Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '11

 
Kategori
Edebiyat
 

Hayal şehir şairi

'Git bu mevsimde, gurup vakti, Cihangir'den bak!' diye başlar HAYAL ŞEHİR şiiri. Ve devam eder:  

'Bir zaman kendini karşındaki rüyaya bırak! / Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan; 

Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan; / O ilah isteyip eğlence hayalhanesine,  

Çevirir camları birden peri kâşanesine. / Som ateşten bu saraylarla bütün karşı yaka 

Benzer üç bin sene evvelki mutantan şarka. / Mest olup içtiği altın şarabın zevkinden,  

Elde bir kırmızı kâseyle ufuktan çekilen, / Nice yüz bin senedir şarkın ışık mimarı 

Böyle mamur eder ettikçe hayal Üsküdar'ı.' 

Hah, dediniz ki şimdi; anlaşıldı bu kadın bu şiiri neden seviyor, içinde Üsküdar var da ondan:) 

Şiirimiz devam etsin:  

'O ilahın bütün ilhamı fakat anidir; / Bu ateşten yaratılmış yapılar fanidir; 

Kaybolur hepsi de bir anda kararmakla batı. / Az sürer gerçi fakir Üsküdar'ın saltanatı; 

Esef etmez güneşin şimdi neler yıktığına; / Serviler şehri dalar kendi iç aydınlığına. 

Ezeli mağfiretin böyle bir ikliminde / Altının göz boyamaz kalpı kadar halisi de. 

Hakının hilkati her semtini bir cennet eden / Karşı sahilde, karanlıkta kalan her tepeden,  

Gece, birçok fıkara evlerinin lambaları / En sahih aynadan aksettiriyor Üsküdar'ı.' 

Ne çok severim bu şiiri ben. Her okuyuşumda, lisede edebiyat öğretmenimin üzerinde özellikle durduğu kelimeleri, deyimleri daha bir vurgularım.  

Gurup Vakti, Peri Kâşanesi, Mutantan Şark, Ezeli Mağfiret.  

Bunları hücrelerimize kadar hissettirerek öğretmişti bize Emel hanım.  

 

Şiirimizin büyük ustası olmasına rağmen tartışmalı bir şairdir YAHYA KEMAL BEYATLI. Bir dolu seveni olduğu kadar, sevmeyip aşağılayanı da vardır.  

İlhan Berk, Salah Birsel ve Attila İlhan gibi büyük şairler ona, toplumcu olmadığı, Osmanlı özentisi olduğu yolunda sert eleştiriler yöneltmişlerdir.  

Bu sırada en şaşırtıcı yorum ise Nazım Hikmet'den gelmiştir. Şöyle demiştir üvey oğlu Memet Fuat'a: "Aman oğlum, bunlar büyük sanatçılar, bütün o sözleri söyleyenler unutulup gider, Yahya Kemal yine dimdik ayakta kalır. Sonradan pişman olacağın şeyler söyleme bu çapta ustalar için."  

Neden şaşırtıcı bu yorum?  

O Yahya Kemal ki, Nazım Hikmet'in annesi ressam Celile Hanım'la bir dönem büyük aşk yaşamıştır.  

 

Celile Hanım, bu aşkı uğruna kocasından boşanmış, her şeyi geride bırakıp Yahya Kemal'e koşmuştur. Yahya Kemal ne yapmıştır?  

'Son zevkin eğer aşk ise ummana karış, tat! / Boynundan o canan dediğin laşeyi silk, at!' 

ve,  

'Kirpikleri süzgün o ihanet dolu gözler. / Rikkatle bakarken bile bir fırsatı özler.'  

Dizeleriyle Celile Hanım'a vefasız, fettan kadın kimliği vermiş, kendisine ciddi ve samimi bir şekilde bağlanan bu kadını yüzüstü bırakıp gitmiştir.  

Dahası da var; Celile hanım ilerleyen yaşlarında, artık gözleri görmediği halde oğlu Nazım'ın hapisten çıkarılması için Galata Köprüsü üzerinde eylem yaparken Yahya Kemal onu görmüş, fakat bu eski sevgiliye bırak desteği bir selâmı bile çok görüp uzaklaşmıştır oradan.  

Yıllar sonra, ölümüne yakın, Park Otel'deki 165 numaralı odasında yalnız yaşadığı zamanlarda bir dostuna şu itirafta bulunmuş: Evlenip yuva kurmak, bir ev sahibi olmak, kimseye muhtaç olmayacak kadar bir parayı kenara koymak. Ben bunların üçünü de yapamadım. Akşam oldu mu dostlar dağılır, evlerine gider. Ben şu otel odasında yalnızlığı bütün dehşetiyle duyarım. Gençliğimde bağ altına girmek istemedim, kırkımdan sonra da düzenli bir hayatım olmadı."  

Ben yine de severim bu büyük şairi.  

'Erenköyü'nde Bahar', 'Bir Tepeden', 'Geçmiş Yaz', 'Rindlerin Aşkı' gibi incelikli şiirleri yazmış bir ustaya saygı duyarım.  

 
Toplam blog
: 314
: 1210
Kayıt tarihi
: 07.08.11
 
 

Üsküdar İstanbul doğumluyum ve halen burada yaşıyorum. Okumak, yazmak ve seyahat etmeyi çok seviyor..