Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '15

     
    Kategori
    İlişkiler
     

    Haset, kıskançlık, dedikodu, çekememezlik, düşmanlık... Ah bu “özgüvensiz" kadınlar!..

    Bir kadın büyük bir başarıya imza attığında, onun başarısından en çok rahatsız olan kim?! Kendisinden daha güzel ve daha çok beğenilen bir kadın gördüğünde, onun güzelliğini kıskanan kim?! Özel yaşamında mutlu bir kadın gördüğünde, onun mutluluğundan rahatsız olan kim? Bir kadının dedikodusunu keyif ala ala yapan kim?! Bir kadını kıskançlık ve çekememezlikle sürekli takip eden, gözetleyen, ve onunla kasten uğraşan kim?!.. Cevap: kadınlar!.. Daha doğrusu ‘Özgüvensiz Kadınlar’!.. 

    Özgüven; bir kişinin kendine güvenmesi ve kendine değer vermesidir. Özgüvenli kişiler, kendileriyle barışıktır ve başkalarının sahip olduğu iyi ve üstün özelliklerden rahatsız olmazlar. Özgüvensiz kişiler ise kendilerini oldukları gibi sevemezler ve kendilerinde gördükleri eksikliklerden utanırlar. Özgüvensiz bir kişi; kendini sık sık ‘yetersiz’ ve ‘değersiz’ hisseder. Özgüvensiz kişiler;  güzellikte, bilgide, düşüncede, malda, makam-mevkide vs. kendisinden daha üstün olan kişileri gördüklerinde kıskançlık duygularına kapılabilirler. Kıskançlık duygusunun altında; kişinin kendine güvensizliği, topluma güvensizliği, ihmal edilmişlik, dışlanmışlık, beğenilmemek gibi duygular yatar. Uzmanlar, bir başkasının sahip olduğu olumlu özelliklere imrenmenin normal olduğunda hemfikirdirler. Fakat imrenmenin yerini kıskançlık aldıysa durum vahim!.. Çünkü aşırıya kaçan bir kıskançlık, kıskanan kişinin yaşam kalitesine ve psikolojik sağlığına zarar verici etkiler doğuracaktır. Hatta bu tip negatif duyguların bazı organlara fiziksel hasar verdiği bile kanıtlanmıştır. Bazı görüşlere göre kıskançlık; ruhsal bir bozukluk olarak kabul görmüştür. Bilgisizlik ve açgözlülükle beslenir. Kıskanç kişiler, Tanrı’nın insanlar arasında yaptığı paylaşımı kabullenemezler.

    Kıskançlık ya da çekememezlik durumunu özellikle kadınlar arasında çok yaygın görürüz maalesef. Kadınlar arası çekememezlik denince akla ilk gelen şey; ‘güzellik’tir. Örneğin; özgüvensiz bir kadın kendisinden daha güzel bir kadın gördüğünde onun güzelliğinden rahatsız olur; ve kendisinden  daha güzel olan kadını kıskanabilir. Çünkü daha güzel olan kadın her zaman daha fazla beğenilir ve güzelliği ile çevredeki insanların övgüsünü alır. Aynı beğeniyi alamayan kadın, diğer kadının daha fazla beğenilmesini kaldıramaz ve onun güzelliğini kıskanır. İş, aile ya da sosyal ortam pek fark etmiyor; kadınlar arası çekememezliği her yerde gözlemlemek mümkün. Ortak bir çevre beraberinde kıyaslamayı da getiriyor. Ve bu kıyaslamada geri planda kalan kadın ''eğer özgüvensiz ise'' kıskanmaya başlıyor. Geri planda kalan kadın, beğenilen kadına düşman oluyor.

    Kendine güveni olmayan kadınlar etraflarında kendilerinden daha güzel ve daha fazla beğenilen kadın istemezler. Her kadın farklıdır ve her kadın özeldir şüphesiz. Ancak dış görünüş bakımından bazı kadınlar daha güzeldir, bu böyle. Bu Tanrı’nın, doğanın dağıtımı... Özgüvensiz bir kadın başka bir kadının güzelliğini kıskandığında aslında Tanrı’ya isyan etmiş oluyor. Yani Tanrı’nın dağıtımını kabullenemiyor.  “Neden ben de onun kadar beğenilmiyorum ?” gibi obsesif düşüncelerle kendi kendini yiyip bitirir özgüvensiz ve kıskanan bir kadın.

