Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '09

 
Kategori
Güncel
 

Hani, mektup ölmüştü?

Hani, mektup  ölmüştü?
 

Hatırlanan mektup!...


Mektup, Türkçe Sözlük’te, “çoğunlukla, posta yoluyla gönderilen, zarfa konulmuş kâğıt parçası” diye tanımlanır.

Eskinin en değerli haberleşme aracı olan mektup, günümüzde önemini yitirdi gitti.

Tıpkı telgraf gibi...

*****

Mektup ile postacı, birbirini tamamlayan, ayrılmaz iki sözcüktü. Önce, hangisini söylerseniz söyleyin, önceki sonrakini çağrıştırırdı. Postacının elindeki her zarf, bir ‘mektup’tu. Öyle bir zarf ki, haberleşmenin vazgeçilmez aracıydı.

*****

İletişim araçlarının elektronik ortama kaymasıyla, toplumsal ilişkilerde iletişim, farklı bir boyut kazandı.

İletişim araçları, uzakları yakın eyledi, iletişimde zaman, kısaldı.

Mektup, yaygınlaşan bilgisayar/ internet iletişimiyle, yerini sanal ortamda “e-posta”ya bıraktı.

*****

Eskiden, postacı yolu gözlenirdi.

Postacının uğradığı evler, küçük yerleşim yerlerinde, “haber” olurdu. Mektup, gözü postacıda bekleyenlere, “Bize de gelir.” umudu yayardı.

O küçük yerleşim yerlerinde, okuma yazma bilenler, birer “mektupçu”ydu.

Neler yazılırdı neler?

Evdekiler, sırayla, mektubun gideceği evdekilere, yine sırayla, selam gönderirlerdi.

Her adı geçen ötekine aynı tarzda hitap ederdi:

“Nasılsın, iyi misin? İyi olmanı Allah’tan diler, beş vakit namazda hayır dua ederim. Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim, yaşıtların ellerini sıkarım.”

Ortamdan da söz edilirdi:

“Buraya kar yağdı. Oralar nasıl? İnşallah iyidir!”

Mektubu yazan da, mektubu kendiyle bitirirdi:

Bu mektubu yazan ben, bilmem kimin oğlu, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim, yaşıtların ellerini sıkarım. Beş vakit namazda hayır dualarını beklerim. Bitti.”

Mektup, hal hatır sormayla dolardı.

*****

Üniversite sınavına giren öğrencilerin, eskiden, postacı yolu gözlemeleri farklı bir heyecan yaratırdı. Bakışlar, postacının elindeki zarfın büyüklüğüne odaklanırdı.

Zarf, büyükse, sevinç; küçükse, hüzün demekti.

Büyük zarf, “ikinci aşamaya girme hakkı kazandı” anlamındaydı; çünkü içinde kılavuz da vardı. Küçük ise, kazanamadı, demekti.

Şimdi, öğrenciler, sonuçları öğrenmek için postacı yolu gözlemiyorlar.

Cep telefonları, internet bağlantılı bilgisayar, bilgiye kolayca ulaşmanın yolunu açtı.

****

Üç yıl önce İstanbul Ataşehir’de mektup gönderecek bir PTT şubesi bulunca sevinmiştim. Görevli de sevinmişti. Görevliyle, mektup üzerine söyleşirken, mektuplu günleri özlemle andık.

Görevli, hüzünlüydü:

“Eskiden İstanbul’da köylere mektup götürünce, köylüler hediye verirlerdi. Şimdi, postacıyı görünce kaçıyorlar. Maliyeden, adliyeden geldi diye korkuyorlar.”

*****

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın günlerdir, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’la “açılım” konusunda görüşmek için “Mektup yazacağım.” demesi, unutulan, öldü denen mektubu, birden güncele taşıdı.

Mektubu unutanlar, mektuplu günlere döndüler!

Kim bilir, neler anımsadılar, neler?

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..