırlar ve fiyatlarda rekabet olmaz onlarda).

Osmanlı döneminde cemaatlerarası kıyasıya bir rekabet varmıydı? Bunu bilmiyorum. Varsa bile şu an ki yapılanma kadar olduğunu sanmıyorum. Nasıl ki şirketler kıyasıya müşteri kapma yarışındaysa bir çok cemaatte diğerini kötüleyerek müşterisini kaptırmama yarışında. Bundan 10 yıl öncesine kadar çoğu cemaatin aklına yardımlaşma vakfı veya derneği kurmak gelmiyordu bile. Şimdilerde yardım dernekleri bir sürü oldu. Markalaştılar. Uluslararası aktivitelerinin isim haklarını bile satar oldular.

Bu yardım dernekleri arasındada bankalarda bile olmayan rekabet var.

Şu anda en çok göze batan Suriye ve Burma'dak Müslümanlara yönelik yardım toplama yarışı. Filistin 2. sıraya düştü. Gerçi arap baharı başlayalı beri stratejik olarak akıllıca hareket eden İsrail'den, tamda mezhep savaşları İslam ülkelerinde patlamışken gık çıkmıyor. Filistin siyasal rant sağlamak için göstermelik -mış gibi sahip çıkılan bir ülke.

Bir çok cemaat bu rekabetçi ortamda bırakın mezhebi meşrepi ve ekol farklılıkları yüzünden bir birlerinin "Lailahe illallahını" görmüyor bile ve tekfir etme bile var. (Tekfir: Birbirlerini kafir görme)

Kendileri hayatlarında zerre kadar kayda değer bişey yapamayanlar gerçekten bişeyler yapanların samimilerin üzerine de b.k atıyorlar.

Bu durum özellikle 28 Şubat sonrasında Ak Parti iktidarı döneminde hızlandı. Yıllarca süren Kemalist ordunun siyaset üzerindeki sert baskısı, denetimi ve gözetimi genel NATO stratejisi perspektifinde Kuzey Afrika ve Orta Doğu da ki konjonktürel örnekliğimiz için şimdilik rafa kalkmış göründüğünde bu serbestiyet ortamında ilginç ilginç tiplemeler ortaya çıkmakta.

Elbette samimi ve dürüst inananlara sözüm yok. Olamazda zaten.

Benim sözüm kendi k.çını kurtardığını sanan ve kul olarak Allaha ve Topluma olan sorumluluklarını bencilce unutan kesime. Kibirle sokata yürüyene TEM'de lüks arabasını sol şeritte kibirle sürenlere. Cemaatçilik mezhepçilik meşrepçilik yapan düşüncesizlere, ferasetsizlere. Asıl bölücü bunlar işte. İnancı ve inananı bölmekten öte inançtan tiksindirmektedirler.

Türkiye'de Müslümanların kendilerine gelmesi gerek. Kapitalist ahlakı, Cemaatçiliği, mezhepçiliği, meşrepçiliği bir tarafa bırakmazlarsa balyoz öyle inerki kafalarına 28 Şubattan daha beter hale gelirler.

Sözlerimi bir Ayetle bitiriyorum.

"Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın."

Fatır Suresi 5

Not: Kuran'ın silik kişilikli, düşüncesiz ve aptal insanlara mesajı yok. Onun mesajı  düşünenlere ve samimi akla ve yüreğe sahip olanlara.

Samimi bir sanatçının ezgisiyle sözlerime son veriyorum.

http://www.youtube.com/watch?v=ssiJfg5Y94c&list=LL67zNV2b87gL86KrlKksPpA&feature=mh_lolz