Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '19

 
Kategori
Güncel
 

Hatalı Büyüme

Türkiye ne yazık ki büyümesini batıya doğru yaptığından ve dengesiz bir büyüme şeklini tercih ettiğinden bölgeler arası fırsatlar kapanacak gibi görünmüyor. Bunun birçok dezavantajına, doğa dengesi üzerine yaptığı korkunç yıkıma karşın halen slogan birkaç cümle dışında gerçek çözüme yönelik bir işaret görünmüyor.

Bu şehirlerden en değerlisi İstanbul’dur; değerli olmasının nedeni yıllarca iş imkânlarının sadece batıya yapılmasından kaynaklanan, yatırım tercihidir ki; bunun esas amacı taşralıyı işsiz bırakmak suretiyle göç etmesine zemin hazırlayan bir anlayıştır ve bunun altında yatan gerekçeler sadece birkaç günlük yıllık proje değil, yüzlerce yıllık bir yanlış politikaların devam etmesidir. Osmanlı da malum merkezi İstanbul geri kalan Anadolu’yu ise İstanbul için asker sağlayan, yiyecek temin eden taşra olarak değerlendirmiş ve bu nedenle pek bir yatırım yapmamıştır; en azından Balkanlar’a yaptığı hizmetlerin çok azını yapmaya gerek görmüştür. Budapeşte’de seksen civarında hamam, sadece bir ölçüt olarak kabul edilirse herhangi bir Anadolu şehrinde bu ölçüde yatırım hizmet yapması düşünülemez.

İstanbul büyümüştür, çünkü harika bir ticaret merkezidir, deniz yolları ile deniz bağlantısı ve iklimi ile büyümeye müsaittir.

İzmit büyümüştür çünkü İstanbul’a en yakın ve denize ulaşım imkânı vardır, ticaret sebebiyle İstanbul’la uygun adım ilerlemesi normaldir.

İzmir büyümüştür, İzmir’in büyüme nedeni de ticaret ve verimli ovaları nedeniyledir.

Adana büyümüştür, aynı şekilde denizyollarına ulaşımı ve verimli tarım ovaları nedeniyle değer kazanan Adana son yıllarda eski cazibesinde midir düşünülmesi gereken bir konudur.

Konya büyümüştür; Konya’ya tarımsal zenginliğin getirdiği bir nakit akışı, uzun yıllar dışarıdan kaynak alamamasına rağmen bu büyümenin motoru olmasının nedeni dışarıdan giren paradır. 

Kayseri büyümüştür, diğer şehirlerde olan cazibe Kayseri’de olmamasına rağmen, Adana’ya yakınlık insanının ticari yeteneği bu büyümede önemli olduğu düşünülmektedir. En azından ticari zekâlarının şehirlerine önemli bir değer kattığı hemen herkesin malumudur.

Gaziantep büyümüştür, aynı şekilde insanının ticari zekâsı ve verimli ovaları aynı zamanda güney ülkelerine sınır ticareti şehre bir çerçeve kazandırmıştır. Özellikle Kilis Gaziantep’in ilçesiyken önemli sınır ticareti ile bu gelişimine katkı sağlanmıştır.

Batıda özellikle Tekirdağ’ın da verimli ovaları ve İstanbul’la birlikte Avrupa’ya açılan kapı şehirlerden birisi olması, son yirmi otuz yıldır sürekli göç almasını sağlamıştır.

Söz konusu büyüyen, dışarıdan göç alan şehirlerden bir tanesi de Ankara’dır. Ankara’nın büyümesinin en önemli nedeni elbette karayollarının ve tren yolu dağılımının ana merkezi olmasının yanı sıra en önemli nedense siyasetin merkezinin ve devlet bürokrasisi ile bakanlıkların ve onlara ait operasyon merkezi olmasıdır. Sanayileşme son zamanlarda artsa da her şeye rağmen bir Konya değildir.

