Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '16

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Hastalıkların yaşlılıkla ilgisi yok, yaşlısınız diye illa da bir hastalığınızın olması gerekmez

Hastalıkların yaşlılıkla ilgisi yok, yaşlısınız diye illa da bir hastalığınızın olması gerekmez
 

“Nasılsa yaşlandım, bundan sonra bir gün iyi üç gün kötü” diye kendimizi saldığımız için yaşlılıkta daha fazla hastalanıyoruz. Gördüğünüz gibi neden yaşlılık değil bilgisizlik.

Bazı şeyleri daha zor yapmamız, hareketlerimizin yavaşlaması hastalık değil ki yaşlanan vücudun biyolojik sonucu. Ama işte bunların başım ağrıyor, dişim ağrıyor, ayaklarım tutmuyor gibi bir rahatsızlıkla birlikte olması gerekmiyor. Adımlarınız yavaştır ama ayağınız ağrımaz.

Yaşlılık hastalık üreten bir şey değil ki, hayatınız yavaşlıyor yavaşlayıversin ne olacak sonuçta yaşlısınız, maraton koşacak haliniz yok ya.

Cehalet burada da kendini gösteriyor, başın ağrısa “Yaşlılık işte” Bu cahil insanlarla muhatap olmayın. Yaşlandığınızda daha fazla hastalanacağınızı düşünmeyin. Yaşlılık hastalığı diye bir şey yok. Gençliğinizde ne kadar hastalanırsanız yaşlanınca da o kadar hastalanırsınız. Hayat her şeyi dengeler.

Örneğin yaşlılıkta daha az dışarı çıkar daha az üşürsünüz. Ayrıca yine bu nedenle kazalara belalara daha az uğrarsınız. Daha az yer vücudu dinlendirirsiniz, şişmanlık olmaz. Hayatın içinde fazlaca olmadığınız için daha az sinirlenirsiniz. Az ve yavaş hareket ettiğiniz için düşüp bir yerinizi kırmazsınız. Eğer bunlar oluyorsa demek ki yaşlı gibi davranmıyorsunuz. Ayrıca belli bir duruma ulaştığınız ya da artık durumu kabullendiğiniz için maddi kaygılarınız, hayat endişeleriniz daha az olur. Yaşlılıkta yaşlı gibi yaşamayanlar hasta olur.

Yaşlısınız diye illa hasta olacak ölecek değilsiniz. Yaşlılığın tek hastalığı yalnızlık. Gerçekçi olalım, yaşlı insanları sevmiyoruz. Onları yalnız bırakıyoruz. Hâlbuki bu çağda onlar daha fazla ilgiye muhtaçlar, çocuk gibiler. Rahmetli ebem ile dedem biz onlara çok daha iyi bakacağımız, saygılı davranacağımız halde bağıran çağıran hatta döven amcamlarla kalmayı tercih ettiler. Hatta yaşlı kadıncağızın kaynar su döküp bacağını yaktılar. Babam niye benim yanımda kalmıyorlar diye deli oluyordu. Ama şimdi ben dedem ile ebemin neden bizim yanımızda kalmadıklarını daha iyi anlıyorum. Babam çok ciddi bir adamdı. Yanında konuşamazdın. Her şeye karışırdı. Evde her şeye o karar verirdi. Su içerken bile içeyim mi baba diye sorman gerekiyordu. Rahmetliler burada başlarında gardiyan mahkûm gibi olacaklardı. Oysa amcam ve çocuklarıyla it köpek gibi birbirlerine bağırıyorlar ama bağırabiliyorlardı.

Yaşlılıkta yalnızlık kaderini tatlı tonton amca/teyze (insanlar/özellikle çocuklar bu figürleri çok severler) gibi davranarak yenebilirsiniz. İnsanlar sizi sever aralarına girersiniz ya da onlar sizi aralarına alırlar. Ama yaşlısınız diye kendinizi salmayacaksınız, bakımınızda giyiminizde kusur olmayacak. İnsanlar yaşlıları burnunu silen, öksüren, ah vah şuram ağrıyor buram ağrıyor diye sızlanan kimseler olarak biliyorlar ki öyle zaten. Bu nedenle içlerine almıyorlar. Bu nedenle siz yaşlılar yalnız kalıyorsunuz.  Ama işte hiç bunlara gerek yok. Niye burnunuzu siliyorsunuz, niye öksürüyorsunuz, niye şuranız buranız ağrıyor. Bunlar yaşlılıktan değil, bilgisizlikten. Ayrıca yaşlısınız diye hayatı tümüyle bırakmanız da gerekmez. Ben mesela öleceğim zaman eve girmeyi düşünüyorum! 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..