Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mart '16

 
Kategori
Öykü
 

Hasta kız

Hasta kız
 

HASTA KIZ


Beden eğitimi dersinde koşarken nefes nefese kaldı, ayakları tutuldu, aniden yere kapaklandı. Öğretmenin yanına yaklaşıp :

-Amma da kansızmışsın yahu. Kalk ayağa! diye seslendiğini duyar gibi oldu. Halime, koşuda fena halde tıkanıyordu. Kalbi o anda küt küt atıyor, birden bire terliyor, vücudunda derman kalmıyordu. Sağlığının alarm verdiğini ne kendisi, ne hocası, ne de anne babası anlayamıyordu.

Küçüklükten beri en küçük bir üşütmede boğazları iltihaplanır, bademcikleri şişer, okulundan kalır, iştahı kapanır, doğru dürüst beslenemez, sık sık hastalığı yinelenirdi.

On beş yaşına geldiğinde bir bahar günü vücudunda dayanılmaz derecede yorgunluk oluştu. İştahsızlıktan yemek yiyemediği için bitkin vaziyette okula gidip gelebiliyordu. Küp gibi hissettiği başını gövdesinde zar zor tutabiliyordu. Dizlerinde de müthiş bir ağırlık vardı.

Büyük bir uykusuzluk çekiyordu çünkü geceleri uyuyamıyordu. Bir sağa bir sola dönüyor, kalbi hızlıca atıyor, aniden doğrulup yatakta oturmak zorunda kalıyordu. Oturduğu zaman biraz rahat soluk alabiliyor fakat bu sefer uykuya dalamıyordu.

Rahatsızlığı giderek ağırlaşmaya başlamıştı. Ayak bileklerindeki şişlik bacaklarına iyice yayılmıştı. Şişlik kollarına ve yüzüne de sıçramıştı. Vücudunun bütün eklem yerlerinde müthiş bir ağrı vardı. Ayak bilekleri, el bilekleri, diz kapakları, dirsekleri, parmaklar sızlıyor, bedeni adeta kendisini taşıyamıyordu.

Ev halkı, Halime’nin bu durumunu, geçer diye zamana bırakmış, doktora gitmeyi akıllarına getirememişlerdi.

Halime’nin sinir sistemi de iflas etmek üzereydi. En küçük şeye sinirleniyordu. Yazı yazarken elleri devamlı titriyor, ortaya kargacık burgacık harfler ve rakamlar çıkıyordu. Kesik kesik öksürmeye de başlamıştı. Kendisine verilen kocakarı ilaçları sindirim ve boşaltım sistemini daha beter bozmuştu. Yediklerini kusuyor, idrarı ve dışkısı çok koyu ve anormal renkte çıkıyordu.

Artık her geçen gün kendisi için azap dolu bir gündü. Kalbinde, göğsünde, karnında, başında müthiş ağrılar duymaya başladı. Her gün ateşi yükseliyor, alnında ve vücudundan terler boşanıyordu. Dili bembeyaz olmuştu. Sık sık burnu kanıyor, durdurmak için pamuklar yetmiyordu. Gözleri iyi seçememeye, kulakları ağır işitmeye başlamıştı. Halsizlikten yürüyemez, kımıldayamaz, hatta oturamaz hale gelmişti.

Boğaz ve eklem ağrısı, kusma, şişlik, titremeler, nefes darlığı, uykusuzluk, ateş, çarpıntı, terleme, bir ishal bir kabızlık, halsizlik, iştahsızlık, açlık, kansızlık, yorgunluk, bitkinlik….Halime ruh ve beden açısından tamamen çökmüştü.

Sonunda nasıl akıllarına gelmişse gelmiş onu doktora götürmüşlerdi.

Dahiliye mütehassısı Doktor Ahmet Tabak, Halime’nin kalbini, ciğerlerini dinledi. Ayaklarındaki şişliklere baktı. Boğazını kontrol etti. Ve hemen bir kâğıdı anne babasının eline tutuşturdu. Kâğıt, bir reçete değildi. İzmir Bornova’da bulunan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ndeki doktor arkadaşına yazdığı bir yazı vardı üzerinde. Halime’nin çok acil şekilde hastaneye yatırılıp tedaviye başlanmasını istiyordu.

Hasta kız, zar zor Bornova’ya götürüldü. Hastanede teşhis konulmuştu: Akut eklem romatizması…İltihaplı romatizma eklemlerini sarmış, kalbinin kapakçıklarını da etkilemişti. Nabız 128 atıyordu. Koma derecesine geldiği için hastaneye kaldırılmasaydı Halime’nin ölümü gerçekleşecekti. Şu anda dahi sağlığına kavuşturulması zaman alacaktı.

Filmler çekildi, serumlar verildi, tuzsuz yiyecekler yedirildi; ağrıları için bol miktarda aspirin, bağırsaklarının mikroplardan arındırılması için hintyağı içirildi. Penisilin iğneleri vuruldu. Halime günlerden sonra ilk defa rahat bir uyku çekti. On-onbeş gün içersinde iyileşmeye başladı. Hayata dönüş gerçekleşiyordu.

Çocukluğundan bu yana iltihaplanan bademcikleri, zamanında alınmadığı için çürümeye yüz tutmuş, patlamış ve mikroplar Halime’nin kanına karışmıştı. Vücuduna yayılan mikroplar onu hasta bir kız haline getirmişti. Doktor Tabak’ın yerinde müdahalesi ile acil servise gönderilen talihsiz kız ölümden dönmüştü.

Hastaneden taburcu olduktan sonra hastalığın izleri birkaç yıl daha sürdü bedeninde. Doktorlar bademciklerinin mutlaka alınması gerektiğini söylemişlerdi. Çünkü artık bu organlar vücut için zararlı hale gelmişlerdi. Bir süre sonra gün verip aynı hastanede bademciklerini aldılar Halime’nin. Hasta kız, bademcik ameliyatından sonra başında sanki bir ton ağırlığın kalktığına şahit oldu. Aylar geçtikçe kendisini yatağa düşüren mikropların vücudundan yavaş yavaş dışarı çıktığını hissetti.

Bu ağır rahatsızlığın, bu şiddetli darbenin olumlu etkilerini de gördü Halime. Birazcık sıkıntıya düştüğü anlarda yediği ağır darbeyi anımsayıp o anki dertlerini hemen savuşturmaya çalışıyor. O ağır hastalık geçirdiği zamanla, sağlıklı olduğu zamanların kıyaslamasını yapıyor, aradaki farkı hemen kavrayıp haline şükrediyor.

 

 
Toplam blog
: 137
: 158
Kayıt tarihi
: 09.03.14
 
 

1958 yılında Söke'de doğdum. Esnaf çocuğu olarak ilk, orta ve lise eğitimimi Aydın ili Söke ilçes..