Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Hastalar ve Ben..

Hastalar ve Ben..
 

Hasta ! Haftanın altı günü etrafımda. Ölümler, doğumlar, kazalar, ağlayışlar, inleyişler, mutluluklar…

Sağlıklı insanlarla anlaşmanın bile zor olduğu şu hayatta benim işim hastalarla. Bir kere düşünsene hasta kafasında “hastayım” psikolojisiyle geliyor hastaneye. Yani fizyolojik olarak hasta olmasa bile psikolojik olarak hasta. Hani gerçekten işimi sevmesem katlanır mıydım diye düşünüyorum bazen :

-Hayırrr : )

Ama seviyorum işte ne yapayım. Dile kolay 5 yıldır yapıyorum. E artık kimin hasta kimin şakacı hasta olduğunu ilk bakışta anlayabilecek kadar tecrübe sahibi oldum. Şakacı hasta ne demek? Hani toplumda klasik bir deyiş vardır “hastalık hastası” diye. İşte benim dediğim bu gruba dahil. Yani kişi hasta olmasa dahi, markete ya da pastaneye gelir gibi hastaneye gelir. Hatta bizimle güne başlar. O kadar ki artık o bizim “teyzemiz, amcamız” olur. Ellerinde bonbon şekerleri gibi ilaçlarını koydukları poşetleriyle gezerler : )


Bilmezdim ben işin mutfağına girmeden bu kadar ince iş gerektiğini. Önce ilgi, tebessüm sonra da pratiklik ister. Hasta odadan içeri girer, bakarsın "Gerçekten hasta mı?" diye .İlk bakış önemlidir..; )

Önce hasta diye kabul edelim. Gerçek hasta huzursuzdur. Hasta bana göre çocuktan farksız oluyor.Yapacağın her hareket ve söyleyeceğin her cümlenin dozajını iyi ayarlamak gerek. Tebessüm etmekle başlarsın her zaman olması gerektiği gibi. İşlemini hızlıca halletmeye çalışırken, bir yandan da sükuneti sağlarsın. Hatta mümkünse kalkıp bir bir yardım edersin röntgeni, tahlilleri, ultrasonu v.s. için..Dedim ya benim gözümde çocuk gibidir gerçek hasta : ) Hastayı olabildiğince az zaman harcayarak eve gönderirsin. Tebessümle, geçmiş olsun dilekleriyle.

Şimdi gelgelelim şakacı hastaya : ) Odaya girişinden bellidir.Malum ilk bakış. Konuşmaktan büyük keyif alır. Kafasında büyüttüğü belki de olmadığı şikayetlerini, hastalığını abartır da abartır. “-gelmişken bir cildiyeye de mi görünsem?” “-bir arkadaşımda gizli şeker çıkmıştı, ona da baktırsam, ne oluuur ne olmaz” "-geçenlerde sol tarafımda aniden bir sancı hissettim, kalp krizi olmasın!!" gibi cümlelerden ibarettir konuşmaları. Ani telaşları olur, ama genellikle sakindir. İşlerini odama sık sık uğrayarak kendi başına hallederler. Sonra giderler ama bu gidiş yarın tekrar gelişlere gebedir..

Ama dedim ya bu işi ve hastaları seviyorum. Tabi onlarda beni seviyorlar. Ramazan paketleri, çikolatalar, kalem setleri, ajandalar, içi hediye dolu çantalar v.s. kimi zamanda sırf beni sormak için gelinip içilen kahvelerle dolu sohbetler. Yıllar oldu ve kocaman bir aile gibiyiz. İsimlerini, çocuklarını, mesleklerini hatta hastalıklarını artık ezberledim. Biliyorum çok zor bir iş ama bana kattıklarını düşününce zevkle yapıyorum. Başka kültürden, başka mesleklerden, başka karakterden, başka yaş gruplarından, başka hayatlardan bir sürü insan. Onlara tanışmak, hayatlarında küçücükte olsa bir karakter olmak beni mutlu ediyor. Hayat detaylardadır zaten..; )

Ama sonuç olarak hasta yada şakacı hasta olmamanızdır dileğim.
Belki bu yazıdan sonra hastaneye gittiğinde aklına ben gelirim. Bana da beklerim, hastalık için değil kahvemi içmeye..

Sağlıklı günler : )

 
Toplam blog
: 12
: 483
Kayıt tarihi
: 22.08.08
 
 

1984 Diyarbakır doğumluyum. Özel bir hastanede yaklaşık çalışmaktayım. Okumak kadar yazmaktan da büy..