Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Hani hiç bir şey değişmeyecekti?

Hani hiç bir şey değişmeyecekti?
 

Aynen öyle kalacaktı?
Sen ve ben 100 yaşında bile bu şekilde kalacaktık hani?
Kalamadık daha otuzlu yaşlarımız da değiştik.
Dünya değişti. Zaten değişimin asıl olduğunu görememek ve bilememek cahillikti.
Galiba toyluktu.

Sonrasında hayat öğretiyordu.
Herşeyin değişmeden kalmayacağını, hep gittiğin ve hem de çocuklugundan beri gittiğin kitapçının günün birinde artık daha fazla çalışamayacağından dükkanını kapatmasına inanamadığın gibi.
Ya da hani gönül rahatlığı ile satın aldığın tavuk etlerini satan tavukçunun ülkendeki gelmiş geçmiş en büyük depremden sonra bir daha hiç bir zaman bu hayatta, o tavuklarını satamayacağını bilmen gibi.
Hatta yine o depremden 1-2 hafta öncesinde hastanenin bahçesinde karşılıklı hızlıca koştururken selamlaştığın doktor arkadaşının da bir daha ne o ne de başka polikliniklerde olmayacağını hatırladığın gibi.
Yapabileceğin daha çok şey varken, yarım bıraktığın kalbinin de aynen öyle kalmayacağını düşünmen gibi...

Hiç bir şeyin aynı kalamadığını bilmek aslında çok ta incitmemeli insanı.

Bir bakıma zamanda yolculuk yapıyoruz.
Hayatta yaşadıklarımız ile orantılı olarak alışkanlıklarımız değişiyor.
Şaşırıyoruz ama hep bir şekilde adapte oluyoruz, kıyısından köşesinden tutunuyoruz hayata.
Büyük babamı düşünüyorum da 94 yıllık hayatında o da herkes gibi zamanda yolculuk yapıyordu. Onun ki epey uzundu tabii.
İlk gençlik yıllarında anlatılsa “hadi canım masal anlatmayın bana” diyeceği şeyleri ömrünün son anlarına kadar kullandı. Mesela cep telefonu...mesela uzaktan kumandalı tvler. Bunlar ne kadar da sıradan geliyor ama 90 yıl önce insanların buzdolabı yerine tel dolapları kullandıkları düşünülürse...zamanda yolculuk budur işte derim. Ve değişim de budur.

İlişkilerimiz bitiyor.
Yeniden başlıyor.
Sonra sonsuza dek yok oluyor.
Ama değişim var sürekli.

Kimilerimiz kırık kalpleri yeni aşklarla onarırken bazen kırık kalpler hep öyle kırıklıkları ile kalıyor. Fakat yine de zaman üstünü usulca örtmeyi ihmal etmiyor.

Çevremizde herşeyin bir değişim içinde olduğunu kabul edersek sanki daha rahat yaşarmışız gibi geliyor. Tıpkı o kitapçının bir daha o dükkanı açamayacak olmasını kabullenmek gibi.

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..