- Kategori
- Siyaset
Hangisi geçerli bir siyasi belgedir: Okul kitapları, Nutuk veya meclis zabıtları?
Sabık Sultan Vahdettin, Okul kitaplarında/ NUTUK'ta "Farklı!", Meclis (1920 yılı gizli) zabıtlarında farklı olabilir mi?
Millet olarak, Tarih ve Matematik ilmine yeterli önemi vermediğimiz müddetçe su üzerinde akan bir saman çöpü misali akıntının belirlediği yöne doğru sürüklenmeye devam ederiz. Matematik, meseleleri doğru bir mantık kurarak değerlendirmek; Tarih, geçmişte yaşananlardan hareketle doğru bir gelecek yapılandırmak için gereklidir.
…
Tarih bir ilimdir.
Her ilim dalında olduğu gibi Tarihçi'lerde, iddia ve karşı iddiası/tez ve antitezi ile bir sonuca gitmek durumundadır.
Bizler, özellikle yakın tarihimizi, iddia ve karşı iddiaları ile ne kadar tartışabiliyor, devletin konu ile ilgili arşivlerine ulaşabiliyor muyuz?
Bu soruyu deneyimli siyasetçi ve eski cumhurbaşkanlarından Sayın Süleyman Demirel cevaplandırmaktadır?
-“Milletimiz gerçeklerini öğrenmeye hazır değildir!”
Şimdi bir oyunbozanlık yaparak sormayalım:
-Sayın Demirel! "Gerçekleri öğrenmeye hazır değiliz!" de...
-Geleceğimizi doğru olarak yapılandırmak, dostlarımızı ve düşmanlarımızı doğru olarak öğrenmek; iddiaları, karşı iddiaları ile birlikte hangi bilgi ile nasıl değerlendireceğiz?
…
Bu konu ile ilgili olarak Taraf Gazetesi'nde Neşe Düzel, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Tarih Ana Bilim Dalı Başkanı tarihçi Doç. Dr. Mehmet Ö. Alkan’a sormaktadır:
-NEŞE DÜZEL: Neden Türkiye’de yakın tarihle ilgili tartışmalar hiç bitmiyor?
-MEHMET Ö. ALKAN: Hiç bitmiyor çünkü yakın tarihle ilgili tartıştığımız konuların ve dönemlerin hepsi aslında bugünle de ilgili sorunlar... Eğer biz bugün hâlâ Abdülhamit’in Kızıl Sultan mı yoksa Ulu Hakan mı olduğunu münakaşa ediyorsak... İttihat Terakki’yi, Cumhuriyet’in tek parti dönemini, Atatürk’ün ve İnönü’nün nasıl yöneticiler olduğunu tartışıyorsak... Biz o dönemleri ve o liderleri tartışırken, aslında o dönemlerin ve o kişilerin günümüzdeki uzantılarını ve onların çizgilerini benimseyenleri tartışıyoruz bugün.
-Niye böyle dolaylı yoldan tartışıyoruz?
-Çünkü 2011 yılında bu ülkede hâlâ iktidar mücadelesi bu tarihî kişilikler üzerinden meşrulaştırılıyor da ondan. Üzücü olan şu: Biz geçmişimizden bir türlü demokrasi doğuramıyoruz. Size 3 Kasım neyi hatırlatıyor? Şubat 1856? 23 Aralık? Peki, 19 Mart? 23 Temmuz? Peki, ya 31 Mart?
-Sadece 31 Mart’ı söyleyebilirim. O da okullarda bize irticanın ayaklanması diye öğretildi.
