Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '13

 
Kategori
Deneme
 

Haşin rüzgarla, biçare salıncağın öyküsü

Haşin rüzgarla, biçare salıncağın öyküsü
 

Bu sabah saat 5 civarında büyük bir gürültü ile uyandım. Önce ne olduğunu anlayamadım. Evimin civarında havlayan köpeklerden, cıvıldayan kuşlardan başka gürültü yapacak bir etken yok. Kuşların cıvıltısına gürültü diyemeyeceğim tabii. Dikkatle dinledim. Dışarda muthiş bir fırtına vardı. Ama gürültü fırtına sesi değildi. Güm güm ev de bir şey ses çıkarıyordu.

Yataktan kalktım. Sesin geldiği yöne doğru gittim. Gürültü en üst kattan geliyordu. Önce kuşların yaptığını sandım. Çünkü Avşa adasındaki evde sabah saksağanlar damda koşuşurlar. Bu koşuşma sesi aşağıya öyle bir gelir ki sanırsınız kuşlar takunya giymiş ve damda dans ediyorlar.Bu sabah ki gürültü buna da benzemiyordu. Neyse en üst kata çıktım ve sesin sebebini keşfettim.

En üst terasta mehtaplı akşamlarda oturup mehtabı seyrettiğimiz salıncağımız çıkan fırtına etkisi ile adeta çırpınıyordu. Haşın rüzgar, zavallı salıncağı kaldırıp kaldırıp yere vuruyordu. Salıncağın üstündeki güneşlik adeta bir yelken etkisi yapıyor ve rüzgarın etkisini çoğaltıyordu. Tabii salıncağın yere vuruluş sesi de evde çok büyük bir gürültü yaratıyordu.

Yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Ya rüzgar dinecekti veya ben başkalarından yardım alacaktım salıncağı haşin rüzgarın elinden kurtarmak için. Yardım alabilmem için de yardım isteyeceğim kişilerin uyanmasını bekleyecektim. Şimdi yukarda salıncak rüzgarın elinde perişan çırpınıp duruyor. Ben de aşağıda zamanın geçmesini ve bana yardım edecek kişilerin uyanmasını bekliyorum.

Rüzgar ve salıncağın bu mücadelesi , daha doğrusu haşin rüzgarın, biçare salıncağa ettikleri bana yıllardır gözlemlediğim insan ilişkilerini anımsattı. İnsanlar da aynı doğa olayları gibi davranmıyor mu.

Çevremizde, toplumda haşin, gaddar insanların çaresiz, savunmasız kişileri aynen rüzgarın salıncağa yaptığı gibi nasıl yerden yere vurduğunu her gün gözlemlemiyor muyuz. Gerek aile hayatımızda , gerek toplumda, gerekse daha büyük olaylarda hep aynı yerden yere vurma tekrarlanıyor. Eşini, kız arkadaşını sebepli sebepsiz aşağılayan, yerden yere vuran kişiler, astını sürekli azarlayan , aşağılayan üstler, çocuğunu sebepsiz  döven, cezalandıran, hırsını ondan çıkartan ebevenler ve daha bir çok örnek...

Tarihte beni çok etkileyen bir söz var. Şah İsmail bir başka ülke hükümdarını öldürmüş ve kafatasından kadeh yapıp şarabını onunla içiyormuş. Bu şarabı içerken de 'Öldürmek yetmez, aşağıla ki intikamını tam almış olursun.'diyormuş. Demek ki tarihin çok eski çağlarından bu yana aşağılamak ölümden bin biter bir intikam alma yolu imiş.

Zavallı salıncak ile haşin rüzgar öyküsü bizi nerelere getirdi, görüyorsunuz. Ben sanıyorum ki rüzgar insanlar kadar kötü niyetli değil garip salıncağı yerden yere vururken.

Tüm çevremdeki kişilerin intikamın hırsına düşmüş kişilerin zülmünden korunması dileğimle.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..