Harala-Gürele

Harala Gürele kimi yerlerde planlanmış düzensiz görünen aslında planlanmış ve hedef saptırma sohbeti ya da iyi niyetli eylem ya da eleştiriyi suçlamak suretiyle ortamı, sohbeti veya eleştirel bir sohbete ya da konuşmaya veyahut eyleme, daha filizlenme aşamasında tepesine binmek suretiyle planlı bir bertaraf etme yöntemidir. Bu durum onlarca yıldır Türkiye’de yüzlerce yıldır da Osmanlı’da başarıyla uygulanmış bir yöntemdir.

Eleştiri ya da iyi niyetli bir fikir: -“Matbaa ile kitap yaygınlaşır, insanlar daha kısa sürede daha çok bilgi sahibi olurlar.”  El-cevap: “Zındıklar, kâfirler de kitapları elle değil, onlar da matbaa ile çoğaltırlar. Kâfirin yolundan giden kâfirledir. Kâfir ve zındıkların yolundan gidenler onları kendilerine dost edinmişlerdir.”

Eleştiri ya da iyi niyetli bir fikir: “Ahi Evran’ın uygulamakta olduğu Ahilik sistemini hemen her eyalete kurmak lazım. Eyaletlerde zanaat ticaret gelişirse memleket gelişir, memleket gelişir, halkın tamamı zanaat sahibi olursa üretim gelişir, üretimi gelişen millet zengin olur, zengin ülkelerdeki insanlar daha fakir ülkeleri gözlerinin önüne getirerek daha mutlu olur ve o toplumun bir parçası olmaktan mutlu olur. Ülkede içeride bozgunculuk yapanlar da bu şekilde azalır. El-cevap: “Zanaat Ermeni, ticaretse Yahudi, Urum işidir. Türk’ün işi askerliktir. Her Türk asker doğar. Türk asildir, asil olan hiç sabahtan akşama kadar bir başkasının ayakkabısını yapar da buyurun efendim, evet efendim der mi hem bir Müslüman bir Yahudi, Rum veya Ermeni’ye hiç hizmet eder miymiş, nerede görülmüşmüş?”

Eleştiri ya da iyi niyetli bir fikir: “Kamuya açık alanlarda, parklarda içki içilmemesi gerekir. Oralarda çocuklar, içki içmeyi günah gören insanlar da paylaşıyor.” El-cevap: “Unutma ki bu ülkenin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk de bir rakı meraklısıydı ve içki kültürü bize ondan kalmış bir yadigârdır. Kötü olsa o içmezdi, hem içki içmeyi eleştirmek, Atatürk’ü eleştirmek, Atatürk’ü eleştirmek ise Kubilay’ın katillerinin işidir. Onların yeri de İstiklal mahkemeleridir.”

Eleştiri ya da iyi niyetli bir fikir: Yabancı ülkelerde yollarda en ufak bir su birikintisi olmaz, en ufak yağmurda bodrum katları su basıyor, altgeçitlerde biriken sular arabaları yutuyor ve her ciddi yağışta milyonlarca lira kaybeden milletimiz çoğu zaman çok fazla zarara uğruyor. Yazık! El-cevap: “Eskiden yol bile yoktu, insanlar yağ kuyruğundaydı, akşama kadar sıra bekliyorduk da yağ alamadan kös kös geri dönüyorduk, o zaman iktidarda olanlar çoluksuz, çocuksuz zürriyetsizlerdi, bak şimdi öyle mi, bolluk var, zenginlik var, bak İstanbul’a üçüncü havaalanı yapıldı. Her yere uçakla gidiyorsun onları görmüyorsun da başı secdeye değmemişler gibi, dinine bağlı, fakir dostu, garibana yardım eden bir Müslüman’ı eleştiriyorsun. Günah, ayıp!”

Eleştiri ya da iyi niyetli bir fikir: “Ya kardeşim, her tarafa Atatürk heykeli yapıp gerekli, gereksiz her yerde heykel bulundurmamıza Atatürk sağ olsaydı bilmem ne derdi. Ama onun şekilcilikten ziyade eyleme bakacağından eminim. Heykelinin önünde hazır ola geç, verdiği ödevlerden çak, olacak şey mi? Öyle bir liderin sence onun heykelinin önünde hazır olda durmana ihtiyacı var mıdır?” El-cevap: Sen tıpkı Atatürk düşmanları gibi konuştun? Atatürk olmasaydı, ülken Yunan işgaline uğramış, İngiliz, Fransız’ın işgaline uğramış vatansız kalmıştın. Atatürk’e karşı her sinsi emelleri olan herkesin izlediği yol aşağı yukarı aynı olmuştur.  Senin soyunu sopunu, yaptıklarını bilmesem Atatürk düşmanı olduğunu düşünürdüm…

Türkiye’de ve Türk Coğrafyasında geçmişten günümüze fikirler genellikle bu şekilde bastırılır, bastırıılmıştır; muhtemelen bunun başka şekilleri de vardır. Hırsızla ev sahibinin boğuşurken gören bir yabancı; hırsızın feryadını, oyununu o kadar sahici bulur ki hırsızı daha inandırıcı bulur, ev sahibini tepeler. Hırsızın çığlığını duyan herkes; mükemmel oyunu ve sahici çığlıkları ile hırsızı bırakıp ev sahibini suçlu  bulur,  daha ileri aşamalarda ise; ev sahibi hapse, hırsız yeni avlara...