Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Eylül '08

 
Kategori
Güncel
 

Hasan Celal Güzel’e mektup

Hasan Celal Güzel’e mektup
 

Hasan Celal Güzel Radikal Gazetesi’ndeki köşesinde bugün (7.9.2008) yazdığı yazıda şöyle diyor:

“Önceki gün Ankara Yenimahalle Belediyesi’nin iftar çadırındaydım. İftar çadırlarından tiksintiyle söz eden seçkinlerin, bunlardan birisinde yemek yemesini ve halkla beraber olmasını tavsiye ederim. Mesele sadece karnını doyurmak değil... Her sosyal gruptan bizim insanımızla hemhâl olmanın, omuz omuza kaşık sallamanın, sımsıcak bakışlarla sevgiyle dolmanın zevki, hiçbir güzellikle mukayese edilemez.”

Sayın Güzel iftar çadırını ve iftar çadırının mevcudiyet sebebini öyle bir anlatmış ki, zannedersiniz bayram namazı sonrasında cami bahçesinde bayramlaşan insanlardan söz ediyor!

Her sosyal gruptan insan oradaymış… Omuz omuza kaşık sallıyor, birbirlerine sıcak sıcak bakıp sevgiyle doluyorlarmış…

Pes yani!.. Anca bu kadar olur!..

Sayın eski vekilimiz ve bakanımız… Söyler misiniz Allah aşkına… Evini rahatlıkla geçindirecek geliri olan hangi insan bu yaz sıcağında oruç oruç o uzun kuyruklarda bir kap sıcak yemek için bekleşir?...

Bu insanların evlerini rahatlıkla geçindirecek gelirleri olsa… Açlık ve yoksulluğun verdiği çaresizlikle gururunu bir yana bırakıp, yoldan geçen insanların “Yazık şu insanlara. Bir kap yemek için neler çekiyorlar, nelere katlanıyorlar” diyen bakışlarını sineye çekerek kuyrukta beklemeyi mi tercih eder, yoksa evinde ailesi ile neşe içinde iftar yapmayı mı?..

Arabasını çadırın önüne park edip içeri giren kaç kişi var, BMW’si, Mercedes’i, cipi ve korumaları ile gelen siyasiler dışında söyler misiniz?..

Evet… Sizler o iftar çadırlarına gidersiniz… Çünkü siz ve sizin gibilerin yoksul bıraktığı insanlara görünüp, “Bakın ben yanınızdayım… Ötekiler nerede?...” demeye ihtiyacınız var.

Bu nasıl bir şey biliyor musunuz Sayın Güzel?..

Sizden sadaka isteyen bir dilenciyi kalabalık bir yere götürüp, “Bakın ey millet… İyi bakın… Ben bu dilenciye sadaka veriyorum. Benim verdiğim bu para ile akşam evine çocuğuna ekmek götürecek… Herkes gördü mü, anladı mı?.. Eveeetttt!... Veriyoruuuuummmm, verdim!..” demekten hiçbir farkı yok bunun.

Bunu elbet siz de biliyorsunuz… Yıllarca bakanlık, milletvekilliği yapmış bir insanın bunu bilmemesi mümkün mü?..

Ve yine siz de biliyorsunuz ki, siz oralarda görünmezseniz bu halk sizi bir günde unutur. O halkın sizi unutmaması için o iftar çadırlarına koşmalılar her ramazan… Onlar o iftar çadırlarına koşarken, sizler de onların yanına koşmalısınız, “Biz de buradayız!... Bakın… Biz de buradayız… Yanınızdayız…” diye diye… Hele bir de oradaki erkekleri enselerinden tutup, çekip şapur şupur öperseniz… Kimse deymesin sizin keyfinize ondan sonra.

Size bir öneri Sayın Güzel… İşsizlerimizi iş sahibi yapın ve tüm çalışanlara insanca yaşayacakları bir ücret verin… Bakalım o iftar çadırlarına kaç kişi gelecek?...

Denemesi elbette bedava değil ama… Bir deneyin. Bakalım sonucunda ne olacak?..

 
Toplam blog
: 118
: 1658
Kayıt tarihi
: 20.06.06
 
 

70'li yılların sonlarına doğru (1977 veya 1978... Belki de 1979...) tüm zamanların efsane dergisi..