Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Hans ninge sulanma

Hans ninge sulanma
 

Okumuşsunuzdur Almanya da ırkçı cumhuriyet partisi bir kampanya açmış durumda bir Alman genç kızın biraz da alımlı bir pozda yer aldığı afişin altında Ali Bana Sulanma deniyor.

Bu kampanya fazla ses getirmedi ve gariptir milliyetçilerimiz ayaklanıp Alman Konsolosluğuna siyah çelenk bırakmadılar (oysaki bir topluluk alenen aşağılanıyor) dahası bu afiş nedeni ile Alman makamlarında herhangi bir kovuşturma yapmaları talep edilmedi (sanırım Almanların 301’i ve Cemil Çiçekleri yok, ne kayıp isteseler her ikisini de yollardık kendilerine) kısacası olay geçti gitti. Hatta ilginçtir Almanya’da bile Türklerin herhangi bir gösterisi olmadı (burada da orada da olayı PKK’ya bağlayanların olmaması ise ayrı bir hadise) “sanki ırkçı parti bu ne yapsa yeridir” türü bir algılama ve kabulleniş oldu. Burada ise liberal demokrat sol aydınlar, gazeteciler, ırkçılık karşıtları Almanları gayet iyi anladığını belirtiyorlar.

Öyle ki geçen gün NTV’deki programlarında Müjde Ar ile Çiğdem Anat arasında ufak bir tartışma oldu. Müjde Ar ırkçılığı net bir dille kınarken, Çiğdem Anat İğne Çuvaldız misali oradaki Türklerin bu kampanyaya konu olacak olumsuz davranışları olduğundan söz etti. Kendi kadınlarını kapatırken, alman kadınlara sarkıntılık ettiklerini ifade etti.


Diyelim ki doğru, gerçekten de Türk erkekler “serbest” bulduğu Alman Kadınlara asılmakta bir hayli yavuz. Özellikle diskolarda filan kadınları sıkıştırıyorlar.Bu tüm Türkleri hedefe yerleştirmeyi haklı çıkarmaz. Kaldı ki bu iddiayı ortaya atanlar Almanya da yabancılar ile evlilikte Alman Kadınlarının birinci tercihinin Türk erkekleri olduğu gerçeğini gizliyor. Yani ne tüm Türk erkekleri potansiyel tacizci-kaldıki Türk kızlarına asılan Alman erkekleri, kızları sıkıştırıp onun taciz edenler yok mu-ne de Alman kadınları tüm Türk erkeklerini tacizci ve tecavüzcü coşkun sayıyor. Hayatın ritmi ırkçı seçim hilelerinden çok daha gerçek.

Peki ülkelerinde hayli medeni gözüken Almanlar ya da Avrupalı/Amerikalı erkekler kimlere sarkıntılık ediyor, hatta daha fazlası kimlere parası ile "tecavüz" ediyorlar.İşte asıl sorgulanması gereken de bu bence.

Yoksa Batının cinselleştirilmiş şark algısı içinde şehvet timsali, uygarlaşmamış bir tür hayvan olan doğu erkeği ve cinsel cazibe ögesi olan doğulu kadın imgesinin yeni-ırkçılık tarafından yeniden üretildiği ortada. Dolayısyla asıl sorguya çekilmesi gereken bu olgu yani seks turizmi. Erkek fantazisi ırk ve sınır tanımıyor bu "iş" için oralara gidenler arasında tüm ırk ve milleten zengin erkeklere rastlamak olası. Ama en çok batılı erkeklerin gözdesi bu yoksul ve küçük bedenlerin sunduğu taze et.

Bastır Parayı Boz Wi’yi

İfadedeki aşırı erkek yüklülük benden değil “bozma” fantezisi için 50 doları bile gözden çıkaran batılı turistlerden kaynaklanıyor. Çünkü küresel seks pazarında bakire olmak ve ilk kez onunla yatan erkek tarafından kızlığın bozulması iyi para getiriyor. Buradan bekâret fantezisinin sadece Türk erkeklerine değil hemen hemen tüm erkeklere ait olduğu da ortaya çıkmış oluyor ayrıca.

Uzak Doğu seks pazarı dillere destan özellikle de 2006 verileri ile yıllık 15 milyon turisti-büyük çoğunluğu Avrupalı ya da Amerikalı Turisti Ağırlayan Tayland bu alanda en ünlü yer özellikle de Puket Adası. Go Go denilen striptizden masaja dek aklınıza gelen her tür fantezinin sunulduğu ve yaş ortalaması her yıl biraz daha düşen çekik gözlü kızların cüzdanı kalın turistlere sunulduğu barları ile ünlü bir yer burası. Seks Turizminde dönen rakamları tam anlamı bilmek olanaklı olmasa da milyonlarca/milyarlarca dolarlardan söz ediliyor.

1996 senesinde bir tahmine göre, ABD, Batı Avrupa, Avustralya ve Japonya'dan yaklaşık 5 milyon turist seks endüstrisinin müşterisi olmak için Tayland'ı ziyaret etti. Bu turistlerin yaptıkları harcamadan ülkenin 26.2 milyar dolar gelir elde ettiği tahmin ediliyor. Bu rakam bilgisayar yapıp satmaktan 13 kat daha fazla gelir getirici. Tayland'da seks turizmi yoluyla, uluslararası otel zincirlerinden havayolu şirketlerine, barlara ve taksi şoförlerine kadar turizm sektörünün birçok bileşeni, seks turizminden kâr ediyor.

