Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Harbiden Gerçeküstü Adalet Anlayışı

<ı>(Hulusi Amca, elinde gazetesi, kahvaltı masasındadır. Sırtında çantası, elinde kitaplarıyla Özgür girer mutfağa... Eğilir öper Hulusi Amca’yı...)

-Günaydın babacım, çıkıyorum ben, akşama birşey istiyor musunuz?

<ı>(Hulusi Amca sıkıntılı, başını hafif kaldırır gazeteden, gözlüğünün üzerinden bakarak...)

-Yok kızım, ne istiycem. Barış’ı görecek misin?

-Görürüm herhalde, konuşmadık.

-İyi, görünce konuşun anlaşın, evlendiğinizde kız çocuk yapmayın bana yeter.

<ı>(Gazetesine geri döner. Mukadder Hanım Teyze elinde tava, ocağın başından seslenir...)

-Hayırdır Hulusi, yine sabah sabah? Ellerindeymiş gibi çocukların sanki... Kız olsun, erkek olsun, sağlıklı bir torunum olsun da...

<ı>(Özgür annesine yaklaşır, eğilip onun yanağına da bir öpücük kondururken...)

-Yok birşey Mukadder’im, Adalet Bakanlığı’nın TCK ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ bölümü üzerine yaptığı çalışmaların haberini okumuştur babişko kesin. Evlenirsek yapmayız babişko, sen sıkma canını...

-Evlenirsek ne demek Özgür? Tansiyonum çıkacak bak yine... Evlenmeyip ne yapacaksınız? Hulusi şu kızına birşey söyle...

-Ne söyleyeyim Mukadder, yetişkin kadın, bana düşmez ona akıl öğretmek, o kendisi için en iyi olanı bilir...

-Ay yetişkin kadın dedi, geniş adam! Kız o daha kız, evli mi de kadın diyorsun, ayıp yahu, baba olacaksın bi de...

-Babasıyım Mukadder, sahibi değil... Ayrıca erkek mi, kadın işte, fesupha...

-Ey güzel Allah’ım, sen aklıma mukayyet ol... <ı>(Özgür’e döner...) Sen de otur iki lokma bişe ye de öyle çık bari, anarşist seni...

-Ooo, yumurtalı ekmek mi var mönüde, yerim valla.... Likit değil di mi bunlar?

-Zevzek...Hep senin yüzünden Hulusi... Bırak iplerin ucunu böyle... Yarın bi gün kendi ayakları üzerinde duran bir başına buyruk olarak RTÜK’ün, Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın tepkisini çeksin de gör...

<ı>(Özgür güler hin hin, bir yandan atıştırırken...)

-Sen bıraktın galiba dizi takip etmeyi Mukadder’im, ahlakını bozacaklar bu yaştan sonra diye hı?

-Sen önce anneyle dalga geçmemeyi öğren, gelenek düşmanı... Aile önemlidir, bak babanla biz evlenmesek siz olur muydunuz?

<ı>(Hulusi Amca düşünceli, kafasını gazeteden kaldırmadan söylenir...)

-Valla keşke çocuklara sorma şansımız olsaydı, böyle bir dünyaya gelmek ister miydiniz diye...

<ı>(Özgür takılarak...)

-Bak bankalar batıyor birer birer Mukadder’im can parem.. Ekonomi tepe taklak... İşsiz kalırsa müstakbel damadın, yine de verecek misin beni ona zorla?

-Evlilik iyi günde de kötü günde de birlikte olmaktır çok bilmiş... Sevemedim bir türlü bilirsin ya, onca gezdin tozdun, bi adını koymak lazım artık...

-Hayır yani, evlilik başlıbaşına bir sektör... Dünya masraf... Ne gerek var di mi ama? Şöyle nohut oda bakla sofa bi ev bulup geçinir gideriz diyorum ben...

<ı>(Mukadder Hanım Teyze, ağzı açık, servis yaptığı maşayı düşürüverir elindeki tavanın içine...)

- Vallahi inecek yüreğime birgün, Hulusi ne diyo bu?

-Bize düşmez Mukadder, o nasıl mutlu olacaksa öyle olsun... Baba olarak beni ilgilendiren tek şey çocuklarımın mutluluğu...

<ı> (Elindeki tavayla ocağın başına dönerken...)

-Öyle deme Hulusi, kız çocuğu bu... Hayırlısıyla bitirsin de şu okulu, kaç ay kaldı şunun şurasında... Valla mahalleliye laf anlatmaktan bitap düştüm, herkes soruyo “E ne zaman istemeye geliyolar kısmetse” diye... Olmadı adresini bulup ben gideceğim Barış’ın annesine, el birliğiyle bağlayalım şunların başını diye...

<ı>(Hulusi Amca, ev halkının nadiren şahit olduğu bir sinirlilikle, gazeteyi katlayıp hızla kanepenin üzerine bırakır...)

-Hah, senin gibiler yüzünden böyle kanun taslakları hazırlamaya cesaret ediyo işte bu densizler Mukadder, aferin! Onca yıllık evliyiz, bir gram oynatamadım seni yerinden!... Yahu kime ne benim kızımın özel hayatından, herkes kendine baksın önce!... Benim kızım ‘kız çocuğu’ değil Mukadder, insan, insan!...

