Hatırla sevgili

İnsan vardır, cesaretini canı ile öder. Ödenen bedel, vatanı veya ideali uğruna ise taraftarlarının gönlünde yaşayabildiği kadar, bazen yüzlerce yıl yaşar. Zaman, bu tür kahramanlara çok kez tanıklık etmiştir. İskender, Atilla, Fatih, Napolyon, Atatürk hemen ilk hatırlayabildiklerimizden birkaç tanesidir.

Fikir ve eylemleri yüzünden sürgün edilmiş, idam cezası almış, kurşuna dizilmiş kişiler de uzun süre hatırlanırlar. Onlar adına belgeseller düzenlenir, programlar yapılır, kitaplar yazılır, unutulmamaları, hatırlanmaları sağlanır. Eleştiriler yapılır, yanlışlıklar ortaya çıkar.

Tüm bunların dışında, yaşarken kahraman olmak isteyenler vardır. Onlara, toplum, “ucuz kahraman olma heveslileri” adını verir. Bunlar kendilerine methiyeler dizdirir. Kitaplar yazdırır, övgüler düzenletir. Özellikle yakın geçmişte, toplumun belleğinde hangi sözler, hangi film ve dizi adları, hangi sloganlar tutmuşsa söyleşilerde, belgesellerinde bunlara çokça yer verilir. Kahraman yapılmak istenen kişi, bunlarla özdeşleştirilmeye çalışılır. Gazetelere manşetler yapılır. Hatırla sevgili, üç fidan, 12 eylül, darbeler, e muhtıra gibi toplumun belleğinde uzun süre kalan dramatik olay ve sözlerden yararlanırlar.

Günümüz teknolojisinde kitle iletişim araçlarının yaygın olması nedeni ile özellikle siyaset alanında makamı mevkisi ne olursa olsun, flaş olmaya ve kahraman özentiliğine heveslenenlere tanık olmaktayız. Bu türler, kargaşa toplumlarında kısa bir süre tutar görünse de uzun ömürlü olamazlar. Öte yandan, bu gibi davranışların temelinde belli olaylara dönük siyasi mesajlar vardır. Kısa süreli de olsa mesaj yerini bulunca amaca ulaşılmış demektir. Bu tür propagandalar artık doğrudan değil bilinç altına enjekte edilmektedir.

Anayasa referandumu ihtimali ve arkasından seçim aylarının yaklaştığı şu zaman içinde bu tip senaryo , oyun ve propagandalarla sık sık karşılaşacağa benziyoruz. Zamanından evvel, acele ile yazdırılan anılarda bile.

Hüseyin Seyfi.