Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '11

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Hayal kırıklığının zirvesi; Karagöl

Bir haziran günüydü. Eşimin bir arkadaşı gelecekti eve misafirliğe. Kadın kadına vakit geçireceklerdi evde. E haliyle benim de evde olmamam gerekliydi. Bende gidecek bir yer aramaya başladım. Bir iki arkadaşı aradım birlikte vakit geçirmek için. Hiçbiri müsait değildi. Bende dedim ki alayım fotoğraf makinamı çıkayım şöyle güzel manzara resimleri çekeyim, dedim. Uzun zamandır İzmir de yaşarım, hep duyarım Karagöl'ü. Övgüyle bahsedilir her defasında. Fakat arkasından da hemen eklenir. Yolu çok berbat diye. Bu nedenle de gitmeye cesaret edememiştim şimdiye kadar. İnternette Karagöl ile ilgili araştırma yaparken bir sitede yolların düzeldiğini çukurların kalmadığı, rahat bir yolculukla yarım saatte gidilebilecği yazılıydı. Ben de karar verdim Karagöl'e gidecektim. 

O gün otomobilimle çıktım yola. İnternette Altınyol üzerinden sapılacağı yazılıydı. Bende Altınyol'dan ilerleyerek yolu bulacağımı umut etmiştim. Tabelalara bakarak yol boyunca ilerlemeye başladım. Neredeyse İzmir'in dışına kadar çıktım ancak tek bir tabelaya bile rastlayamamıştım. Bu kadar övgüyle bahsedilen bir yerin tek bir tabelasının dahi olmamasına şaşırmıştım. Geri dönüp bu kez çevre yolundan denedim şansımı. Fakat yine tek bir tabelaya rastlayamadım yol boyunca. Sora sora Bağdat bulunurmuş misali nihayet yolunu bulabildim. Asfalt bir yoldan tırmanmaya başladım. fakat ne gariptir ki yine tek bir tabelaya rastlayamamıştım. Aynı istikamette ilerlemeye devam ettim. 

Bu arada yol bozulmaya başlamıştı. Yol bozuldukça içimde beliren geri dönme isteğimi karşılaşmayı umut ettiğim muhteşem manzaraların hayaliyle bastırabildim. Sonra Yamanlar Köyü yol ayrımına geldim. Sanki elle yazılmış garip bir tabela vardı ne yönü gösterdiği belli olmayan. Ben de Yamanlar Köyü yoluna saptım. Köye varınca gidecek yol dahi kalmamıştı. Birilerini aradım köyde. Sanki terk edilmiş bir köydü. Hiç bir yaşam belirtisi yoktu. Çaresizce dönüp bu kez diğer yola saptım. Yolda devam ettikçe artık asfalt yol bitmiş toprak yol başlamıştı. Adım başı kaşıma çıkan çukurlardan arabamı adeta bir ralli pilotu ustalığıyla kurtulmaya çalışsam da başarılı olamadım. Herhalde dünyanın en başarılı ralli pilotları gelse aynı son kaçınılmazdı. Fakat ben yine de pes etmedim. Bu kadar geldikten sonra geri dönmek olmazdı. Sonunda da o muhteşem manzaraya kavuşacak ve bütün her şeye değecek, yorgunluğum sona erecekti. Derken karşıma bu kez bir kamyon ve grayder çıkmıştı. Yolun ortasına taşlar dökülmüş yol kapanmıştı. bir on beş dakika da yolun açılmasını bekledikten sonra nihayet ulaşmıştım Karagöl'e. Fakat yaşadığım tam bir hayal kırıklığıydı. Çamur renginde alelade manzarasıyla küçücük bir göl çıkmıştı karşıma. Hayal kırıklığı içinde indim aracımdan. Birkaç aile piknik yapıyordu. Derken elinde bir makbuz koçanıyla bir adam geldi. Gölet alanına girişin paralı olduğunu internette okumuştum. Orada ücretin 3 TL olduğu yazılıydı. Ne yalan söyleyeyim bu manzara için 3 TL bile fazla diye geçirdim içimden. Adam geldi, ücreti alayım, dedi. Ne kadar, dedim 13 TL dedi. Afedersiniz yuh, dedim. Ne hizmet veriyorsunuz da 13 TL istiyorsunuz. Adam kabaca giriş parası, dedi. Ücret ödemedim, aracımla geldiğim gibi çıktım ve aynı çileli yolu çekerek İzmir'e geri döndüm. 

Sonuç; tam bir hayal kırıklığı. Karagöl'e henüz gitmemiş olup da gitmeyi düşünen varsa kesinlikle vazgeçsin. İnanın kesinlikle değmez. Harcadığınız zamana, arabanızın yıpranmasına değmez. Yapacağımız masraf ve harcayacağınız emekle çok daha güzel yerlere gidebiirsiniz. Hatta şöyle küçük bir dere kenarına gitseniz daha iyidir. Ayrıca hangi hizmete karşılık 13 TL para isteniyor anlamış değilim. birkaç tane tahta piknik masasıyla, her mahalle arasında bulunan çocuk parkı dışında hiçbir şey yok. Kısaca Karagöl, hayal kırıklığının zirvesi... 

 
Toplam blog
: 5
: 6560
Kayıt tarihi
: 08.12.09
 
 

Devlet memuruyum, yazmak ilkokuldan beri bir tutku benim için."Yazmasaydım çıldıracaktım" diyen ş..