Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '08

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Hasankeyf'siz

Hasankeyf'siz
 

hasankeyf


Geçmişle geleceğin arasına sıkışmış bir yalnızlık şehrine düşürdük yolumuzu. Bir yanda gelecek nesillere ışık, ekmek olacak baraj yükseliyor. Diğer yanda çevrecilerin, tarih ve kültür sevdalılarının çığlıkları suların akışına karışıyor. Ve tam orta yerde Hasankeyf susuyor.
Doğunun gizemli hikâyelerine kapılıp çıktığımız yolculukta Hasankeyf’e vardığımızda gün geceye karışmıştı. Karanlığın içerisinde solgun ışıklar ve Dicle’nin kenarında suyun sesine kulak vermiş birkaç yabancı gölgesinden başkasını görmek mümkün olmadı.

Günün yorgunluğu ile Midyat’ta uykudan önce Hasankeyf düşlerine daldık. Devlet yetkilileri gelecek nesillere daha çok enerji için Ilısu barajını yapma telaşındalar. Kültür mirasının kaybolmasını istemeyenler ise geleceğe geçmişin mirasını taşıma derdine düşmüşler. Bizse üçüncü yolunda bulunabileceği fikrini ortaya atmış kendimizce çözümler ararken uykunun derinliğine daldık.

Güneş gecenin perdesini araladığında kahvaltı yapmadan Hasankeyf’in yolunu tuttuk. Gece geçtiğimiz yolda günün ilk ışıkları ile askerler mayın aramaya çıkmışlar. Bölgede tarihi güzellikler yanında terörün soğuk yüzü de hemen göze çarpıyor. Bu manzara içimizdeki heyecanı biraz azaltsa da mayın taraması yapılmış yoldan ilerlemenin güvencesi ile ilerliyoruz.

Hasankeyf’e vardığımız da daha fazla yer görebilmek için kahvaltıyı araçta yapmaya karar verdik. Fırından aldığımız sıcak pide ekmeği bakkaldan aldığımız nevaleler bugün ki kahvaltımız oldu.

İçine korku düşmüş bir çocuk gibi şehir sabaha uyanmış. Sabah simitçileri aracımızı yokluyor şöyle. Sıcak simit var.

Belirsizlik insanlarda huzursuzluğa sebep olmuş. İçlerinde sürekli gel git yaşadıkları belli oluyor yüzlerinden. Biz tarihi kalıntılara doğru yürüyoruz güneş önümüzde gölgeleri kovalıyor.

Geçmişin arasına sığınmış evlerin altlarında hediyelik eşya dükkânları bulunuyor. Birisinden göreceğimiz yerler hakkında küçük bir bilgi alıyoruz.

Dicle ırmağına paralel uzanan yoldan ilerliyoruz. Sağımızda tarihi ulu camii leylekler minare tepesinde belki son yıllarını geçiriyor burada.

Ve hemen karşımızda sarp kayalar üzerinde kale görünüyor. Araçlarımızdan inip vadi boyunca uzanan mağaralara doğru yol alıyoruz. Mağaralarda da hediyelik eşya satalar dükkânlar var. Mağara kafede çay içme şansınızda bulunuyor.

Mağaraların arasındaki patika yollardan kaleye çıkıyoruz. Ayaklarımız altında dev bir uçurum, uçurumun altında taşkın Dicle nehri ve nehrin içerisinde Hasankeyf’in simgesi köprü kalıntılarına dalıyoruz bir süre.

Yüksekten uzakları seyrederken rehberimizden Hasankeyf’in geçmişine çıkartıyor bizi.

Osmanlı kaynakların da Hısnkeyf olarak geçmekteymiş. Tabii kayalardan oluşan müstahkem kalesi ve korunmaya çok elverişli coğrafi yapısı nedeni ile bu isimi almış olduğu düşünülüyor. Ermenilerin Hısn Keybâ Roma tarihçileri buraya Kipas, Cehpa veya Ciphas Müslümanlar Hısn Luğûb ismini vermişler.

Kuruluşu milattan öncelere dayanan şehrin kimler tarafından kurulduğu bilinmemekte. Milattan sonra Bizanslılar(4.yy) , Samaniler Müslüman Araplar burada hâkimiyet sürmüşler. Müslümanlar ilk Hz Ömer (638) döneminde buraya gelmişler. Hamdaniler, Mervaniler de hüküm sürmüşler. Bu manada Anadolu’da ki ilk Müslüman şehirlerden birisi olma özelliğini de taşır Hasankeyf.


Bedenlerin zamanın ötesinde kaybolduğu, seslerin ise boşlukta asılı kaldığı kaleden geçmişe ve geleceğe bir daha göz atıyoruz. Geçmişin kalıntılarını geleceğin çocuklarına taşıyabilir miyiz sorusunu bir daha soruyoruz. Ötede Ilısu barajının suları yükseldikçe umutlarımız azalıyor.

Düşüncelerimizin çıkmazlarında sendeleyerek kaleden iniyoruz. Kalenin eteklerinde, Dicle’nin suları üzerinde kurulmuş tahtlara oturup beklide bu şehri son gören şahitlerden biri olmanın bahtını/bahtsızlığını yaşıyoruz. Dicle uzaktakileri son bir defa Hasankeyf’e davet ediyor belki bir daha görüşemeyiz diye.

Dicle’nin suları tarihi köprü kalıntısının ayaklarına dokunarak akıp gidiyor bir meçhule. Hasankeyf’ten içimizde kalan yeni köprüden Hasankeyf’e son bir bakış oluyor. Hasankeyf keyfi kaçmış bir eda ile objektiflerin karelerinde donup kalıyor. Sabah ki simitçi bir daha yaklaşıyor aracımıza, son bir umutla. Taze simit var simit.

www.truvadergi.com

 
Toplam blog
: 65
: 3295
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

Çeşitli dergi ve gazetelerde, gezi, deneme, öykü, şiir yazan bir yazar. ..