Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Şubat '16

 
Kategori
Sinema
 

Hannibal

Hannibal
 

google


13. bölüm bittiğinde, ağzım açık kalmıştı, yarım saat falan.

Hannibal, aslında 7 sezon olacaktı. 3 sezon giriş, 3 sezon bildik öykü, 1 sezon kapanış öyküsü.

Sınırları aşırı zorlayan (barbar) öyküsü nedeniyle, 3 sezonda bitirildi.

Ben açıkçası, son sahneyi, Hannibal’in kendini yediği plan olarak düşünmüştüm. (Ölüp ölmemesi önemli değildi, kibrinin kırılması önemliydi.)

Gelelim anlık emosyono-politik çözümlemeye:

Sürekli öldüren insanlar, günümüz koşullarında şunlar olabilir:

Seri teröristler, seri karşı-teröristler, mafya tetikçileri, seri katiller. Bir de, sürekli ötanaziciler olabilecek yakın gelecekte, yani ölümcül durumdaki hastalara ölmeleri için yardım eden birileri ki bu iş meslek veya gönüllülük olarak süreklilik kazanacak, o kesin.

Din, hukuk, ahlak ve bunların uygulayıcıları (hesapça) öldürmeyi yasaklar. Asker, ekonomist ve politikacı yasaklamaz.

Öldürme  hakkısınırını yasalar çizer ama yasalar neyin sınırını doğru dürüst çizdi ki?

Hannibal, üst-nitelikli bir insan olduğu için çok kibirli. Kendince sıradan insanları öldürüyor. Bir de yamyamlığı var ama savaşlarda yamyamlık hep olur, 2 dünya savaşında da ve birincisinde Türkiye’de de vardı.

Gerçek bir seri katil; hem kendi yemiş insan etini, hem de tüm kasabaya yedirmiş. Bu öykü, beni çok eğlendirdi.

Dizinin en çarpıcı yamyamı, kapanış jeneriği sahnesinde, kendi etini yiyen, Hannibal’in sevgilisi ve psikiyatristi olan kadındı. Onun psikopatisi muğlak kaldı (açımlanmadı) ve bu çok daha acımasızdı, yani Hannibal’e karşı bile, konumunu ve sonul davranışını bile belirleyememiş bir insan sözkonusuydu ve bu, Hannibal’in insanlardan tiksintisini çok haklı çıkarıyordu.

Geri kalanı açıkseçik ortada:

Will garibim, ilk fırsat bulduğunda Hannibal’i öldürdü ve kendi de yanında gitti.

İşte burada, asıl kötü olanlar, Bedelia ve Jack oluyor. Ki ikisi de katil aslında. Hem uygulama, hem tasarım olarak.

Yani, aslolan şu:

Katiller ve kurbanlar var.

Ya da, ‘Taht Oyunları’nın dediği gibi.

“Ya kancadaki etsindir, ya da kasap.”

Tam da günümüz koşulları işte.

Hannibal öyküsünün tüm adımlarını son 20 yılki sanat ürünlerinde izledim. En az 5 kişi / yaratıcı / tasarlayıcı, 3 film, 1 dizi, 2 başrol oyuncusu gibi, bir çapraz medya açılımı vardı.

Bu koyundan daha çok post çıkardı ama ticaret izin vermedi işte.

Dönelim aslımıza:

Hannibal, gerçekten neden öldürmek istediğini dizide bir türlü açımlayamadı ama sevgilisi psikiyatristin, yol kenarındaki yaralı kuşu öldürme ve onu böyle kurtarma düşüncesi, olayı çok güzel özetledi.

Hannibal, bir estet. Seri katiller de estet olur ama dediğim gibi repliklerini başkaları söylemiş oldu.

Finaldeki dövüş sahnesi, ‘Spartacus’un 2 kişinin 1 devi öldürme planına çok benziyordu. Ancak, Spartacus planı daha iyiydi, öldürme tasarımları rekor güzellikte oldu. Hatta sinema tarihini değiştirdi bu alanda. (Bir de ‘300’ var onun gibi.)

Geri kalanı safsata:

İyi-kötü ve Hristiyan dini temaları. Özellikle de, Blake konusu. Bence, yerlerde süründü dizi buralarda.

Şunu diyemedi bu dizi:

İnsan yalnızca öldürmek için öldürür ve bu onun hakkıdır. Öldürdükleri zayıfsa, güçlü olduğu için haklıdır; öldürdüğü güçlüyse, kazanan olarak haklıdır ki burada sürpriz at her zaman olabilir.

Hannibal’deasıl kazanan, dizi icabı öldürülen Kızıl Ejder aslında. Hepsini faka bastırdı çünkü.

4 kadının da kaçmasıilginç bir ayrıntı.

Kaybedenler klübü üyeleri (en son yakılan psikiyatrist gibi), çok ironik bir ayrıntı.

Bedelia’nın ölüme teslimiyeti, hakkı verilmemiş bir öz-kefaret durumu. Tek ölen kadın o çünkü.

Beni en çok vuran bölüm, 4. bölüm oldu. Bütün ağır yaralı kuşlar, şokta birbirlerini seyrederler: ‘La noldu bize?’

(Çok güldüm ve hüzünlendim aynı zamanda bu sırada.)

2. sezonun 13. (ve son) bölümünde Hannibal, tam bir katliam yapar çünkü.

Evet ve çıkış:

Hannibal bize ne öğretti?

Şunları:

Sinema artık bambaşka bir şey.

Sinema bazı açılardan ancak şimdi özgür.

Sinemada imkansız denilen çok şey yapıldı ki bunu ifadeyi becerebilme anlamında söylüyorum.

Arkadan gelen, yeni dönem (2020) çizgiroman çapraz medyaları tam bir sanatsal regresyon imliyor şimdiden. Yani, Dexter’den Hannibal’e geçici bir sanatsal zirve ve rönesans yaşandı ve bitti.

Açıkçası, bu dönemi çok arayacağız. 2010 sonrasıki Sarı Sinema inişinin ardından, o eski sarı filmleri fellik fellik aradığımız gibi.

Demek ki bir sıçrama (en azından sinemada), bu koşullarda pek pek 10 yıl sürüyormuş. 5-10 parçada bunu izledik.

Eldeki kozlar aşağı yukarı bitti ve bu bir tükeniş demek.

O nedenle Hannibal (Roma’yı yıkmayan salak) ve Will (irade) uçurumdan aşağıya uçarken, sinema da öyle oldu demek.

Hollywood, aslına rücu etti bile çoktan.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..