-Sadece 31 Mart’ı hatırlıyoruz çünkü resmî ideolojinin bizim neyi hatırlamayıp neyi hatırlamamızı istemesiyle ilgili bir konu bu... 3 Kasım 1839 Tanzimat Fermanı, Şubat 1856 Islahat Fermanı, 23 Aralık 1876 ilk anayasanın ilanı, 19 Mart 1876 ilk parlamentonun açılışı, 23 Temmuz 1908 Meşrutiyet’in ilanı önemli günler değil bizim için. 31 Mart önemli! Böyle öğrendik çünkü..” (Daha fazlası için bakınız; http://www.taraf.com.tr/yazilar/nese-duzel/mehmet-o-alkan-kadin-hareketini-bile-bitirdiler/18591/ Neşe Düzel/15 Kasım 2011 Salı)
…
Bu noktada çok tartışılan üç örnek;
-31 Mart Vakası, gerçeğinde “bir irtica” değil, Osmanlı’nın sonlandırılması operasyonu ’dur. Bunu Mustafa Kemal Paşa açık olarak ifade etmiştir. (Bakınız;http://www.canmehmet.com/turkiye-korlerinden-degil-koklerinden-biz-o-tahti-1909da-devirdik-buraya-geldik-8.html )
-Kubilay-Menemen Olayı’da gerçeğinde “bir irtica” değil. Muhalefetin kaldırılması olayıdır. (Bakınız:http://www.canmehmet.com/turkiye-2023e-yalanlarla-girmemelidir-menemendeki-sifre-kubilayin-hem-ogretmen-hem-de-subay-olmasi-midir-8.html )
-“Sultan Vahdettin Haindir ve kaçmıştır!” İddiasındaki doğruları Mustafa Kemal Paşa Mecliste (gizli zabıtlar) açıklamaktadır. (Bakınız:http://www.canmehmet.com/galat-i-meshur-serisi-mustafa-kemal-pasa-tbmm-gizli-zabitlarinda-sultan-vahdettini-anlatiyor.html )
…
İnsan yapısı gereği, hiçbir zaman yaptıklarını yeterli, hatasız, kusursuz görmez, bu nedenle de daima geçmişi ile kavgalıdır. Kavgalı olmaya da devam edecektir..
Tarihte, geçmişte olanlar, insanlara acı verebilir. Bu nedenle, insanlar geçmişlerini unutmak, üzerine sünger çekmek isteyebilirler. Bu nedenle kimi insanlar, önceki olayların onlara acı vermesi nedeni ile gerçekleri bazen değiştirmiş, bazen de farklı yorumlamışlardır. Ancak insanın, insanlık tarihinin kaydını çarpıtmak veya yok etmek,
insanı fakir, fakir olmasının yanında geleceği olmayan birisi haline getireceği için tehlikelidir. Gerçeklerle asla oynanmamalıdır.
Tarihte ki olayların doğru olarak intikal edebilmesi, doğru düzenlenmiş belgelerle mümkündür. Ancak bu şekilde geçmişi doğru olarak anlayabiliriz.
Olaylar, yeterli kanıt, belge ile desteklenmez ise yapılacak tüm yorumlar; yorumlayanın kişiliğine, değerlerine, vicdanına kalmaktadır.
Tarih, belgeler ve kanıtlar ile konuşur, kendini ancak doğru olarak belgelerle ifade edebilir.
Ne zaman ki tarihi yazan, yazdıranlar, kendilerinden bir şey katmaya başlamış ise o zaman ‘Tarih’ tarih olmaktan çıkar ve ‘Tarihi bir roman’ olur.
Tarih, geçmiş insanlara değil, gelecek insanlara rehberlik yapacaktır.
Bir millet için doğru bir tarih, Doğru bir gelecektir.
...
Hafızasız bir insanın yaşamını normal bir çizgide devam ettirmesi mümkün değilse,
Doğru -yazılmış- bir tarihe sahip olmayan milletlerin de yaşamlarını yükselen bir çizgide sürdürmesi mümkün değildir.
Tarih, Bir milletin geleceğidir.
Lütfen! ülkemiz ve geleceğimiz adına okuyunuz.
Resim;http://www.hhportal.com/her-telden/476463-9-cumhurbaskani-suleyman-demirelden-inciler.html'den alınmış, yazılar tarafımızdan düzenlenmiştir.