Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '11

 
Kategori
Siyaset
 

Has... tir senin özgürlüğün değil haddini aşmandır!

Has... tir senin özgürlüğün değil haddini aşmandır!
 

Kıbrıs’ta katliamı yaşamış, tanık olmuşlar dışında ki kuşak ( 50 yaş altı) üretmiyor sadece tüketiyor ve buna rağmen Türkiye'den gidecek öğrenci, kumar oyuncusu, zengin ve şöhretli dışında kimseyi adada istemiyor!  

Son 3 yıldır, belirli sıklıkla gittiğim yavru vatanda ki Kıbrıslı Türkler; başbakan kantarın topuzunu kaçırmış olsa da hadlerini bilmek zorunda! Bilmiyorlarsa anlatırız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti anlatmalı.  

Bu gün Kıbrıs Türkleri tembellik içerisinde, sırtını Türkiye’ye dayamış, üretmeden sadece tüketen hazır yiyici konumundadır.  

Eğitim adası haline gelen Kıbrıs, öğrenciler ve asker sayesinde ayakta durmaktadır. Buna rağmen çocuklarımız itilip kakılmaktadır. Üniversite öğrencilerinin gençlik hezeyanı ile yaptıkları en küçük bir gürültü de dahi Kıbrıs Türkleri derhal polise şikâyet etmekte, polis nezarette çocuklarımızı acımasızca dövmektedir!  

Asgari ücret Türkiye’nin 2 katı Kıbrıs’ta. Karı koca çalışan devlet memurları havuzlu villalarda oturuyor. Hepsinin altında arabası var. Gazi Magosa’da donanımlı bir Devlet Hastanesi olmasına rağmen herkes verilen hizmetten şikâyetçi. Özellikle öğrenciler madur durumda. Bileği kırılmış bir öğrenciye ağrı kesici, sinir krizi geçiren, vücudu kasılmış bir öğrenciye “Öykü almadan”, nöbetçi doktora danışmadan(!), hemşire insiyatifi ile iki kalçadan sakinleştirici yapıp eter koklatan; aynı öğrenci 4 saat sonra yeniden gittiğinde tekrar iğne yapacak kadar vurdumduymaz ve denetimsiz sağlıkçılar hizmet veriyor çocuklarımıza. Hal böyle olunca da devreye sayıları az olan özeller giriyor. Fahiş rakamlı ! Diş dolgu rakamlarını duysanız dudağınız uçuklar. Bunları yapanlar kim? Kıbrıs Türkleri!  

Dört tarafı suyla çevrili adada su sıkıntısı var! İçme suyunun fiyatı Türkiye’nin iki katı. Benzini bizden ucuza kullanıyorlar. Ekip biçmiyorlar, sanayi yok. Her şey Türkiye’den ithal.  

Kıbrıslı Türk gençleri iş beğenmiyor, çalışmıyor. Gazi Magosa’da aylarca süren yol çalışması en sonunda Türkiye’den giden taşeron firma çalışanları ile kısa sürede tamamlandı.  

“Türkiye'den buraya sizler gelmeden önce kapılarımız açık uyuyorduk, siz geldiniz hırsızlık arttı. Plâjda rahatsız ediliyoruz.” şikâyetinde bulunmakta haklı olabilirler ancak; polis raporlarında öyle demiyor.  

Ercan Havalimanını aradığınızda gündüz saatleri dışında telefona cevap verecek kimse yok. Yolcunuzun akıbetini öğrenemiyorsunuz.  

Çalışanların saat dilimleri de Türkiye ile aynı değil. 

Ada tam bir cennet! İstedikleri de bu zaten. Bize karışmayın, rahatsız etmeyin, tekerimize çomak sokmayın, güvenliğimizi de sağlayın, biz sizin kanınızı emip yaşamaya devam edelim. Yok böyle bir dünya arkadaşım!  

Bakınız sevgili Kıbrıs Türkleri, AKP Hükümeti’nin siyasi tutumunu ve “dayatmaca” yöneticilerini beğenmiyor olabilirsiniz. Adada illegal örgütlerin ve yandaşlarının(!) bulunmasından da rahatsız olabilirsiniz, haklısınız. Tam Demokrasi yanlısı da olabilirsiniz, Türkiye’ye 70 dakika uzaktan baktığınızda gördüklerinizden “Tepki vermezsek, burayı da orası gibi yapacaklar” endişesi de taşıyor olabilirsiniz, mümkündür. Ancak geçmişi unutmamalısınız! Vefa borcunuz olduğunu bilmelisiniz. Sizlere emanet gönderilen hiçbir çocuğu sadece ticari meta olarak görmemelisiniz. Sizlere sunulan ayrıcalıkların hakkını vermelisiniz. Üretmelisiniz, çalışmalısınız, Türkiye ipinizi çektiği noktada yoksulluk sınırında yaşayacağınızı bilmelisiniz! Güvenlik kalkanı olmadan neler yaşayabileceğinizi asla ve asla unutmadan!  