    Bu sebeple çok güzel kadınların etrafında, onları kıskanan en az bir adet özgüvensiz kadın mutlaka bulunur. Çünkü bir kadın çok güzelse, girdiği her ortamda güzelliği ile çevredeki insanların övgüsünü alır. Aynı beğeniyi toplayamayan kadın “eğer özgüvensiz” ise, bu durumu hazmedemez. İşte bu yüzden, çok güzel kadınların  hep bir kusuru aranır mesela. Kusur arayanlar da çoğunlukla kadındır elbette. Özgüvensiz bir kadın, etrafında kendisinden daha güzel bir kadın istemez; bu sebeple de başlar güzel kadında bir kusur aramaya. Kusuru olmasa da bahaneler bulunur, ve güzel kadınla araya mesafe koyulur. Bahanelerle araya uzaklık ve mesafe sokulur. Böylece, güzel kadın uzaklaştırılır. Çünkü özgüvensiz ve kıskanç bir kadın; kendisinden daha güzel birini yakınında istemez. Çünkü güzel kadın beğenildikçe, beğenilmeyen kadının hem haseti hem de çektiği acı artar. Bu sebeple özgüveni düşük kadınlar, kendilerinden daha fazla beğenilen bir kadınla aynı ortama girmekten bile kaçarlar. Böylece kıyaslanmaktan, ve geri planda hissetmekten de kurtulmuş olurlar. Ciddi özgüven sorunu olan bir kadın beğenilmemeyi kaldıramaz; ve başka bir kadının daha çok beğenilmesine, daha güzel bulunmasına, sevilmesine, övülmesine katlanamaz.

    Özgüvensiz kadınlar; birer ‘kadın düşmanı’ gibi davranırlar bazen. Özgüvensiz bir kadın;  kendinden daha güzel bir kadının güzelliğini kıskanabilir, kendinden başarılı bir kadının başarısını kıskanabilir, mutlu bir kadının mutluluğunu kıskanabilir. Sonuç olarak özgüvensiz kadınlar; diğer kadınların kötülüğünü dileyen kadınlara dönüşüyorlar ne yazık ki... Burada şunu anlamak lazım; bir kadın başka bir kadına zarar vermeye çalıştığında en büyük zararı aslında kendisine veriyor. Erkeklerin egemen olduğu bir dünyada kadın olmak zaten zor; bir de üstüne kadınların kendi hemcinslerine hasetle çelme takmaya çalışması çok yanlış!.. Bir kadın toplumda büyük bir başarıya imza attığında; bu başarı aslında bütün kadınlar adına kazanılmış bir zaferdir. Dolayısıyla, bir kadının başka bir kadının başarısından mutlu olması hatta gurur duyması gerekir. Ama tabi bunu yapabilmek için de “özgüvenli” olmak şarttır. Bir başka kadın sizden daha başarılıysa onu kıskanmak yerine, onu kendinize örnek almaya çalışın. Başarısını kıskandığınız kişi kim bilir ne büyük zorluklar altında, ne büyük emekler vererek sahip oldu o başarıya, bunu bilemezsiniz!.. Bütün büyük başarıların altında büyük emekler ve alın teri vardır. En azından emeğe saygı duymayı bilmek gerekir. Kaldı ki her insanın farklı kapasitesi ve yetenekleri vardır. Başka bir kadın sizden daha zeki olabilir, daha bilgili de olabilir. Siz de kendi yetenekleriniz doğrultusunda kendinizi geliştirmek için çabalayabilirsiniz. Sizin de başkalarından daha yetenekli olduğunuz yönleriniz mutlaka vardır.

    Aynı şekilde bir kadının, başka bir kadının güzelliğini kıskanması da çok mantıksız. Çünkü; siz bir kadının güzelliğini kıskandığınızda o kadının güzelliği azalmaz, eksilmez. Kıskanan kişi, kendi kendini yediği ile kalır. Siz bir kadını kıskanarak onunla uğraştığınızda, bu çevreniz tarafından da mutlaka fark edilir. Bir kadının “özgüvensiz” ve “kıskanç” olarak anılması çok kötü. Bu nedenle, hiç bir kadın kendisine özgüvensizliği yakıştırmamalı ve özgüven kazanmalıdır.

    Özgüvensiz kişiler, empati duygusundan yoksun oldukları için daha saldırgan olabiliyorlar. Bunu da yine kadınlar arası anlaşmazlıklarda gözlemlemek mümkün. Eğer bir kadın başka bir kadını kıskanıyor ve kendisini ona karşı yenilmiş hissediyorsa; kıskandığı kadını kötüleyerek durumu kurtarmaya çalışıyor. Mesela kıskanç bir kadın, kıskandığı kadının dedikodusunu yaparak onu gözden düşürmeye çalışabilir, sürekli olarak kıskandığı kadını söz veya tavırlarıyla taciz ederek hırsını yatıştırmaya çalışabilir. Bu tip durumlar günlük hayatta sıklıkla görülür. Bazı kadınlar diğer kadınların sürekli açığını ararlar, dedikodu yaparlar, laf sokarak veya imalarla taciz ederler. Özgüvensiz kadın saldırgandır, içindeki kıskançlığı bir nebze söndürmek için kıskandığı kadınla uğraşır. Kıskançlık taşıyan kişi, devamlı olarak kıskandığı kişiyi düşünür, onu takip eder, gözetler. Kendi yaşamına kanalize olamaz. Kıskandığı kişinin sahip olduklarını gördükçe haseti daha da artar, ve daha çok saldırır, karşı tarafı sözleriyle, davranışlarıyla kışkırtmaya çalışır.

