Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Hasetlik, Hasta Eder!

Hasetlik, Hasta Eder!
 

resim: grafikler.net'ten alıntı


Huzursuzluğun, geri kalmışlığın temel nedenlerinden biri de, toplumda adeta bir hastalık halini alan “hasetlik”tir. Hasetlik, kıskançlık, istemezlik…

Hasetlik, adeta sosyal ve bireysel yaşamın merkezindedir. Bireyin davranışlarının mihrak noktası ve halet-i ruhiyesinin adeta kurma koludur.

Hâlbuki hem bireysel hem toplumsal huzurun temel dinamiği; uhuvvet, kardeşlik, tesanüt, dayanışmadır. Dayanışmayı anlatan çok güzel bir misal geldi aklıma. Yıllar önce bir hocamdan duymuştum.

Meselâ 111 sayısı…

111 sayısında herkesin sandığı gibi birler, onlar ve yüzler basamağı yoktur. Her basamak, 111’deki her sayı yüzler kıymetindedir. Çünkü ister baştaki, ister ortadaki ister sondaki birlerden birini kaldırın, sayımız 11’e düşecektir. Sayıların diliyle; tek başına 1 değeri olan BİREY, iki kişi olunca 11, üç kişi olunca 111 Birey gücüne kavuşacaktır.

Başka bir ifadeyle; sayının yüzler basamağı haline gelmesinde her sayının varlıklarıyla etkisi var. Sayılardan biri olmasa sayımız yüzden ona düşecektir. Bir sayı daha olmasa sayımız ondan bire düşecektir. Dolayısıyla her sayı diğerini var eder, anlamlı kılar.

İşte dayanışma ve kardeşlik böyle bir şeydir. Birlikten güç doğar, demiş atalarımız!

Haset ile gıptayı karıştırmamak gerekir.
Haset; “Allah’ım ondan al bana ver!” mantığını taşır. Ba bağlamda hasette Allah’ın rahmetini –haşa- itham da vardır diyebiliriz. Adeta Rahmet-i İlahi’ye “Neden ona verdin?” isyanı söz konusudur. (Allah korusun!)

Şimdi lütfen bir saniye yazıdan uzaklaşıp düşünelim:

ÇEVREMİZDEKİ İNSANLARDAN BAŞARISINI, MAKAMINI, İTİBARINI, EVİNİ, ARABASINI, EŞYASINI, KISACASI MAL VARLIĞINI KISKANIP HASET ETTİKLERİMİZ VAR MI?

Bunu anlamak çok kolay... Eğer birinin varlıklarından mutsuz oluyorsak, yüreğimiz ezilip üzülüyorsa o kişiye karşı haset ediyoruz, demektir ki hasedin, rahmet-i ilahiyi sorgulamak olduğunu unutmamak gerekir. Haset edildiğinde haset edenin kalbinin zayıfladığını sanırım hepimiz çok iyi biliyoruz. Üstelik haset ettiğimiz kişinin hiçbir şeyden haberi yok!

HASET, HÂSİDİ(Haset edeni) EZER, ÜZER, YORAR!

Haset eden, başkasına gelen musibetlerden memnun ve başkasının elde ettiği nimetlerden mahzun olur!

Gıpta da ise takdir etme ve imrenme vardır. Bir emek, başarı ve zenginlik karşısında “helal olsun!” demek var. Takdir ve teşvik var. İltifat var.

Büyüklerimiz “ Tane taşıyan karıncayı incitme!” demişler. Bir insan iyi ve güzel bir iş yapıyorsa, bize onu incitmek yerine tebrik etmek düşer; ama bütün kalbimizle, samimiyetimizle…

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz mealen” Muhakkak ki mü’minler kardeştir!” diyor. Kardeşlik yüce bir makamdır. Salt, kan bağıyla anlam bulamaz.

Bir mü’min, bir kardeşinden gelen ithamı, yanlışı dört aşamada değerlendirmelidir. Eleştiri aldığı kardeşine hemen cephe almak, ona saldırmak yerine olayı, durumu ve kendimizi şöyle sorgulamalıyız:

    Kardeşimin bana yaptığı bu hata veya yanlışta “kader hissesi” olabilir. Ne hata işledim ki kader, kardeşim vesilesiyle beni üzdü. Kardeşim nefsine mağlup olmuş olabilir, ona kızmak yerine acımalıyım, üzülmeliyim. Kendime bakmalıyım! Kardeşimin, bana gösterdiği bu tutum ve yaptığı davranışa neden olan kusurlarım nelerdir. Kendi kusurumu bulmalıyım. Kendi küçük kusurumu BÜYÜK görmeden bir yargıya varmamalıyım. Yukarıdaki üç sorgudan sonra kalan küçük bir hisseyi de affetmeliyim.

Davamız, iman…
Davamız, ahiret…
Davamız, ülkemiz…
Davamız, bütün dünya ve kâinat…

Biz ki, “Dava kardeşimden gelen hakaret, takdirdir!” kültürüyle yetişmiş bir milletiz. Bize atılan taşları, gül kabul eden bir anlayışın nesilleriyiz… O hakarette miskal doğruluk payı varsa; o hakaret, bir eksiğimizi ve hatamızı bize gösteren bir nimettir veya fırsattır, diye düşünebiliriz…

Unutmayalım, Allah kalplerde olanı da apaçık görür!

Hepimiz nefsimizle ve vicdanımızla baş başayız. Buyurun!

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..