Hasta/doktor/hemşire dik üçgeni...

Hani, hukukun tanıdığı yetki doğrultusunda; her insanın doğuştan kazanılmış hakları vardı?

Hani, "hasta hakları" dediğiniz şey; doğuştan kazanılmış haklar kapsamındaydı, hatta en temel haklar arasındaydı?

Hani, hedefiniz; hastalara hiçbir ayrım yapmadan saygılı, nazik, güler yüzlü ve şefkatli sağlık hizmeti sunmaktı?

Hani, bir de;

Bu hakların ihlali halinde kişilerin şikayet ve dava hakkı vardı....

- Hatırladınız mı?

Şimdi ben, bu hakkımın bir kısmını kullanıyorum.

Dileyen buna "şikayet," desin, dileyen istediğini...
 
Konu: Hasta/doktor/hemşire dik üçgeni

Yer: Araştırma Hastanesi

Geçtiğimiz günlerde, "Araştırma öyle kalsın" başlıklı bir yazım olmuştu.

- İşte, orası/burası...
 
O yazımın bir bölümünde "özetle":

"Hastanede kan şekeri ölçümleri yanlış yapılabiliyor.

Her ölçüm sonrası, kendine ait ölçüm cihazınızla bir kez de kendiniz ölçün ve değerleri karşılaştırın.

- Uyarmıştım.

Sonuç:

Hastanedeki "suratı beş karış" hemşirelerinin yanlış ölçümü olan 200 değeri, hasta tarafından 80 olarak ölçülmüştü.

Bu hata tespit edilmeseydi:

Hastaya müdahale edilecek ve kan şekeri değeri, belki değil, 0'a (Sıfıra) düşürülecekti" demiştim.

- Bu çok önemli olay "araştırma öyle kalsın" dediğimden olsa gerek "öyle kalmıştı(!)
 
Şimdi sıra o yazımda demediklerimde:
 
Hasta hastaneye acil olarak getirildiğinde muhatap doktor "olacakya" tam da gitmek üzereymiş.

"Ben hastanıza bakamam, çünkü gidiyorum" cümlesini kuran doktor "uzun uğraşlar sonucu" ikna edilerek acil hastayı kabul eder.

Muayene ve tetkikler sonucu hastanın "hasta olduğuna inanır(!)" ve yatış işlemlerinin "acil" başlatılması ister.

- Uzatmadan...

Bir haftalık tedavi sonucunda hastayı kontrollü bir şekilde taburcu eder.

(Yanlış şeker ölçümü de bu zaman zarfında gerçekleşir.)

- Neyse...
 
Hasta kontrollü taburcu olursa ne yapar?

Kontrol zamanı geldiğinde doktoruna gider.

- Doğru, hasta da aynısını yapar ve doktoruna gider.

Doktoru ise, kan şekerini dahi sağlıklı bir şekilde ölçemeyen bir servise sahip olduğunun ezikliğinden olsa gerek;

Hastasına dolaylı sözlerin eşliğinde, "Size bakmak istemiyorum, başka doktora görünün" der.

Der mi?

- Der...

Sağlıkta araştıra araştıra geldiğimiz nokta bu olunca der(!)
 
Tam da, "Hani hekimin hasta seçme hakkı yoktu?" diyecek, topu ilgililere atacak ve yazıma son noktayı koyacaktım ki...

"Hekime de hasta seçmesinin yolu açıldı" haberi geldi.

- "Burası Türkiye; bir gün değil, bir saat sonra insanın başına ne geleceği belli olmuyor" dedim kendi kendime.
 
Şimdi mahkemenin verdiği, "Hekime hasta seçme hakkı"nı Yargıtay da onarsa...
Hekime de, "Hastanı seç" derse...

Cinsiyet, ırk, dil, din, mezhep, ekonomik ve sosyal durumların doktorlar tarafından nasıl dikkate alınacak görün.

Siz şenliğe(!), rezilliğe o zaman bakın...
 
- Benim yukarıda anlattıklarım ne ki.