Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ağustos '18

 
Kategori
Kitap
 

Havid

Havid
 

Havid, Serhat Altıntaş


Uzun süredir kişisel gelişim kitapları okumuş ve artık güzel bir roman okumalıyım diye düşünürken, yazar Serhat Altıntaş’tan imzalı olarak hediye edilen havid adlı kitabı okudum ve oldukça beğendim.

Sizlere de tavsiye edebileceğim güzel, düşündüren ve ilginç bir roman havid.

Kitabı okurken kendinizden çok şey bulacağınıza eminim.

Başlık sizlere de enteresan gelmiş olabilir.

Muhtemelen benim gibi siz de havid kelimesini ilk kez duyuyor olabilirsiniz. Yazar bir pul koleksiyoncusu ve kitaba adını veren havid de koleksiyoncuların hiç de yabancı olmadıkları bir terim. Albümdeki küçük pul şeritlerine verilen isim.

Kitabın tanıtımı şöyle;

“Rengârenk parçaların ahengine dalarken sıradaki yerlerde bir gizem aramıştı hep. Bir insan resminin yanında kilim deseni, onun yanında bir hayvan resmi pek manidar gelmese de, aralarında bir bağ olduğu fikrinden kurtulamamıştı. Albümdeki küçük pul şeritlerine havid dendiğini öğrenmesiyle havide anlam yüklemeye çalışmıştı. Ama bir anlamı yoktu. Havid, sadece pulları arkasına alan, şeffaflığıyla onların güzelliği ve değerleri sayesinde ön plana çıkan, basit, saydam şeritlere verilen addı.Hayatta birçok havid vardı, tıpkı gerçeği gibi. Değerli olmasa da arkasına aldıklarıyla, onların görüntüsüyle kendini değerli kılan. Saydamın içinde ne olduğu değil, gerisinde ne olduğu önemliydi, aynen yaşanan hayatlar gibi...”

Kitapla ilgili yorumuma gelirsek;

Genç Mete’nin yaşadığı varoluşsal sıkıntılar kitabın ana temasını oluşturuyor.

Hayatı, insanları, olayları, aşkları, yaşadığı ilişkileri anlamlandırma çabasıyla kafası karışmış olan Mete, yeni yerleşeceği şehrine ulaşmak için motosikleti ile bir yolculuğa çıkar.

“… Ne ardında bıraktıklarını ne de üzerinde gittiklerini düşünüyordu. Aklında olan sadece o andı. Bulunduğu anı yaşıyordu. Onun sözünden asla çıkmayan, ona hiç ihanet etmeyen, onu kırmayan ve ne yapsa hiç kırılmayan vefalı dostuylaydı. Saatlerce onunla konuşur, onunla dertleşebilirdi. Kendine itiraf edemediklerini ona anlatıyordu… Zaman yoldayken duruyor ve yaşlanmıyordu sanki.”

Aslında Mete’nin tek maksadı vardır. Geçmişinden, yaşadıklarından ve duygularından kaçmak!

Oysa bu yol ve yeni yerleşeceği şehir, onu kendisinden ve yaşadıklarından uzaklaştırmayacak, tam tersi yakınlaştıracaktır.

Bu duygusunu kitabın bir bölümünde şöyle dile getirir;

“O yeni bir hayat ararken, yakasını bırakmayan eski anlardı kaçtığı… “

Duygusal gel gitleri içinde yeni şehrine yerleşen Mete’nin içsel hesaplaşmaları sürmektedir. Hayatına girmiş eski kadınlar ve yeni şehrinde dâhil olan kadınlar, insanlar, yine kafasını meşgul etmeye, kafasını karıştırmaya ve onu bu şehirden de kaçmaya itmektedir.

“Gerçekten hiç vermemiş miydi, duygularını sunmamış mıydı kimseye? Arkadaş, dost, sevgili sıfatını alıp da onun yaşamına ortakçı olacak insanlar olmamış mıydı? Gözlerini kapadığında gördüğü suretler canını yakan insanlar değil miydi? Hangi ele uzansa protez ve kimin saçını okşamaya kalksa medusa olmuştu birden. Bu yüzden kimseye gerçekten güvenmemiş ve güçsüzlüğünden yararlanmaları istememişti.”

Kitapta ilginç karakterler yer almakta, Mete yeni tanıştığı insanlara isim takar. Kitabı okurken bu isimlere rastlıyorsunuz. An, Şafak, Turna, Kitapçık, Sıradan…

Bana göre en ilginç ve mistik karakterlerden biri Sıradan. Mete’nin içsel hesaplaşma yaptığı anlarda karşısına çıkan ve ona kendi üslubuyla akıllar veren bir ermiş gibi…  

Eğer aşka ve ilişkilere dair bir erkeğin duygularını, yaşadıklarını ve düşüncelerini daha derinden bilmek isterseniz kesinlikle okumanızı öneririm.

Sevgilerimle, 

A.Nilgün Aktaş

Profesyonel Yaşam ve İlişki Koçu
NLP Uzmanı ve Eğitmeni

www.aysenilgunaktas.com
nilgunaktas@hotmail.com

 

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..