Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

03 Nisan '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Hanım hanımcık olamadım

Paşalarımızdan birinin denize nazır yalısının büyük salonunda, deniz manzaralı masamızın, beyaz örtüsünün beyazlığı gözlerimi kamaştırıyor. Ana yemek, güveçte kaşarla pişmiş deniz mahsulleri. Konuşmaların konusu çok ciddi. Karşımdaki adamın konuşmalarını can kulağıyla dinlerken beyaz örtünün bembeyaz görüntüsüne yansıyan gölgemi korsanlara benzetiyorum mahsuscuktan. Güveç’imin içinde düşmanlarımın gözleri var ve ben onları az sonra zevkle yiyeceğim. Galiba gözlerimden biri de güvecin içinde çünkü tek cepheden algılıyorum anlatılanları. Bıktım artık sebeplerin birbirlerine benzerliğinden.

Karşımdaki adam benim sıkı arkadaşlarımdan biri. Sevgilisine duyduğu sevginin büyüklüğünden bahsederken, ailesinin de sevgilisini ona layık bulmadığından bahsediyor. Arada kalmışmış, bilmiyormuş, miş ve muşlar sıra dizisi. Ben konuya Dertçibaşı Abla olarak dahilim. Çaresizce gözlerime bakıyor sanki söylediklerimi yapabilecek gücü ve cesareti varmış gibi. Gerçekten dinliyorum söylediklerini ama görüyorum sevgisinin eksikliğini ve yetmezliğini.

Çocukluğumda Filiz Akın’dı en sevdiğim artist. Güzel, hanım hanımcık, zor işlerin ağır geldiği anlarda bile suskunluğunu koruyan karakterleri canlandırdığında bayılırdım ona. Daima şık ve zariflik içindeki o kırılgan incelik. Hala da çok beğenirim ve benzemek istediğim modellerin en üst sırasında alır yerini. Onun sigara içeninden olacağım büyüyünce derdim herzaman.

Hanım hanımcık olmayı gerçekten çok istedim de, o filmler ve kendi kendilerini hanımcıkmış gibi göstermeye çalışan hemcinslerim yüzünden beceremedim bir türlü. O zamanların filmlerinde gerçekleşen olaylar yüzünden de tutamıyorum çenemi. Çenesine sahip olup da dilini tutup susan baş kadın kahramanların, saçları bembeyaz olana kadar başlarına gelmeyen kalmadığını gördükten sonra iyice gevşedi çenemin vidaları. Filmin başında “Hayır olay böyle değil şöyle oldu” deseler o kadar acı çekmeyeceklerdi halbuki. Tamam o zaman film olmazdı diyorsunuz doğal olarak ama ben susmayacağım demiştim çocukken ve bu yüzden susamadım hayatım boyunca... Suç benim değil anlayacağınız.

Hepimizin etrafında hayata küskünlükleri yüzünden, karşı çıkamadıkları birilerine karşı susmuş, mutsuz insanlar vardır mutlaka. Dikkatli baktığınızda kendilerince bir görev edinmişlerdir insanlara karşı gelemedikleri için. Adı Susmak. Susmadın da ne oldu diye geçirebilirsiniz içinizden, ölüm sebebim ince hastalık, sinir ve sabırdan çatlamak olmayacak en azından.

“Erkek olmayı bir kenara koy, insan olmak bulunduğun çıkmazda giriyor devreye istediğini alabilme noktasında. Bu çıkmaza sen kendi kendini sokuyorsun kimseye bahane bulma lütfen. Ama yetersizse sevgin, ne yaparsan yap yetmeyecek yaptıkların, bir şeyleri hem kendine hemde çevrendekilere kabul ettirmeye. Senin, sorunların karşısında nasıl durduğun ve gösterdiğin kararlılık önemli, başkalarının ne söyleyip ne istediği değil. Sen gerçekten ne istiyorsun söyler misin? Kapıyı kapadığında kaç kişiyle girmeyi düşünüyorsun sevdiğini söylediğin kadının koynuna. Karşındaki kadını yarım sevgin yüzünden daha fazla yaralama artık. Kim söylemiş hatırlamıyorum çok güzel bir söz vardır “Ya bir yol bul ya da yoldan çekil” diye. Hendeği yardan atlatan bir tutam ottur bilir misin? Onu iyi tanırım, bu olanlar karşısında uzun süre sessiz kalıp bekleyeceğini de sanma sakın.

Kadın kısmı yüreği iyice kabul edene kadar bekler, ama sonunda herşeyini koyar ortaya. Gerekirse sevdiği için herşeyden vazgeçer yalnız bir kere fark ederse karşısındaki adamın sevgisinin yetmezliğini işte o noktada çok acırım adama. Gömer sevgisini yüreğine, alır çıkınını omuzuna haberin bile olmaz ne zaman nereye gittiğinin. Bu senin sevgin ve senin tercihin ayrıca sen Prens Charles değilsin ki bulunmaz Hint kumaşlarından urbalar yakıştırmaya kalkıyorlar üzerine. İşte Hendek İşte Deve arkadaşım kendin bilirsin.” diyorum ve koyuyorum noktayı cümlemin sonuna.

Yarım yamalak sevdalar üzerine bir iki paragraf söylemim, içimdekileri boşaltıp, burada yazamayacağım daha özel konuşmaları yaptıktan sonra, arkadaşımı kırmızı suratıyla bırakıp, tatlı olarak ne var diye soruyorum garsona, gülümseyen dudaklarla hınzırca.

Kevser Şekercioğlu

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..