Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '14

 
Kategori
Öykü
 

Hayal mi, gerçek mi (bölüm 2)

Hayal mi, gerçek mi (bölüm 2)
 

Önceleri sadece sabahları olan bu bakışma ve gülüşmeler, ilerleyen günlerde akşam okul dönüşlerinde de olmaya  başlamıştı. Genç kız ,delikanlının dönüş saatlerinde de balkona çıkmaya başlamıştı. Akşam üzeri günün yorgunluğu, derslerin yoğunluğu ile bitkin olan delikanlı, trenden inince balkonda kendisini bekleyen genç kızı görünce birden canlanıyordu sanki. Genç kız da delikanlı yolun sonunda gözden kaybolana  kadar balkondan içeri girmiyordu.

Havalar soğumuş, sonbahar yerini soğuk kış günlerine bırakmaya başlamıştı. Genç kız sırtına aldığı şalı ile soğuk, yağmur, kar, fırtına dinlemeden balkonda delikanlıyı beklemeye devam ediyordu.

İlk günlerdeki çekingenlik artık yerini gülümsemelere ve hafif baş selamlarına bile bırakmıştı.

Delikanlı bu gördüklerinin hayal olmadığı fikrinden çoktan vazgeçmişti. Gördükleri hayal değildi. Bir yandan okulu, dersleri ile meşgul olan zihni bir yandan da bu peri kızı ile nasıl tanışacağı fikri ile dolu idi.

Günler, aylar geçti. Ne delikanlı genç kızla konuşmak için bir care bulabilrdi ne genç kız balkonundan ayrıldı. Taki bir gün delikanlı istasyondan çıkarken bir küçük çocuk yolunu kesene kadar. 7,8 yaşlarında bir oğlan çocuğu idi delikanlının yolunu kesip eline bir zarf tutuşturan. Delikanlı eline tutuşturulan zarfın ne olduğunu anlamadan çocuk uçup gitmişti bir anda.

Delikanlı zarfın içinde inci tanesi gibi yazılmış kısa mektubu bir çırpıda okudu. Mektup balkondaki peri kızındandı. Mektubu getirenin kardeşi olduğunu, eğer cevap vermek isterse bir sonraki gün tren çıkışı gelecek olan çocuğa mektup verebileceğini yazıyordu.

Delikanlı o geceyi nasıl geçirdi, rüyasında neler gördü , ertesi günü nasıl iple çekti kendisi de hatırlamıyordu bir sonraki gün trenden indiğinde.Yazdığı mektupta genç kıza hislerini dökmek istemiş ama başarılı olabilmişmiydi acaba.

Bir kaç gün sonra, önceleri sadece bakışan gençlerin bu sefer mektup trafiği başladı aralarında. Genç kız harika bir yazı ile hislerini, nelerden hoşlandığını, okuduğu kitapları, düşüncelerini yazıyordu. Delikanlı da gelecek planlarını, okul bitirince yapmak istediklerini anlatıyordu. Ne tasadüf ki okudukları kitaplar, düşünceleri birbirine benziyordu.

Küçük çocuk mektup getirip götürmekten, delikanlı ile kız da yazmak ve okumaktan bıkıp usanmadılar aylarca.

Nihayyet delikanlı okulunu bitirdi. Bu zor günlerinde ona genç kızın duygu dolu mektupları büyük destek olmuştu.

Diplomasını aldığı gün babasının karşısına geçip konuşmak istediğinde yaşlı adam önce şaşırdı. Delikanlı bir kızı sevdiğini, söylüyor ve  onunla evlenmesine ailesinin izin vernesini rica ediyordu babasından Oğlunun her zaman çok ciddi haline alışık olan baba bu sevgi öyküsüne şaşırdı önce.

Delikanlının kızı ailesinden isteyelim, hemen nişan yaparız, askerden dönünce de düğün teklifine  once karşı çıkan baba, sonra aileyi  araştıralım demeye başlamıştı.

Delikanlı çok seviyordu, babasının bütün karşı çıkışları para etmeyecekti..Sonunda aile istasyonun karşısındaki eski tahta konakta yaşayan ailenin evine gidip kızlarını oğullarına istemeye karar verdiler.

Bu isteme olayının ve bu aşk öyküsünün sonunu bir sonraki yazımda yazacağım.

 

 

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..