Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '09

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Hatırlatıyoruz, Uyarıyoruz, İstiyoruz

Hatırlatıyoruz, Uyarıyoruz, İstiyoruz
 

Geleceğine el koyan tüm destekçilerimize teşekkürlerimizle…


HATIRLATIYORUZ

Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel statümüz ne olursa olsun, artık “orman “ denince, “odun” aklımıza dahi gelmiyor. Ancak hala dünya kırsalının bir numaralı enerji kaynağıdır. Ormanlar, iklim düzenlenleme, biyolojik çeşitliliğin korunması, çölleşmenin ve kuraklığın önlenmesi, su rejimlerinin düzenlenmesi, rekreasyon, spor, eğlence, eğitim, turizm ve dinlence vb. (2000 fonksiyonel değeri olan) sistemleri içinde barındıran doğal varlıktırlar.

Salt tüketerek değil, “koruyarak”, “geliştirerek” ve “kendilerini yenileme hızlarını” aşmayacak şekilde tüketilmeleri gerekmektedir.

Anayasamızın 169. ve 170. maddeleri “orman ve orman köylüleri “ koruma altına alınırken, Cumhuriyet öncesi ve sonrası yıllarda seçim vaadleri olarak gündeme gelmiş ve bu durum her zaman orman varlığının aleyhine sonuçlar doğurmuştur.

169. madde; ormanların “<ı>Devlet’in hüküm ve tasarrufu altında” olduğu belirtilmekle birlikte, “<ı>Ormanların gözetimi Devlet’e aittir”, “<ı>Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz” ve “<ı>Ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez”, “<ı>Ormanlar kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz”,

170. madde; “<ı>Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirler kanunla düzenlenir” hükümleri amir hükümlerdir.

Anayasa’nın 169/son fıkrası bağlantılı olduğu Orman Kanunu’nun 2B maddesi ; “<ı>31.12.1981 tarihinden önce <ı>bilim ve fen bakımından<ı> orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanlarının orman sınırları dışına çıkartılması” ile ilgilidir.

UYARIYORUZ

Öncelikle, “ Bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmek<ı>” kavramı doğru bir kavram değildir. Orman; deniz veya su altında kalmadıkça, lavlarla kaplanmadıkça veya tamamen göçerek üstü başka bir örtü ile kaplanmadıkça, sırf ağaç varlığı yok oldu diye niteliğini kaybetmez.

2008 yılının son ayına girmek üzere ve 2009 ilkbaharında yapılacak yerel seçimlere çok az bir süre kalmışken yeniden ve bu kez Çevre ve Orman Bakanlığı’nın habersiz göründüğü ve Maliye Bakanlığınca çalışmalarının yapılıp Devlete ait bir haber ajansı olan Anadolu Ajansı aracılığıyla kamu oyuna duyurulan bir yeni 2B girişimi ve anayasa değişikliği söylemi ile karşı karşıya kalınmıştır. 2B alanlarına TOKİ tarafından konut yapılacağı ve yabancılar dahil satılacağı sızdırılan haberlerdendir. Konu herkesçe gayet iyi bilindiğinden çıkacak metni tahmin etmek çok zor değildir. Bu metin de diğerleri gibi “satış” esaslı olacaktır. Sadece TOKİ tarafından “kentsel dönüşüm” uygulamaları ile satış işlemi yapılacağı söyleminden, “satış” işleminin “kentsel dönüşüm”ün arkasına saklanmak istendiği anlaşılmaktadır.

İSTİYORUZ

Ormancıların, orman işçi ve köylüsünün ve onun kooperatiflerinin, Orman Mühendisleri Odası başta olmak üzere pek çok odanın, bilim adamlarının, TEMA Vakfı başta olmak üzere bazı gönüllü kuruluşların ve yine üç büyük kentin Baroları başta olmak üzere birçok Baro’nun da karşı çıktığı ve “Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği” adı altında yaklaşık 70 kuruluş’un çözüm için temel anlayış; “İşgali hukukileştirmek değil, ormanları korumak” olmalıdır.

- Anayasa’mızdaki mevcut “Devlet’çe işletilir” düzenlemesi yerine, hiçbir şekilde “işlettirilir” değişikliği yapılmamalıdır.

- İşgal alanlarından mutlaka ve ayrım gözetmeksizin “ecrimisil/haksız işgal tazminatı” alınmalı, tarım alanı ve mera olarak kullanılan yerlerden alınacak ecrimisil bedeli köylüye iade edilmelidir.

- Toplu yerleşim alanı olan yerlerde, Sanayi tesislerinin olduğu yerlerde, Tarım alanlarına ve meralara dönüşen yerlerde ; en fazla 90 yıl olmak üzere süreli mülkiyet veya benzeri bir yeni hukuki kavrama göre hak sahipliği oluşturulmalıdır.

- 2B arazilerinin hiçbir şekilde tam olarak özel mülkiyete konu olmaması ve en önemlisi de, bu konudaki beklentinin yok edilmesi temin edilmelidir.

2B arazilerinin satılmasını engellemek için, ” geleceğimizin” altına 1.246.842 imza attık.

Hükümetin sesimizi duymasını istiyoruz.

TEMA Vakfı olarak herkesi, gerek bireysel olarak ve gerekse dahil olduğumuz demokratik kitle örgütleri ve gönüllü kuruluşları harekete geçirerek, var gücümüzle “ormanlarımıza” sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Geleceğine el koyan tüm destekçilerimize teşekkürlerimizle…

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..