Fuhuş sektörü, Endonezya, Malezya, Tayland ve Filipinlerde gayrisafi milli hâsılanın yüzde 2 ila 14'ünü oluşturuyor. ILO'ya göre, bu ülkelerde seks sektörü, ülkenin "ekonomik, sosyal ve siyasi yaşamına entegre" olmuş durumda.

Hollanda'da seks endüstrisinin yıllık gelirinin 1 milyar dolar olduğu söyleniyor. Uzakdoğu’dan, Ukrayna’dan dünyanın her yerinden gececik hatta çocuk yaştaki genç kızlar, genç oğlan çocukları şehvetten kabarmış benliklere sunuluyor. Tüm bunlar için ülkelerden özel olarak uçak kaldırılıyor.

Dayak, Hapis ve Seks köleleri

Ancak işin bir de gayrı insani yüzü var. Onu da bu konuda çalışmaları olan Feminist Araştırmacı Ayşe Sargından alalım.

“Taylandlı Siri'nin hikâyesi, kapitalist küreselleşmenin yarattığı yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizlik ile fuhuş sektörünün ilişkisini gözler önüne sermesi açısından anlamlı.

Siri, Kuzeydoğu Tayland'da yoksul bir çiftçi ailesinin kızı. Diğer çiftçi aileler gibi, Siri'nin ailesi de, Tayland hükümetinin Dünya Bankası ve IMF'nin direktifleriyle uyguladığı ekonomik politikalar sonucu daha önce verilen çiftçi desteğinden yoksun ve ithal pirinçle rekabet etmek zorunda bırakılıyor.

Ailesi Siri'yi 4 yıl okuttuktan sonra, evde küçük kardeşlerinin bakımına yardım etmesi için okuldan alıyor. Siri 14 yaşına geldiğinde, köye gelen şık giyimli bir kadın, Siri'nin ailesine kızlarına "iyi bir iş" bulacağını söylüyor ve aileye avans olarak 2 bin dolar veriyor. Bu, ailenin neredeyse 1 senelik kazancı. Aile kabul ediyor.

Siri'yi başka bir şehre götüren kadın, onu ortakları arasında bürokratların ve yerel politikacıların olduğu ve ayda ortalama 88 bin dolar kar eden bir geneleve 4 bin dolara satıyor.

Siri önce satıcı erkeğin tecavüzüne uğruyor. Fuhuş sektörüne bu tecavüzle sokulan Siri, ilk müşterisinden sonra kaçma denemesinde bulunuyor. Ancak genelev kazancından yüzde alan bir polis tarafından yakalanarak geri getiriliyor.

Siri'nin kaçma denemesinin cezası: dayak ve geneleve olan borcunun iki katına çıkarılması. Siri'nin - aylık oda kirası ve yemeğin de eklendiği - borcunu, müşteri başına aldığı 4 dolarla ödemesi bekleniyor. Sadece kirayı ödemek için Siri'nin ayda 300 müşteriyle beraber olması gerek. Bu ortamda, Siri'nin tek çaresi satıcısıyla iyi ilişkiler kurmak. Siri bir daha hiç kaçma denemesinde bulunmuyor. Taylandlı Siri'nin hikâyesi, sadece bir örnek. Bunun gibi binlercesi hem Türkiye'de, hem de dünyanın birçok ülkesinde yaşanıyor.”[1]

Tüm bunlar ortadayken sizce doğulular mı şehvet düşkünü, yoksa batılar mı? Ya da kabarmış erkek şehvetinin doğusu, batısı var mı. Durum bu haldeyken doğuluların "Hans, Fransuva, George, Ning'e, Wi'ye, Nin-Sang'a Sulanma" demeye daha çok hakkı yok mu? Yoksulluk nedeni ile çocuklarının bedenini zengin batılılara satan yoksul insanların durumu ortadayken, zenginlik şımarıklığı içinde geçmişteki sömürgeci fantezilerini sürdüren Hanslar bu alçaklığı neyle izah edecekler. Ama durun kibirli batılı ırkçılar kadar onun yardakçıları olan Batıcı aydınlara da koca bir yuhh çekmek gerekmez mi?


Önemli Not. Bu yazıda batı sözü bolca geçsede amacım bir bütün olarak batıyı olumsuzlayıp, batıya ve batılılara düşmanlık gütmek değil. Bu yazının temel kaygısı Adalettir. Birilieri kendi pisliklerini örterken başkalrının pisliklerine adeta projektör tutuyorsa Adalet incinir. Bu nedenle batılı ırkçılara, doğu düşmanlığı yapan batılılara, insanlıktan çıkmış batılı tüketicilere yuhhh. Buna karşılık batılı olupda insanlığın vicdanı olan nice kişide var. Onlara ise bin selam olsun.


[1] Pornografiye ve Seks Endüstrisine Hayır! http://www.bianet.org/bianet/kategori/kadin/86376/pornografiye-ve-seks-endustrisine-hayir

 
Toplam blog
: 44
: 809
Kayıt tarihi
: 06.06.07
 
 

Sosyoloji ile ilgili olarak Birikim, Üç Ekoloji, Birgün Gazatesinde çeşitli yazılarım çıktı. Ayrı..