    Özgüvenli kadınlar kendileriyle mutludur, ve mutlu insanlar başkalarıyla uğraşmazlar. Ayrıca başkasını kötülemek en çok kişinin kendisine kaybettirir. Çünkü haset edenler kendilerini kolay ele verirler. Siz kendinizden daha başarılı biriyle uğraşıyorsanız, çevreniz elbette sizin o başarıyı çekemediğinizi düşünür. Siz kendinizden daha güzel, daha çok beğenilen biriyle uğraşıyorsanız çevrenizdeki insanlar sizin o kişinin güzelliğini kıskandığınızı düşünürler. Sürekli eleştiren, kötüleyen, dedikodu yapan, başkasını kıskanan insanlar çevre tarafından da ayıplanırlar, yalnızlaşırlar. Amerikalı şair Archibald Rutledge güzel ifade eder: “Kıskanç insan başkalarını küçük düşürmek isteğiyle, kendini gözden düşüren zavallıdır.”

    Akıllı ve erdemli insanlar, kötülükle iyilik gelmeyeceğini bilirler, kin tutmaz, düşmanlık yaratmazlar. Hem o güzel atasözümüzde söylendiği gibi “Güneş balçıkla sıvanmaz.” hanımlar. Gerçekler ortadadır her zaman. Bu sebeple her şeyden evvel kendinize güvenin, gerçeklerle yüzleşin. Kendinizi olduğunuz gibi kabullenin, sevin. Özgüvenli kadınlar çevrelerindeki güçlü, başarılı, güzel, mutlu vs. kadınları kıskanmazlar aksine takdir ederler. Özgüvenli insanlar sorunlarla cesurca yüzleşirler ve dobradırlar. Özgüvensiz kişiler ise, kendilerine güvenmedikleri için korkaktırlar, yüze söyleyemediklerini ancak insanların arkasından atıp tutarlar. Bu da onları dedikoducu, ve güvenilmez yapar. Özgüvenli kişiler sorunları körüklemeye değil, konuşarak çözmeye çalışırlar. Özgüvenli kişiler kin tutamaz, nefretten ve düşmanlıktan beslenmezler. Özgüvensiz kişiler ise, kolaylıkla kin beslerler ve düşmanlık duygusuna kapılırlar. Hele ki sorun yaşadıkları kişi kendilerinden bir şekilde üstünse... O zaman kasten yangına körükle giderler.

    Özgüvensiz kişiler, onlardan her hangi bir konuda önde olmadığınız sürece zararsız olabilirler. Ama bir konuda daha üstünseniz, daha başarılıysanız, daha fazla beğeniliyorsanız, seviliyorsanız, yani her hangi bir konuda siz daha iyi olanı yaptıysanız... O zaman bu gizli düşman ya da sahte dost bulduğu ilk bahanede içindeki hınçla size karşı saldırıya geçebilir, kendi kendine rekabete girişebilir. Ve rekabeti kazanamadığını anladıkça, size olan kinini ve hıncını büyütür.

    Önyargılar, özgüvensizlikten beslenir. Toplumumuz önyargısı yüksek, özgüveni düşük bir toplum ne yazık ki. Özellikle de kadınlar hakkında fazla önyargılı. Bir kadının ne kadar fazla iyi özelliği varsa; düşmanı da o kadar artıyor maalesef. Bir kadın çok zekiyse ve entelektüel birikimi fazlaysa, ‘ukala’ denir. Bir kadın siyasetten, ekonomiden anlıyorsa ‘erkek gibi’ denir. Bir kadın çok güzelse ve alımlıysa ‘havalı’, ‘sosyetik’ veya ‘kibirli’ denir. Bir kadın yüksek mevki sahibiyse ‘bilmiş’ denir. Denir de denir... Hele ki bir kadın hem güzel, hem başarılı, hem de mutluysa vay haline!.. Tüm bu 'kasıtlı' negatif yargılar bir parça kıskançlıktan ve bir parça özgüvensizlikten kaynaklanır. Özgüvensiz kişiler, iyi olana, kendilerinden daha çok beğenilene, takdir görene kusur bulmak istiyorlar ve önyargılar üretiyorlar. Özgüvensiz kadınlar hem bu şekilde birbirine çelme takmaya çalışıyorlar, sonra da “Toplumda erkekler tarafından eziliyoruz, değer göremiyoruz.” diye ağlıyorlar. Ee böyle yaparsanız tabi değer göremezsiniz!.. Kadınlar her şeyden önce birbirlerine destek olmalılar.  'Kadın hakları'nı savunan kadınlara bile karşı çıkan kadınlar var bu ülkede!.. “Kadın düşmanı” kadınlara şunu hatırlatmak isterim ki; unutmayın sizin haklarınız için sizden çok çalışanlar yine o kötülediğiniz güçlü ve ‘bilmiş’ kadınlardır!..

