Hatalardan hata beğen!

Suriye’de DEAŞ’a katıldığı iddiasıyla “terör örgütü üyeliği” suçundan 6 yıl 3 ay hapse mahkum edilen Musa Göktaş’la ilgili Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen gerekçeli kararda, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün DEAŞ’la ilgili hazırladığı bilgi notu yer almış.

Bilgi notunda özetle; “Eymen El Zevahiri liderliğindeki terör örgütü El Kaide ile karşılıklı ‘cihat’a giren DEAŞ’ın Irak ve Suriye topraklarının bir bölümünde hakimiyet kurduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin DEAŞ’ın bölgedeki temel hedeflerinden birisi olduğu bir gerçektir.Terörle Mücadele Kanunu kapsamında bir terör örgütü yapılanması olduğu değerlendirilmektedir.” Denilmiş. (Kaynak; milliyet.com.tr)

Hayli zamandan beri Suriye sınırımız kevgire dönmüşken, giren çıkanın hesabı tutulamazken, gerek bölgede yaşayan vatandaşlar ve gerekse basında Işid ile ilgili dikkat çeken nice olaylar anlatılırken bizim Askerimiz, Polisimiz ve hatta Mit’imiz hiç mi araştırma yapmamış yahu bu söylentiler nedir diye. Yoksa hepsi topluca tatil mi yapıyordu, bu sıkıntılı günlerde TBMM’nin tatil yaptığı gibi.

Hiç sanmıyorum!  O süre içerisinde bir Hükumet politikasıydı görmezden gelmek. Hatta Adana’da durdurulan Tırlarla ilgili Ak Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik CNN Türk’te özetle;

“300 jandarmayla TIR durdurulduğunu ilk kez görüyorum. Bu TIR’ları durduran arkadaş Reyhanlı’da, Cilvegözü’nde meydana gelen patlamalarda kılını kıpırdatmamış, oralara gitmemiş bile. Bu haddini bilmezliktir.

Neyin kamu menfaati olduğuna, olmadığına savcı karar veremez. Eğer savcı o TIR’da arama yapacaksa MİT Yasası gereği Başbakan’dan izin alması gerekir. Kanun hükmü geneldir, genel-geçerdir. Bir savcı yanlış yapmışsa hesabı sorulur. İkinci savcı yaparsa o da sorulur. MİT Yasası belli kimse kafasına göre arama yapamaz. Savcı yetkilerini sonuna kadar kullansın, ancak MİT yasası ‘Başbakan’dan izin al’ diyor. Savcı kendi istediği gibi yapamayacak. Savcı elindeki hukuk enstürmanını sopa gibi kullanmasın.” Diyordu. (ANKARA Milliyet)

O günün görevlileri hakkında Mahkeme "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” ve "devletin güvenliğine ve siyasal faaliyetlerine ilişkin bilgileri temin edip ifşa etmek" suçlamasıyla, tutuklamış ve şimdi o görevliler cezaevinde.(mynet.com)

Bugün gelinen noktada o günün görevlilerinden özür dilenmesi ve tahliye edilmeleri beklenmez mi, Balyoz’da olduğu gibi? Demek ki o görevliler Işid’in ülkemiz için çok büyük tehlike olduğunu görmüş ve görevlerini en iyi şekilde yapmışlar. Sorun, demek ki görevini yapanlarda değil, onlara engel olanlardaymış diye düşünüyor insan.

Hüseyin Çelik;  “Bir savcı yanlış yapmışsa hesabı sorulur. İkinci savcı yaparsa o da sorulur” demişti ve Başbakan’dan izin alınmadan arama yapılamayacağına vurgu yapmıştı ya tırlarla alakalı.

Şimdi Emniyet, nihayet Işid’in terör örgütü olduğunu ifade ediyor bilgi notunda.

O günlerde tırlarda yakalan silah ve mühimmatın Işid’e gönderildiği bilgisi tavan yapmıştı da hep inkar edilmişti. Türkmenlere gittiği söylenmiş ama Türkmen yetkililer de bunu yalanlamıştı .

Şimdi, hata yapan savcıya ceza kesen kuralcı devletin, hata yapan öngörüsüz siyasilere karşı ne yapacağını düşünüyorum. 

Devlet yönetmek ciddi iştir. Hakkını vermek lazım. Işid’in terör örgütü olduğunu dünya kabul ederken bizim siyasiler görmediyse ya da göremediyse, demek ki büyük hata yaptılar ve hataları da cezasız kalmamalı. Bundan sonra akacak kanların tüm sorumlusu sorumsuz siyasilerimizdir.

Vatandaş, oylarıyla ceza keser dedik ama o ceza da yok sayılıyor ve savaş çığırtkanlığıyla oy devşirme pilanları yapıyorlar hala, olası bir tek başına iktidar için. Askerimiz ölüyor, polisimiz ölüyor, vatandaşlarımız ölüyor, ne gam!  Koltuk daha önemli. Hem, askerlik yan gelip yatma yeri değil. Koltuk için ölmeye hazır askerimiz ve polisimiz. Sen çok yaşa koltuk!

Aziz milletimize yaşatılan kan ve gözyaşı için çok üzgünüm...27 Temmuz 2015