Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '08

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Hararetli tavsiye

“Sizlere bugünlerde kitapçı vitrinlerinde kolaylıkla bulabileceğiniz bir kitabı hararetle tavsiye ediyorum:

Osman Ulagay'ın "AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu" adlı şahane kitabını...”

Bu alıntıyı Sn. Ahmet Hakan’ ın 22 şubat 2008 tarihli Hürriyet gazetesindeki köşesinden yaptım. Kitabı henüz okumadım. Ama yazıyı sonuna kadar okudum. Çok takdir ettiğim Sn. Ulagay’ ın kitabını okumadan, Sn.Hakan’ ın öneri yazısını okuyup, öneri yazısına dayanarak okunmamış bir kitap ve öneri sahibi için bir yazı yazacağım. Yineliyorum görüşüm tamamen bu koşullarda nasıl olsa bunu kasdediyorlardır peşin yargısı ile kaleme alınmıştır. Belki okuyunca özür dileyeceğim veya ben demiştim diyeceğim bilmiyorum. Ama lütfen sayın Ahmet Hakan’ ın bu yazısını okuyun ki aşağıda yazdıklarım anlam kazansın.

Sayın okurlar önce bir (bir sürü varda burada birini temel alıyorum) takıntımı yinelemek istiyorum. Ben önce sonuçlarla ilgilenmem. Sonuç beni rahatsız ediyorsa değiştirmem gereken şey nedendir derim. Bunu sanırım “trafiğin patronu…” başlıklı yazımda da açıklayabildim. Şimdi anladığım kadarı ile Sn. Osman Ulagay ve öneri sahibi Sn. Ahmet Hakan Türk solu’ nun veya AKP dışındaki siyasi oluşumların başarısızlığı nedeni ile toplumun, Sn. Hakan’ ın deyimi ile “AKP’ nin kucağında..” olduğunu düşünüyorlar. İşte sayın okurlar ben tam da bu noktada –ki burası çok önemli- toplumun diğer siyasi oluşumların başarısızlığı nedeni ile “AKP’ nin kucağında…” olduğunu düşünmüyorum. Tam tersine işte bu toplum yüzünden -eğilimin ne olduğu hiç önemli değil- bu siyasi oluşumların ortaya çıktığını düşünüyorum. Benim kısıtlı da olsa yıllardır sesimi duyurabildiğim zamandan beri vurgulamaya çalıştığım bu. AKP, CHP, ANAP, DTP, MHP ve dahi her kim var ise onlar benim içimden çıktı. Onlar varoldu diye ben varolmadım. Tam tersine ben böyle düşündüm diye onlar öyle oldular. Fiziksel açıdan da, mantıksal açıdan da bunun tersi olamaz. Yani bizim vekillerimiz gerçekten bizim vekilimiz. Bizim siyasi partilerimiz gerçekten bizim partilerimiz. O zaman değişimin partilerden değil benden, bizden başlaması gerekiyor. Bunu kavrayamadığımız sürece hiçbir zaman hiçbir şey olumlu anlamda değişmeyecek. Partiler beni değil, ben partileri değiştirmeliyim, değiştiremiyorsam farklı olarak ortaya çıkmalıyım.

Sayın okurlar, 2B yasası için teorik olarak AKP eleştirildi, eleştiriliyor. Hatta şu aralar oldukça sert eleştiriler yönelten iş dünyası da buna dahil. Peki hepimiz ilk bulduğumuz açıklığa alış veriş merkezi dikip, içinde kız/erkek arkadaşımızı beklemek mutluluğuna kavuşmak istemiyormuyuz? O zaman AKP’ nin suçu ne? Hangimiz İbrahimağada yapılan o alışveriş merkezine karşı çıktık başta yatırımcısı olmak üzere ? O alanda bir park yaratmak, şehir içinde nefes alınası bir alan ortaya çıkarmak hangimizin içinden geldi de şimdi AKP suçlu oldu ? Anlayın artık bu toplumun solcusu da sağcısı da maksimum bu kadar.

Bu toplumdan ancak bu siyasiler çıkar. Açıkça söylüyorum, ben adı hiç önemli değil herhangi bir siyasi partiden aday olsam veya yeni bir oluşum ile ortaya çıksam ve desem ki ne kadar orman, su havzasına yapılmış ev / gecekondu var yıkacağım, yıkım parasını yapandan alacağım, yenisini yaptırmayacağım, tüm köprü projeleri iptal, tüm duble yollar iptal, yeni üniversite açmak ne kelime, açık olanlar incelemeye alınacak. Ben kaç üniversitenin var olması gerektiğine takılmışım, insanlar içine girenin başına. Ben diyorumki açık yada kapalı girilsinmi tartışmasından önce orası var olmamalı, yenisi için vaadde bulunulmamalı. Söylermisiniz bana kim oy verir. Bırakın oy almayı ben o meydandan dayak yemeden çıkarmıyım.

Sorun üst katta değil, temelde.

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..