    Özgüven eksikliği başkalarının davranışlarını yorumlarken bir takım yanlış anlamalara varmaya yol açtığı için ilişkilere de zarar veriyor. Örneğin ‘düşük özgüvenli’ kişiler sıklıkla başkaları tarafından aşağılandıklarını düşünürler. Çünkü özgüvensiz bir kişi, karşısında özgüvenli birini gördüğünde ondaki “özgüveni” kibir gibi algılar. Yani özgüveni kibir zanneder, ve kendisinin aşağılandığını düşünür. Özgüvensiz bir kişi yaptığı bir hata yüzünden bir uyarı aldığında bile bunu bir aşağılama olarak görür. Yani asla “Ben bunu hak etmiştim.” demez. Özellikle de tepkiyi gösteren kişi kendisinden üstün konumdaysa. Özgüvensiz bir insan, kendisinden üstün bulduğu kişinin her tavrını her sözünü aşağılama olarak algılayabilir. Tüm bu olumsuz duygular ne yazık ki başkalarına karşı kıskançlık, öfke, alınganlık hatta nefret olarak ortaya dökülür. Hepimizin eksikleri vardır. Önemli olan kendimizi olduğumuz gibi sevmek, ve eksik yönlerimizi geliştirmeye çalışmaktır. Sizden daha bilgili birini gördüğünüzde özgüvenli olun ve o kişiden bir şeyler öğrenmeye çalışın. Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır. Hele ki bu internet çağında bilgisiz olmanın bir bahanesi de yok bana göre. Pek çok kişinin evinde internet var artık. Sizden bilgili birine sırf bilgili olduğu için hınç duymak yerine, bilmediklerinizi öğrenmeye çalışın. Böylece yeni ufuklar açabilir, hayata ve insanlara daha derin bakabilirsiniz. Bir insan sizden daha fazla sorguladıysa, daha çok araştırıp, okuduysa, çalıştıysa elbette sizden daha bilgili olacaktır. Ben bilgiye, bilene saygı duymayan insanları yadırgıyorum. Oysa akıllı insanlar bir harf öğretene bile saygı duyarlar. Ve özgüvenli insanlar hiç kimsenin karşısında kendilerini “aşağılanmış” hissetmezler. Unutmayın, siz izin vermedikçe kimse sizi aşağılayamaz. Aşağılandığınızı düşünüyorsanız; bu aslında sizin kendinizi geride hissetmenizden kaynaklanır.

    Şüphesiz özgüvensizlik bir psikolojik sorundur, ve elbette sadece kadınlar için geçerli değildir. Özgüvensiz kişi, ister kadın ister erkek olsun yukarıda bahsi geçen negatif duyguları taşıyabilir. Özgüven; bir insanın kişiliğini, davranışlarını, olaylar ve sorunlar karşısındaki tutumunu, gücünü, kalitesini, güvenilirliğini belirler. Güvenilir insanlar, yüksek özgüvenli insanlardan çıkar. Özgüven denkliğine göredir etrafımızdaki dostlarımız... Herkes kendi özgüveni denginde çevre edinir. Zaten uğraşsanız da ciddi özgüven sorunu olan kişilerle iletişim kuramazsınız. Her şeyden önce sahip olmanız gereken şey; özgüvendir.

    Özgüvenliyseniz kendinizi seversiniz, başka insanlarının sahip olduklarını kendinize dert etmezsiniz. Özgüvenliyseniz, başkalarının artıları size batmaz. Ama özgüveniniz  yok ise; başkalarının artılarına baktıkça kendi eksilerinizi görürsünüz. Ve kendinizden üstün bulduğunuz herkesten her şeyden nefret edersiniz; ama asıl nefret ettiğiniz kişi aslında kendiniz olursunuz. İyi yönlerinize odaklanın, başkalarının iyi ve üstün özelliklerini takdir etmeyi öğrenin. Kendinizi olduğunuz gibi sevin... Kadın, önce birbirine dost olmayı öğrenmelidir. Ancak, bu şekilde dayanışmayla toplumda hak ettiği değeri görebilir. Kendini seven, kendiyle barışık, güçlü tüm kadınların ‘Dünya Kadınlar Gününü’ kutlarım.”

     
    Toplam blog
    : 1
    : 22848
    Kayıt tarihi
    : 17.03.15
     
     

    Psikoloji, yaşam, ilişkiler... ..