Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Harput, canım Harput !

Harput, canım Harput !
 

Harput’u bilir misiniz? Hiç gittiniz mi ? Ben biliyorum, ben gittim diyebilenlerdenim. Gitmeyenler, bilmeyenler için biraz kısa kısa bilgiler vermeye çalışayım.

Harput, hali hazırda 23 plakalı Elazığ’ın en büyük ilçesi olma özelliğini taşısa da M.Ö. 20 yüzyıldan kalıntıları da
barındıran tarihi bir kenttir ve ilk Elazığ’ın kurulduğu yerleşke sıfatını da taşımaktadır. Antik Harput yerleşkesi bir
müze gibidir. Bünyesinde çok sayıda tarihi kalıntı barındırmaktadır. En ünlü ve görülmesi gereken bir çok yerden en önemlisi kentten 2 km mesafede olan Buzluk Mağarası’dır. Ayrıca MÖ. 1.yüzyıldan kalma Ulu cami’yi ve yine MÖ. 179’ yılından kalma Meryem Ana kilisesi de görülmeye değerdir.

Evliya Çelebi'nin rivayetleri anlattıklarından yola çıkarak, buraya "Taş-Kale" manasına gelen Harput dendiği bilgisi
yer alsa da, buna katılmayanlar da vardır. Ayrıca, bu görüşe, Harput adının kökeninin "Har-pu-ta-va-nas" veya "Har-pu-ta-aş" kelimelerinden türediğini, bu kelimelerin ise "Ga-ar-ba-ta" veya "Har-pu-ta-aş" adlı bir tanrı/tanrıça veya lider adından gelme olabileceğini belirtirse de, bu isimlerin nerede yer aldığını ve hangi kültüre ait olduğu belirtilmemektedir. Bütün bu açıklamaların aksine, Harput'un en eski adının "Carcathiocerta" olduğunu belirtirken; "Carcath=şehir", "Certa=kale" anlamlarını koyarak, Carcathiocerta / Karkathiokerta adının "Şehir kale" anlamına geldiği de söylenmektedir. Aslında, her üç tanımlamada da ortak noktalar var. Zira, Harput yüksek kesimde kurulmuş bir yerleşkedir ve bir rivayete göre süt kalesi de denilen (yapımı sırasında su yerine süt kullanıldığı söylenmektedir), ve bölgeye sonradan hakim olmuş Urartular tarafından yapılmış olan ve günümüze kadar kalıntıları kalmış bugünkü Elazığ ovasına tepeden hakim olan görülmeye değer Harput kalesi vardır. İlk zamanlar, Araplar, Romalılar ve Bizanslıların eline geçmiş ama Türklerin elinde kalabilmiş bir kaledir. Tamamı olmasa da hala burçları ayaktadır. Diğeri de mitolojik bir ifade kazanmış bir anlama gelen isim de almış olabilir. Çünkü tarihi M.Ö 200’lere dayanıyor.

Mevcut tarihi kaynaklara göre Harput'un en eski sakinleri M.Ö. 2000 yıllarından itibaren Doğu Anadolu'ya yerleşen
Hurrilerdir. Hurrilerden sonra bölge Hitit hakimiyeti altına girmiştir. Çok uzun sürmeyen Hitit hâkimiyetinden sonra M.Ö. 9. Asırdan itibaren Doğu Anadolu'da devlet kuran Urartular Harput'ta uzun süre hüküm sürmüştür. Harput ve çevresi, 1085 yılında Türklerin eline geçmiştir. Bundan sonra İlhanlıların Dulkadiroğlularının, Akkoyunluların, Safevilerin eline geçmiş ve 1516 yılında Çaldıran Savaşı'ndan sonra Osmanlı Ordusu tarafından fethedilmiştir.

Harput’a ulaşabilmeniz için ilk önce Elazığ’a ulaşmanız gerek. Ben buraya Malatya üzerinden ulaştım. Yazın ortasında gittiğim Malatya’da işimi bitirip de bir de baba memleketi Elazığ’ı da göreyim dediğimde çok kısa süren yolculukta inanılmaz bir keyif aldım. Hele, Keban barajı’nı, Fırat nehrinin kenarlarında dinlenme tesisi, restoranlar yapıldığını görünce, hem çok şaşırmış, hem de çok duygulanmıştım. Çünkü, ilk Elazığ’a geldiğim de yıl 1972-73 falandı ve 3 günlük bir tren yolculuğundan sonra gelmiştik ve Fırat nehrini karşısında uyduruk sallarla geçmiştik. Bugünkü dinlenme tesisleri ve lokantaların olduğu yerde ne yol vardı, ne de düzlük. Dağların gölgesinin düştüğü geniş Fırat maviliğini görünce, inanın çok keyif alıyorsunuz. Bir de arabanızı şöyle bir lokantaya çekip, dağlardan gelen esintiyle Fırat’ın kokusunu içinize çektiğinizde, oradan ayrılmak istemeyeceksiniz. Burada bir balık yemenizi önemle tavsiye ediyorum.

Yolunuza devam edebilirseniz eğer, ve de kendinizi bir şekilde Harput’a atabilirseniz gezilecek olan yerler var, vaktiniz kalırsa Elazığ’ı gezmezseniz ayıp edersiniz. Buraları anlatmak da ayrı bir yazının konusu.

Harput’ta ne yiyebilirim diyenler içinde, şunu söylemliyim ki, buranın yöresel mutfağı çok iyi. Belki damak zevkinize ilk etapta uymayabilir ama seveceğinize eminim. Elazığ’ın tüm yöresel yemeklerini burada bulabilirsiniz. Mesela, Kellecoş, İşgene, Harput köfte, taş ekmeği, peynir ekmek, fodula, gömme, ufalama, sırrın, keşkek, tahana, orcik, dut pekmezi, tulum peyniri, şavak peyniri, söğürtme, ışkın, pirpirim, Heside, Gaygana, Pestilli Yumurta, Dolangel, Kalbur Hurması, gibi alışılmışın dışında bir ismi ve damak zevki vardır yöre mutfağının… Size tavsiyem, Harput köfte, gömme (yada kömbe), gaygana, kalbur hurması ve dilber dudağı’nı hatta bir deneyin. Daha ismi şuan aklıma gelmeyen bir çok yemek kültürü damağınızda inanılmaz bira tat ve keyif bırakacaktır.

Yöre üzümünden yapılmış olan pestil ve yine yörenin bir ürünü olan cevizden bolca yanınıza almayı unutmayın. Neden mi ? Hele siz o cevizleri bir güzel kabuklarından ayırın,, sonra da içini o pestillerin içine koyup, rulo yapın da bir ısırın. Ne demek istediğimi anlarsınız ?

Ha, unutmadan !... Bulabilirseniz Harput’un Buzbağ şarabından muhakkak alın. Gezi sonrası, keyfinizi devam ettirirsiniz !.. Dostlarınıza, hem Harput'u ve Elazığ'ı anlatırsınız hem de şarap ikram edersiniz.

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..