Son sanayileşen şehir ise Eskişehir’dir. Dışarıdan göç alsa da genellikle insanının ticarete yatkınlığı, girişimciliği ve aynı zamanda verimli ovaları burayı da bir sanayi şehri haline taşımıştır.

Bir başka şehir yine Bursa yine aynı şekilde tarımsal üretimdeki verimli ovalarının yanı sıra İstanbul’a yakınlık önemli olduğu gibi birkaç stratejik kuruluşun yaptığı yatırımlar şehri büyütmüş, özellikle iç turizm ile şehir her gün özellikle hafta sonları önemli ziyaretçi gruplarını ağırlamaktadır.

Turizmin parlayan yıldızı olan Antalya da turizm kaynaklı önemli bir büyüme yaşamıştır. Ancak şehirde turizmi tehdit eden unsurlar devreye girince, turizme destek olacak başka sektörlerin de varlığına olan ihtiyaç elzem gibi görünmektedir.

Dikkat edilirse bu şehirlerin yoğunluğu ve aslan payı İstanbul ve İstanbul’a koşu şehirlerde bulunmaktadır. Elbette diğer şehirler de gelişse de aslında hiçbirisi bir İstanbul değildir.

Bu şehirler arasında Karadeniz’den bir şehir yoktur. Ne doğu Karadeniz’den, ne orta ne de batıdan herhangi bir Karadeniz şehri adı yoktur. Aynı zamanda Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dan sadece Gaziantep’in bölgeyi kısmen temsil etmesi yeterince bölgeyi canlandıracak potansiyele sahip değildir. Hâlbuki günümüzde Türkiye seksen bir şehir olmuş sadece on iki şehrin adı geçmekte iken diğer büyükşehir olarak isimlendirilen şehirlerin tamamına yakını göç vermekte, genç nüfus hızla batıya doğru kaçmakta, 1980’li yıllarda köylerinde okul olan birçok köyde nüfus hareketlerinden dolayı ilginç bir şekilde köyler boşalmış, okullar kapanmış, aynı zamanda cami sayısında patlama olmuştur.  Nüfusu azalırken artan tek şey cami sayısıdır ki; normalde bu durumun da en azından stabil olması gerekirken sayısı artan tek kurum dini kurumlar olmuştur.

Söz konusu planlamalar hiçbir şekilde akıl ve belli bir plan çerçevesinde olduğuna dair bir emare yoktur demek haksızlık olabilir. Bu gelişim ve gelişim safhalarının bu şekilde cereyan etmesinin nedeni pazarlama eksikliği, teknik bilgi noksanlığı, ulaşım sıkıntısı yolların uzun zaman içinde ise trenden otobüse transfer edilen Fordizm(1) eksenli Marşal planlarının bir eseri olsa da günümüzde bunun eksileri daha da görülmeye başlamıştır. Pazar kentler olan İstanbul’a Akdeniz bölgesinden hıyar, domates, karpuz ya da patates yüklü bir kamyonun ne kadar yük taşıyacağı ve bunun karşılığında yapılan yollar, eskiyen lastikler, doğaya salınan zehirli gazlar bir yana bırakılsa bile başlı başına  nakliye önemli bir maliyettir. Son yıllardaki gıda krizi durumu daha alenen ortaya çıkarmıştır. Büyükşehirleri daha fazla büyütmek, söz konusu şehirleri bir felaket anında misal bir deprem on milyonluk bir şehre vereceği zarar ile elli bin nüfusa sahip bir şehre vereceği zarar bir değildir ve bu durumun ekonomiyi etkilemeside aynı zamanda Türkiye’yi içinden çıkılamaz felaketlerin eşiğine sürükleyebilir. Kimyasal saldırı, savaş vb olasılıklar halinde ise riskler katlanarak büyümektedir.

Misal şu anda İstanbul bu kadar büyümeseydi, oradaki zenginlikler başka şehirlere zamanında dağıtılabilmiş olsaydı; şu anda İstanbul için verilen amansız mücadele yersiz olurdu, gündemin en azından ilk maddesi olmazdı.

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..