- Kategori
- Gezi - Tatil
- Okunma Sayısı
- 771
Hava değişimi

Saat gece yarısını çoktan geçti...
Otelin kuytusuna konan masalardan birine oturup, etrafta kimsenin olmamasını fırsat bilerek, ayaklarımı plastik sandalyeye uzattım...
Yorulmuşum...
Rüzgârın uğultusu ninni gibi geliyor, yorgun gözlerle Çanakkale Boğazı’ndan geçen gemileri izliyorum... Ne kadar çoklar...
Deniz köpük köpük, dalgalar kumsalı dövüyor...
Görevlinin anlattıkları doğruysa boş oda yokmuş!
Peki, nerede bu kadar insan, hepsi uyudu mu?
Gelibolu’da Gallipoli Otel’deyim...
Gelibolu ile Eceabat arasında üç yıldızlı mütevazı bir yer burası... Odaları temiz, pak... Mobilyalar yeni... Sıcak suyu yok ama ılık suyu var... Buna da şükür!
Kahvaltı idare eder...
Makinede demlenmiş çay, estetikten uzak, kulplu su bardaklarında... Laf aramızda nefret ederim!
“Hava değişimi olsun yeter” dedik, beklentimizi yüksek tutmadan, internetten bulduk geldik ama tatilde insan en azından kahvaltı daha keyifli, çay demlikte, bardaklar ince belli olsun istiyor...
İnsan domatesin kabuklarını soyup üzerinde biraz zeytinyağı gezdirmez mi?
Sahana yumurta kırıp, üzerine pul biber serpmek çok mu zor?
&&&
Gelibolu’ya gidip de İlhan Restaurant’a uğramamak olmaz diye düşünüp, hava kararınca soluğu orada aldık...
Garsonlar paçaları sıvayıp ellerinde çek çeklerle terasa dolan deniz suyunu boşaltmaya çalışıyor!
Bir hücumbot geçmiş, oluşturduğu dalga mutfak kapısını kırmış... Varın masaların ve oturanların halini siz düşünün!
Örtüler yenilenmiş, tekrar servis açılmış, her şey birbirine girmiş...
Müşterilerin bazıları da, lodosta kalan levreğe dönünce gitmiş tabi...
İlhan Restaurant’ta yer bulmamızı hücumbota borçluyuz anlayacağınız!
Mezeler leziz, balıklar taze, sunum on numara... Ağzımızın tadı, keyfimiz yerinde, gece güzel, üstüne ince çalgı...
&&&
Bol ışıklı kocaman yolcu gemileri geçiyor boğazdan, rüzgâr bazen çalan müziği de getiriyor...
İnsanın canı çekiyor, o gemilerden birinde olmak istiyor...
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

hani çanakkale, hücümbot tamam da :) Ben şu kabukları soyulmuş dometesin üstüne ektiğiniz zeytinyağında kaldım. Bilirmisiniz bilmem, Aydın'lıyım. Her sene teneke ile zeytinyağı getiririm memleketten. Bu sene gelen yağ bir lezzetli ki şimdiye kadar hiç böylesini yememiştim üstünüze afiyet. Halbuki hep özel ev yapımı 0 asittir ama.. neyse... Canınızı çektirmeyeyim şimdi :) dometesin üstüne deyince aklıma geldi. Ben her kahvaltıda öyle yerim de...
Nilay Yıldırım 15.09.2010 16:24- Cevap :
- Bizim zeytinyağımız da Şarköy’den şekerim... Kır saçlı eniştemiz sağ olsun, asit oranı da sıfırın altında! Ekmeği bandır bandır ye : )) 15.09.2010 22:52
"canım ailem" gibisin..içindeki fırtınaları saymazsak..
mis-tress 14.09.2010 23:18- Cevap :
- Ne fırtınası yahu, ortalık süt liman... : ) 15.09.2010 22:47
Gözünü sevdiğimin hücumbotu, o saatte nereye hücuma gidiyordu da kimini lodosta kalmış levreğe çevirirken kimine boş yer bulma sevinci yaşattı acaba :))
Nilgün Akad 14.09.2010 10:19- Cevap :
- Çalışanların söylediğine bakılırsa sürekli oluyormuş... Biz Yunanistan saldırdı zannettik! : ) 14.09.2010 21:54
Biliniz ki takip ettiklerim arasindasiniz...devam edin, okumak guzel yazdiklarinizi.
Lisa 14.09.2010 4:25- Cevap :
- Çok teşekkür ederim, selamlar... 14.09.2010 21:57