Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ekim '17

 
Kategori
Kültürler
 

Harmanda

Harmanda
 

Güneş sapsarı yakıyor enselerimizi, harmandayız.

Dayım bir türkü tutturmuş

" Cevizin yaprağı dal arasında,güzeli severler bağ arasında"

Dayım düven sürüyor, sarı öküzler koşulu boyundurukta

Sarı öküzler koşulu ve yorgun

dönüyorlar durmadan, ekinin sesi düvenin sesi

gıcır da gıcır.

Ben düvenin üstünde oturuyorum, oyun gibi geliyor bana

Panayırda atlı karıncaya binmişcesine eğleniyor çocuk gönlüm.

Türkü söylüyor dayım

"Evlerinin önü zerdali dalı, pencereden gördüm kınalı eli"

Dağlara taşlara yankılanıyor sesi, geri geliyor. Sanırsın dağlar taşlar türkü söylüyor.

Sarı çayırda güreş varmış bugün diyor dayım.

Davullar gümlüyor sarı çayırda, sıcakta gerilmiş eyice derisi. Zurna sızım sızım, çığlık çığlığa inliyor.

Seymanlar dönüyor, kaşıklar şıkırdıyor. Keçe yelekleri buram buram ter içinde.

Dayım acıktık diyor, bir şeyler yiyelim. Bense acıktığımın farkında bile değilim. Ağacın dalına asılı bohçayı indirdi dalından dayım, oturduk ağaç gölgesine. yengem yaydı bohçayı yere, domates, peynir, Allah ne verdiyse.

Akşam oldu dönem gali evimize. Öküzler önde biz ardında akşam güneşi kaybolmak üzere.

Ninem ünledi "Gel kız bureye şaşkın, muallim buban yedirmedi mi sana hiç ekmek aşın" Tutuşturdu elime koca bir dilim gündöndü yağlı kırmızı biberli ekmek. Otlar kaynatmış kazanda "otur baken dedi, şu kazanın içine, şaşkın, oturda bi şifa bul, kızarsın geberik benzin", Elimde kocaman bir dilim ekmekle ben, kazanın içinde gerçekten şaşkın. "bu gece burada galda sana masal devereyim, gitme dayınlara bu gece" dedi ninem.  Gece oldu. Nine dedim "Hani Ramazanda Mürsel davul çalıyo ya ,ne diyorlar söylediğine hiç türküye benzemiyo da"

"Mürsel övüyo gızım" dedi, "Mürsel övüyo demek ne demek nine"

"Mani söylüyo demek, mani derler ona" dedi ninem "Nine hani sen bana masal deyivercektinya" ,"dur dedi anladıverem. Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, dedeler tellal, pireler berber iken, ben Emel gızımın beşiğini tıngır mıngır sallarken………………………………

Sabah oldu, horozlar öttü, uzaktan eşeklerin anırması, köpeklerin havlaması duyuluyor, koyunlar kuzular penceremizin altındaki yalaktan su içiyor. Hayvanların çıngırak sesleri geliyor kulağıma çıngır çıngır.

Ninem avluya indi, ateşi yaktı. Ateşin üstüne sacı koydu. Sacın üstüne bir tutam un ekip yumurtayı kırdı."napıyosun nine " dedim. Meğer bana yumurta külbastısı yapıyormuş kahvaltıda yiyeyim diye. "Dur bi" dedi "sana bir tas ta süt guyverem de iç şaşkın"

Babam gelmiş ilçeden, saçları biryantin, takım elbiseli ve kıravatlı. Yakışıklı babam gelmiş beni götürecekmiş artık, annem çok özlemiş "kızımı al getir demiş" Ben de çok özledim annemi, ama ninem …ninem yalnız, bensiz kalır, üzülür ağlarsa. Benim ninem herşeye çok ağlar, hele ki dedemden söz açılmasın sel olur pınarları, gözleri hep yaşla dolar pamuk ninemin.

Şimdi büyüdüm, Sanki küçük bir kız çocuğuyum hala ben, aklımda... hala burnumda tüter kokusu oraların

Kocaman, işlemeli bakır sinilerde kalabalık oturduğumuz sofralar ve toprak kaplarda pişmiş, tahta kaşıklarla kaşıkladığımız düğün aşlarımız, bulur pilavı, hoşaf kuru fazsulye ve illede cevizli lokma. Arasıra giderim oralara......

Şimdi ne avludaki ocak, ne kapı üstü evlerimiz ne de bahçedeki elma ve akasya ağacı durmasa da yerli yerince.. Ben hala oralardayım..

Yaşamöykümden anımsadıklarım / Emel Örgün

 
Toplam blog
: 13
: 969
Kayıt tarihi
: 27.10.17
 
 

"Ben gidersem türkülerim sen kal dünyada" ..