Tarih 21 Aralık 1963, Akritas Plânı. Kıbrıs Türkleri’nin imha plânıdır ve bu plân uygulanırken ;Kıbrıs Türkü 92 şehit, 475 yaralı verilmiştir “Küçük Kaymaklı katliamı !” ve 103 köyden de Türkler sürülmüştür.  

20 Temmuz gecesi Doğruyol tepesine yapılan Rum baskınından sağ kurtulan Vedat Toksoy, silah arkadaşlarının cesetlerini günler sonra uçurumunun dibine inerek bulduğunu anlattı. Bulduğunda silah arkadaşlarının cesetlerinin sıcaktan şişmeye başladığını söyleyen Toksoy, "Ben de ölürsem onları kimse tanımaz düşüncesiyle, ayaklarına taş bağlayıp üzerlerine tanıyabildiklerimin isimlerini yazdım. Çoğunun üzerinde kurşun yarası yoktu. Esir düştükten sonra canlı canlı atılmışlardı" dedi.  

14 Ağustos 1974 EOKA terör örgütünün yaptığı katliamlardan, Muratağa, Sandallar, Atlılar isimli köylerde toplu mezarlar bulunmuştur.  

Kıbrıslı Rum yazar Antonis Angastiniyotis; “Taşkent’te evlerinden 14 Ağustos 1974'te zorla alınan ve topluca öldürülen 89 Kıbrıslı Türk, dozerlerle açılan çukurlara gömülmüştü. Ayrıca 1974’de Rumların 3 Türk köyünde (Muratağa, Sandallar, Atlılar) yaptığı katliamda kadın-çocuk ayrımı yapılmaksızın 126 Türk kurşuna dizilerek toplu mezarlara gömüldü.”  

Almanya'nın Sesi Radyosu: (30.7.1974)
"İnsanlık aklı, Yunanlıların Kıbrıs'ta yaptığı bu cellatlığı asla kabul edemez. Türk evlerine giren Yunan-Rum Milli Muhafızları, kadın ve çocuklar üzerine mermi yağdırıyor, büyükleri boğazlıyor ve yakaladıkları Türk kadınlarının hepsinin ırzına geçiyorlardı..."  

ABD, UPİ Ajansı Kıbrıs Muhabiri, Görgü Tanığı: (24.7.1974)
"Yunanlılar, Limasol'da bir çok kadın ve çocuğu öldürdü. Yol üstünde 20 çocuk cesedi gördüm. Yunanlı askerler evlerine girip kadın öldürmek için akbabalar gibi beklemektedirler."  

France Soir Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (24.7.1974)
"Son derece utandırıcı olayları kendi gözlerimle gördüm. Rumlar Türk camilerini yaktılar ve Magosa civarındaki köylerde bulunan Türk evlerini ateşe verdiler. Silahı ve savunması olmayan Türk köyleri Rum çapulcular tarafından yaratılmış vahşet havası içinde yaşamaktadırlar... Ellerinde bazukaları olan Rumlar, Türk köylerinde büyük kargaşalıklara sebep olmaktadırlar. Rumlar'ın bu hareketleri insanlık namına utanç vericidir  

ABD, UPI Ajansı muhabiri, Görgü Tanığı: (23.7.1974)
"Rum askerleri etrafa ateş saçıyordu. Bir eve girdim Rumlar bir Türk kadınına tecavüz ediyorlardı. Gözlerimi kapadım, kaçtım."  

John Akass, The Sun Gazetesi Muhabiri, Görgü Tanığı: (30.9.1974)
"Muratağa Köyü'nün Türk sakinleri 16 Ağustos'ta katledilmişlerdir.
Ekserisi ihtiyar, kadın ve çocuklardan oluşmuştur. Bunlar Türk taarruzunun ikinci gününde komşu köylerdeki üniformasız Rumlar tarafından öldürülmüşlerdir. Cesetlerin sadece 1 metre gibi az bir derinlikte kalabildiği bu ölüm çukurları kendilerine kazdırılırken öldürülmüşlerdir. Bu asla bir harp olamaz. Bu olsa olsa bir alçaklık olabilir."  

Bu yazılanlar resmi kaynaklara aittir. Hiç biri uydurma ya da düzmece değil!  

“Has…tir” dediğiniz pankartlar sizin için Dünya kamuoyunda halen geçerli ! Orada istenmediğinizin farkında değil misiniz? Seversin ya da sevmezsin fakat senin ekonomik gücünü sağlayan, bağımsızlık mücadeleni veren Türkiye Cumhuriyeti devletinin başbakanına Has…tir diyemezsin ! Bu senin özgürlüğün değil haddini aşmandır!  

 

Nurcan Çelik Yalun  

11.Şubat.2011  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..