<ı>(Özgür’ün lokması ağzında kalmıştır... Mukadder Hanım Teyze endişeyle dönüp Hulusi Amca’ya bakarak gücenik bir sesle..)

-O ne biçim söz öyle Hulusi, senin yüzünden filan? Ben onaylıyor muyum 14’ünde evlensin kız çocukları?

-Bilmem ben! Zaten sinirlerim oynamış sabah sabah!... Sadece 14’ünde evlensin deseler, tecavüzcüsüyle de evlendirilsinmiş el kadar bebeler!... Baba hapse girince aile sefil oluyormuş, o yüzden karısı istemese de dinlemesin, zorla tatmin olsunmuş hayvanoğulları!... Artık kimi koruyup kurtarıyorlarsa?!...

<ı>(Mukadder Hanım Teyze’nin dudaklar kıvrılır, sesi titrer...)

-Ama kırıcı oluyorsun Hulusi, ben böyle mi olsun diyorum?

-Sen demiyorsun, ama senin gibilerin kız çocuğu ve namus yaklaşımını sömürenler böyle diyorlar!...

-Sakin ol babişko, yok öyle birşey demiş işte Adalet Bakanlığı...

-Külahıma anlatsınlar! Arsız haşereler gibi, tepki gördüm mü bir adım geri, sonra azıcık ihmal et, gıdım gıdım yaklaşıp hissettirmeden yine yaparlar yapacaklarını!... Bilmiyor muyum ben?! Vallahi kısık ateşteki suyun içinde kurbağa gibi hissediyorum ben bu memlekette artık kendimi!...

<ı>(Mukadder Hanım Teyze arkasını dönmüş, ocakta birşey yapıyor gibi davranmaktadır... İç çekişleri duyulmaktadır belli belirsiz... Özgür yavaştan çantasını, kitaplarını toplarken...)

-Haklısın babişko, zırt pırt gündem değiştirip iyice sersem sebelek ettiler... İnsan neye tepki vereceğini, hangi bir hakkını savunup koruyacağını şaşırır oldu... <ı>(Eğilip öperken Hulusi Amca’yı, gözleriyle de Mukadder Hanım Teyze’yi işaret ederek...) Sen yine de sakin ol, bak Mukadder’im sarkıttı dudağını, valla bu kez gönlünü almak zor olacak gibi...

<ı>(Özgür aceleyle Mukadder Hanım Teyze’nin yanağına da bir öpücük kondurur... Küskün bir çocuk gibi kendini çekmesine şefkatle bakarak gülümser, Hulusi Amca’ya “İşin zor” bakışı atıp telaşla çıkarken seslenir...)

-Hadi ben kaçtım...

<ı>(Hulusi Amca sıkıntılı, nasıl gönül alacağını düşünürken bir yandan birşey olmamış gibi söylenir, dalgın...)

-Kaç kaç, hatta aklın varsa bir yolunu bul, memleketi terket... Gemiyle kaçarsan hatta, daha limandan alışırsın el memleketinin düzenine... Doğuda fokur fokur kaynayan kazan her gün yeni bir ana kuzusu kayıp... Dolar olmuş 1,5 YTL... Yiyip yiyip bana ne diyenler almış başını gitmiş... Kıbrıs çaktırmadan gitti gider... İnsanımız sersem olsun diye ne yapmalıysa...Hoş onlar da dünden gönüllü ya... Memleketi koruyup kurtaracaklar da içerde... Kaç kızım kaç, aklın varsa kaç...

....

<ı>(Akşama kadar ortam yumuşasın diye değişik konularda ortaya laf atan; sıkıntılı bir halde ama ‘ilgiliymiş gibi’ kırentleri düzeltip bulaşıkları yerleştiren ve tüm bu mahçup girişimleri kırgın bir sessizlikle yanıt bulan Hulusi Amca dayanamaz daha fazla...Sokuluverir yavaştan akşam yemeği için mutfak masasında fasulye ayıklayan Mukadder Hanım Teyze’ye... Eline bir fasulye alır o da...)

-Mukadder’im, gül damlam, sana değil kızgınlığım... Vallahi, sinir mi koydular insanda... Seni kırmak ister miyim ben hiç?

-...

Çok mu kızgınsın?

-...

-Çevirme başını öte yana gözünü seveyim, bi öpeyim o yanakceğizini hı?

-...

-Hadi ama...

-Çok kızgınım vallahi Hulusi Bey, hayatta da öptürmem... Yargıtay 5. Daire temsilcileri’ne de kızgınım zaten... Çıkarmayım bak hepsinin acısını senden... Dokunma bana, vallahi henüz yasa değişmemişken tıktırıveririm seni 7 yıl içeri görürsün başkasına kızıp gül damlanı üzmek neymiş...

-...?!?



Ekim 2008

 
Toplam blog
: 14
: 600
Kayıt tarihi
: 16.06.06
 
 

.... ..