Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Hatalıyım; çünkü farkındayım

Hatalıyım; çünkü farkındayım
 

İnsan hayatında kaç kere hata yapar? Bir mi? İki mi? Üç mü? Yoksa sayısız mı? İnsanın ders alıp yoluna devam etmesi mi asıl doğru olan, yoksa bağımlıklarından kurtulma çabaları mı? Ders alıp yola devam etmenin bağımlılık kadar enerjisi düşük değildir. Çünkü akıl bilinçli bir şekilde hareket eder ve en doğru kararları alarak yürür. Emindir, güçlüdür kararlarında. Bağımlılıkların da ise tam tersi mantık süzgecinden tamamen çıkarak olay bambaşka bir duygusal ortama taşınır; Enerji git gide düşer, beden giderek yorulur, düşünme yetisi ise çelişkili ifadelere girişir. Bir yokluk, doldurulamayacak bir boşluk hissi… Giderek zehirler düşünceleri. Güzel giden yaşantısına aniden gelen artçı deprem sarar tüm benliği. İşte o günden sonra bütün güzel giden her şey yavaş yavaş rengini değiştirir. Başlarda fark edilemeyeceği umulsa da benliğinden geçişinde çevresi de nasibini alır. Artık hiç bir şeyin rengi yoktur. Her şey ya siyahtır onun için ya da beyaz.

Aldığı sayısız okumaya çalıştığı kitaplar da etki etmez, arkadaşları, ailesi, aldığı terapiler... Hiç birinin ona göre kalıcı çözümü yoktur. Ta ki tek bir şeyi gözlemleyene dek; FARKINDALIK.

Farkındalık; bir seviye atlama süreci gibidir.

Bir mucidin araştırmasını defalarca deneyip son noktasını koyduğu an da yüzünde oluşan gururlu, tebessüm ifadesi farkındalığına tat katar.

Biz aslında öyle çok güçlüyüz ki gücümüzün bile zaman zaman farkına varamıyoruz. Her şeyi çözümleyecek olan bizken. Biz bizlikten çıkıyoruz. Aynı şekilde seneler geçiyor, biz çözümü başkalarından alıyoruz. O gün geldiğinde “Bunca zaman ben neden düşünemedim!” diye çıkıyoruz işin içinden.

Günde kaç kere kendimizle yalnız kalabiliyoruz? Kendimize aynada bir kaç dakika bile olsa geçiştirmeden bakabiliyor muyuz? Yoksa gün boyu yapılacak işlerimize gömülüp gece yatağa yorgun bir şekilde yatıp düşünmeye çalışırken uyuya mı kalıyoruz?

Biz aslında farkına bile varmadan kendimizden kaçıyoruz, kendi iç sesimiz konuşmaya başladığında küçük çocuğu azarlar gibi susturuyoruz. Bu durum da zaman içinde iç sesimizi köreltmemize neden oluyor.

Nasıl ki işimize, giysilerimize, yediğimiz yemeğe dikkat ediyorsak kendimize de o denli zaman ayırabilmeliyiz. Çünkü her yeni düşünce, yeni bir fikir ve atılacak olan her yeni adım kendimize ayırdığımız zamanlar içinde artarak gelişiyor ve yaşantımıza büyük bir katkı sağlıyor.
 
Özlem ÖZTULUM

 
Toplam blog
: 12
: 1257
Kayıt tarihi
: 19.02.10
 
 

2009 yılından bu yana kişisel gelişim, kuantum fizik, kuantum düşünce teknikleri, nlp, psikoloji üz..